"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Manisa ve Eskişehir kitap fuarları

Süleyman KÖSMENE
17 Ekim 2018, Çarşamba

MAŞAALLAH, BÂREKÂLLAH!

Önceki hafta Manisa Kitap Fuarında, geçtiğimiz Cuma günü ise Eskişehir Kitap Fuarındaydık. Kitaplarımızı imzaladık. Okuyucularımızla sohbet ettik. Her iki yerde de şahs-ı manevî ruhunun hâkim olduğunu gördük.

İştirak-i amal-i uhreviye böyle bir canhıraş gayret olsa gerektir. Herkes bilfiil fuarda, satışta bulunmasa bile, kitap naklinde ve sevkinde, ortam tanziminde, tanıtım çalışmalarından günlük yiyeceklerin hazırlanıp satış noktasına getirilmesine kadar, beyler, hanımlar herkes görevdeydi. Tam bir hizmet seferberliği!

Şahs-ı manevî adına taşın altına elini koyan ve işi omuzlayan adımlar bunlar. Allah razı olsun. Nice isimsiz kahramana saygılar, hürmetler... Aynı ruh, aynı şevk, aynı iman… İnsana heyecan veren de bu ruh, iman ve şevk birlikteliği zaten.

Üstadımız böyle birlikteliklere duâ ve selâm ediyor:

“Genç, kavi, iktidarlı çok Said’ler sizlerde vardır. Aynı ruh, aynı ifade, aynı iman… Hadsiz şükür ve sena olsun ki, Rabb-i Rahîm sizleri Risale-i Nur’a hâmî, naşir, sahip, şakirt eylemiş. Bizlere pek çok ağır müşkülât içinde kudsî hizmete muvaffakıyet ihsan etmiş… Ruhu canımla her birinize binler selâm. Maşaallah, bârekâllah derim.”1

ŞAHS-I MÂNEVÎ OLMANIN FAYDALARI 

Birlikte hareket etmenin verdiği şevk, verimlilik, başarı, gurur, ihlâs münferit hiçbir şeyde yoktur. Bu yüzden Üstad Hazretleri bu zamanda şahs-ı manevîyi önemsemiş, dâvâsını bir halifeye değil, bir vekile değil, şahs-ı manevîye bırakmıştır. İhlâs esaslarını şahs-ı manevî olmanın düsturları temelinde vazetmiştir.

Bu yüzden Hazret-i Üstad şahs-ı manevî olmanın, “her bir hakikî, sadık ve sebatkâr şakirdini amelce binler adam hükmüne getirdiğini”2 müjdelemiştir.

Bu yüzden hizmetler şahs-ı manevî olarak yapılırsa yük azalıyor. Çünkü altına çok omuzlar giriyor. Yapılmaz gibi gözüken pahalı hizmetler yapılabiliyor. Şahs-ı manevî meydana getiren fertler kemiyeten az da olsa, keyfiyeten büyük adımlar atabiliyor. Zorluk paylaşılıyor. Kolaylık meydana geliyor. Sevap da artıyor.

Meselâ son yıllarda, hangi merkezden düğmeye basıldığı ayrı bir konu, Risale-i Nur üzerinde kâbus gibi bir iftira ve çamur modası baş gösterdi. Çirkin ve kirli bir fırtına estirilmek istendi.

Sessiz kalınmamalı ve bu çamur fırtınası, daha tesirli bir şahs-ı manevî rüzgârı ile geri püskürtülmeliydi. Gerçi Risale-i Nur’a çamur bulaşmıyor, hangi tür çamur olursa olsun, Risale-i Nur için müsbet manada ilânat hükmüne geçiyor. Nitekim Üstad Hazretleri hapse girmeyi bile ilânat sayıyordu.

ŞEFFAF VE MÜSBET İLANAT

Fakat ne olursa olsun, Risale-i Nur şahs-ı manevisinin susması reva mıdır? Yola sokağa çıkıp insanlarla kavga edecek değiliz. Ancak bütün illerde Risale-i Nur’dan tefeyyüz edenler müsbet bir seferberlik halinde ilânatlar yapabilirler. Önceki yıl işe bilbortlardan başlandı. Bütün iller bu seferberliğe katıldı. “Risale-i Nur’u hâlâ okumadınız mı?” sorusu zihinlere nakşoldu. Bu seferberlik hem milyonlardan korkuyu yendi, hem vesveseyi attı, hem şeffaf ve müsbet mesajlar verdi. Ardından kitap fuarları… Harika ilânat mekânlarıydılar. Her sınıf medenî insanın uğrak yeri olan fuarlara katılmak, evet pahalıydı; ama değerdi. Müthiş bir enerji, müthiş bir şevk kaynağı, müthiş bir ilânat formu sergilendi.

Yeni Asya, çok saygın şahs-ı manevisi ile temaslar kurdu. İki yıldır mümkün olan her ilde kitap fuarlarına illerin de desteğiyle katıldı ve katılıyor. Kısa süreli ayaklı teşhir dersaneleri hükmünde olan fuarlarda toplum hizmeti veriyor.

Teşhir ve satış platformuna yaklaşanların gözlerinde korku ile hayreti aynı anda görebiliyorsunuz. Önce şaşırıyor, uzaktan bakıyor, tedirgin oluyor, sonra yaklaşıyor. “Bu eserler yasak değil mi?” diye soruyor. “Hayır; yasak olsa burada işimiz ne?” diyorsunuz. Dokunuyor, sayfaları karıştırıyor, soruyor, okuyor ve alıyor. O gün orada almadığında en azından zihnindeki menfi dalga kırılıyor.

Bu müsbet dirençle Risale-i Nur aleyhindeki çamur ve iftira kampanyası kırılıp gidiyor. Elhamdülillahi haza min fazli Rabbî.

Kahraman illerimize selâm! İlânat hizmetine devam inşallah!

Dipnotlar:

1- Kastamonu Lâhikası, s. 50, 51. 2- Kastamonu Lâhikası, s. 163.

Okunma Sayısı: 1977
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı