Hazret-i Mevlânâ’nın hayatı, eserleri, söyledikleri, yaşadıkları, görüşleri, öğretileri gün yüzü gibi ortadadır. Öyle gizli saklı sözleri, anlaşılmayan kitapları, yanlış anlaşılacak cümleleri, istismar edilecek gülbankı yoktur. Yedi yüz kırk yedi yıldan beri olmamıştır.  

Hazret-i Mevlânâ Belh’te doğmuş, Konya’da yaşamıştır. Görüşlerini bütün dünyaya Konya’dan yaymıştır. Anadolu’nun ortası bulunan Konya’da medfundur. 

Hazret-i Mevlânâ’da İlâhî aşk bir hayat ve hizmet tarzına dönüşmüştür. Ölüme şeb-i arus diyen Mevlânâ, dünya için ölümü küçümsemiş, dâvâsı için dünyayı küçümsemiş, İlâhî aşk için bütün yaratılanlardan geçmiştir. 

Ona ait olduğu bilinen: “Gel, gel, ne olursan ol yine gel, İster Kâfir, ister Mecusi, İster puta tapan ol yine gel,/ Bizim dergâhımız, ümitsizlik dergâhı değildir, Yüz kere tövbeni bozmuş olsan yine gel...

Şu toprağa sevgiden başka bir tohum ekmeyiz,

Şu tertemiz tarlaya sevgiden başka bir tohum ekmeyiz biz...

Beri gel, beri! Daha da beri! Niceye şu yol vuruculuk? 

Mademki sen bensin, ben de senim, niceye şu senlik benlik...

Ölümümüzden sonra mezarımızı yerde aramayınız! 

Bizim mezarımız âriflerin gönüllerindedir.!”  

cümleleri İslâm’ın genişliğinin, affediciliğinin, kucaklayıcılığının, kuşatıcılığının, insan sevgisinin, estetiğinin, barışının Hazret-i Mevlânâ’nın imbiğinden geçmiş ifadesinden başka bir şey değildir. Rahmetullahi aleyh.    

Hazret-i Mevlânâ Bu Değildir

Ama gelin, görün ki, kendilerine Evrensel Mevlânâ Âşıkları Vakfı diyen bir vakıf, Mevlânâ aşkı ile taban tabana tezat teşkil eden işler yapıyor. 1998 yılında kurulduğu görülen bu vakıf, adını bu günlerde Mevlânâ’nın mirasını bozan, mukabelesini deforme eden programlarla duyuruyor.     

Deformasyon ne zamandan beri pirim yapıyor? İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin düzenlediği, söz konusu vakfın bizzat icra ettiği Şeb-i Arus töreni, başta bizzat Mevlânâ’nın yedi yüz küsur yıllık ritüelleri, İslâmiyet’in bin küsur yıllık değerleri ve bu milletin canını verdiği inançları ve örfü çiğnenerek icra edilmiştir.

Bu anlayışı kınıyorum! 

Hazret-i Mevlânâ bu değildir. O Müslümanlığın değerlerini yaşatmış ve bu değerleri dünyaya kabul ettirmiş bir aşk ve gönül adamıdır. Ömrü İlâhî aşkı yaşamak ve bu aşkı dünyaya taşımakla geçmiştir. 

Bu Milletten Özür Dileyin

Sayın Mevlânâ Âşıkları! Mevlâ aşkına siz bunu yapmayın! Mevlânâ aşkına bu milletten özür dileyin. Sergilenen görüntü ne Mevlâ aşkı ile, ne Mevlânâ aşkı ile, ne birer vatandaşı olarak içinde yaşamakla şeref duyduğunuzu varsaydığımız bu milletin değerleriyle bağdaşmıyor. 

Bu millet Ahmed Yesevîlerin, Şeyh Edebali’lerin, Taptuk Emre’lerin, Yunus Emre’lerin, Hazret-i Mevlânâ’ların, Şems-i Tebrizîlerin, Hacı Bayram-ı Veli’lerin, Hacı Bektaş-ı Veli’lerin, Bediüzzaman Said Nursî’lerin kattığı artı değerlerle yükselmiş, başı gökte bir millettir. Bu milleti sahip olduğu yüce değerlerinden düşürmeye gücünüz yetmez. 

Bir Mevlânâ Aşığı iddiasında iseniz, siz bunu yapmayın. Kısırlaştırmayın, kısırlaşırsınız! 

Hazret-i Mevlânâ’yı küçültmeyin. Küçülürsünüz. Kadük yapmayın. Kadük kalırsınız.  

Bu milletin gözünde Hazret-i Mevlânâ aşkı bitmez! İslâmiyet aşkı bitmez! Kur’ân aşkı bitmez! Ama bu millet sizi defterden siler!