"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Musîbetler karşısındaki tavrımız

Hüseyin GÜLTEKİN
27 Nisan 2015, Pazartesi
“Hâl-i âlemin salâhını istiyorum; fakat irade edemiyorum. Kışın içinde baharın gelmesini arzu ediyorum, fakat elimden gelmiyor” diyor Bediüzzaman Hazretleri.

İrademizin dışında cereyan eden, hoşumuza gitmeyen, canımızı sıkan olaylara, hadiselere mani olmak için, sebepler tahtında bir hareketin, bir faaliyetin, bir gayretin içinde olmak elbette lâzım. Şahıslarımızdan öteye, din-i mübine, vatana, millete zararlı gördüğümüz olaylara, işlere icraatlara mâni olmak için, elimizden geleni yapmak önemli bir mükellefiyettir. Cereyan eden, her yönü ile zararlı olan iş ve icraatlara karşı seyirci olup, lâkayt kalmak, mesuliyeti mucip hallerdir.

Üzerimize düşeni bihakkın yerine getirdikten sonra, sonucu tevekkül ve teslim ile beklemek de riayet etmemiz gereken bir kaidedir. Beklentilerimiz istikametinde, arzularımız çerçevesinde bir netice alınmış ise nurun âlâ nur; değil ise ne gam? Üzerimize düşeni yerine getirmenin huzur ve süruru ve  rahat-ı kalp ile hayatımıza devam ederiz.

Geniş dairede cereyan eden zararlı, nahoş olaylara son vermek gibi bir vazifemiz yok. Ülkemizde ve dünyada meydana gelen ve çoğu zaman bizi üzüntülere gark eden maddî mânevî zararlara sebep olan olayları önlemek gibi bir sorumluluğumuz da yok. Âleme nizam vermek, yeryüzünde arzuladığımız sulh-u sükûnu getirmek de elimizden gelmez. Bu çeşit olayların sona ermesi için ancak Allah’a duâda bulunuruz.

Ülkemizde huzur ve sükûnu sağlamakla vazifeli olanların dahi her gün tahrik ederek, tetikledikleri, her gün artarak devam eden gerginliklerin, kutuplaşmaların, kavgaların sona ermesi  ve olması gereken birlik beraberliğin oluşması, kardeşlik ve dostlukların ihyası için sözlerimizle, yazılarımızla dile getirmeye çalışıyoruz. Ama netice almak hem işimiz değil; elimizde değil.

Bediüzzaman’ın bir asır önceden; “alevleri göklere yükselen bir yangın görüyorum; içinde evlâdım yanıyor, imanım tutuşmuş yanıyor.. İşte o yangını söndürmeye koşuyorum...” diye feveran ederek haber verdiği, içinde başta çocuklarımız ve gençlerimiz olmak üzere bütün insanların mânevî hayatını ciddî manada tehdit eden bu mânevî yangının bu gün bütün şiddetiyle devam ettiğini görüyoruz. Sorumlu makamları işgâl eden ve kendilerini maneviyatçı muhafazakâr diye millete taktim edenlerle beraber çoğu ehl-i dinin dahi bu korkunç manevî yangını görmezlikten geldiklerini görüyoruz. Ama bizim tek başımıza olan çabalarımız, gayretlerimiz kâfi gelmemiş olmalı ki maalesef bu yangın hâlen devam ediyor.

Yaşanmakta olan bunca sıkıntılar, bunca problemler sanki tamamen halledilmiş gibi, durup dururken hiçbir inandırıcı gerekçesi olmadığı halde, bütün insanlığın ortak değeri olan Risale-i Nurların, hiçbir kanunî dayanağı olmadan devlet tekeline alınması, bize göre zındıka komitelerinin bir seneryosudur. Maalesef, kurulan bu kumpası fark edemiyerek, yapılanları Nurların ve Nurcuların bayramı olarak lanse edenler Nurcular mevcut. Bizler yalnız başımıza Risale-i Nurlara ve Nurculara kurulan bu kumpaslara, bu tuzaklara karşı var kuvvetimizle karşı çıktık, aylarca gazetemizle tahşidatta bulunarak gündemde tuttuk; neticeyi de Allah’a ettik.

Okunma Sayısı: 1824
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Garib Doğu

    27.4.2015 12:02:09

    Evet, en ciddi problem bu vahim olan tekel işini bayram diye lanse edenlerde.Can damarımızı koparanları alkışlamada.Baltanın sapı bizden olunca tehlikenin boyutlarını fark etmek kolay değil.Biran evvel bu musibetin kaldırılmasını bütün kâina'tın zerratiyla Cenab-ı Haktan niyaz ediyoruz.Bu bela başımızdan def edilmedikçe musibetlerin ardı arkası kesilmez.Kalkması için dualarımızı eksik etmeyelim.En makbul zamanlarda dergah-ı İlahi'yeye dualarımızı gönderelim.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı