"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Namaza kaldırmakla yükümlü müyüz?

Süleyman KÖSMENE
20 Ekim 2015, Salı 09:12
Hanım okuyucumuz: “Aynı evde kaldığım namaz kılan ve uyanmakta zorlanan birisini sabah namazına kaldırmayınca vebali var mıdır? Kaldırmak üzerime borç mudur?”

YARDIMLAŞMAK GÜZELDİR

Beş vakit namaz birer birey olarak zimmetimizdedir, yani üzerimizde ferdî farzdır, yani günlük zaruri bildiğimiz işlerimizden öte birebir yükümlülüğümüzdür, hesabını birebir biz vereceğiz. O halde namazı vaktinde kılmakla, namazı vaktinde kılmak için gerekli tedbirleri almakla, -meselâ namaz vaktinde uyanmak için akşam erken yatmak, mümkünse bizi uyandıracak saat ve sair teknik imkânlardan yararlanmak, yatmak üzereyken uykuda ağırlık verecek ölçüde midemizi doldurmamak, sol yanımız üzerine yatmamak, yatarken sünnet olan duaları okumak... gibi.- namazı vaktinde kılmak için gerekli duyarlılığı taşımakla, namazı vaktinde kılmak için önce uyanan arkadaşlarımıza bizi uyandırmasını rica etmekle yükümlü olan bizleriz.    

Yardımlaşmak güzeldir. Hayat yardımlaşma ile güzeldir. Kardeşlik yardımlaşmayla güçlenir. İnsanlık yardımlaşmayla yükselir. Başarı yardımlaşmanın meyvesidir. Dinimiz yardımlaşmayı emreder. Kur’ân, “İyilik ve takvada yardımlaşın.”1 Buyurur. Peygamber Efendimiz (asm): “Kul, kardeşinin yardımında olduğu sürece, Allah da kulun yardımındadır.”2 Diye müjde eder. Yani Allah’ın yardımını almak, bizim kardeşlerimize olan yardımımıza bağlıdır. Allah’ın emri, iradesi ve ahlâkı böyledir. 

YARDIMLAŞMAK ALLAH’IN EMRİDİR

Rivayet olunur ki, Hazret-i Mûsâ (as) Tûr dağına çıkarken yolunu yaşlıca bir kadıncağız kesmiş ve “Yâ Musa, Rabb’ine benim için yalvarsan da, bana bir inek lütfetse!” demiş. Hazret-i Musa (as) Tur dağından dönüşte yaşlı teyze tekrar yoluna durmuş ve bir müjdeli haber beklemiş. Hazret-i Musa (as) da: “Teyzeciğim, senin, ineği hasta bir komşun varmış. Eğer sen komşunun ineğinin iyileşmesi için hayır duâ edersen, Allah da sana verecekmiş.” Deyince, kadın öyle bir somurtmuş, öyle bir dönmüş ki... “İstemem! Ne ona versin, ne bana!” diyerek, ayrılıp gitmiş. Demek oluyor ki, din işinde, dünya işinde, âhiret işinde, maddî ve manevî mümkün olan her hayırlı işte gerek dua ile gerek fiil ile yardımlaşmak hem Allah’ın emri, hem Resûlullah’ın (asm) tavsiyesi, hem kardeşliğimizin ve uhuvvetimizin bir gereği, hem ahlâkımızın bir güzelliğidir. 

Öyleyse, beraber bulunduğumuz sevgili dostlarımızı namaza kaldırmak gibi bir hayırlı ve nezih işte niçin yardımlaşmayalım? Biz erken uyandığımızda bizim onu kaldırmamız, o erken uyandığında onun bizi uyandırması her şeyden önce birbirimiz üzerinde kardeşlik hakkımız değil mi?  

 Nitekim Peygamber Efendimiz de (asm) ehlini ve ailesini namaz için uyandırırdı.

O halde, birbirimizi namaza uyandırmamız sünnet-i seniyye hükmündedir. Peygamber Efendimiz’in (asm) şerefli yolu budur. 

NAMAZA ÇAĞIRMADA ÜSLUBUMUZ NEZİH OLMALI !

Fakat birbirimizi namaza uyandırırken çok şefkatli, çok nazik, çok nezih, çok tatlı bir üslup kullanalım. Namaza, namazın nezahetine uymayan, namaza karşı soğukluk veren kaba bir üslupla çağırmayalım. Birbirimizi namazın tatlılığına yakın bir tatlılıkla namaza davet etmeye özen gösterelim.  

ESMA-İ HÜSNAYI BİLDİREN VAHİYDİR

Orhan bey: “Esmâü’l Hüsna’ nın Allah(c.c.), Rahman,... diye devam eden, bilinen bir sırası var. Bunun hakkında bilgi verebilir misiniz? Kim, ne zaman ve neye göre yapmış.”

Esmâü’l-Hüsnâ ile ilgili tüm bilgiler vahiy kaynaklıdır. Cenab-ı Allah Kendi zâtına mahsus güzel isimlerinden dilediklerini Kur’ân ile ve Peygamberinin (asm) diliyle haber vermiştir. Sayısı bini bulur.

 Cenab-ı Hak (cc) bizim bilmemizi irade buyurduğu Esmâ-i Hüsnâ’sından bir kısmını sırf vahiy olan Kur’ân-ı Kerîm’inde zikretmiş, bir kısmını ise Resûl’üne (asm) yine vahiyle bildirmiştir. Resûlullah Efendimiz (asm) Esmâ-i Hüsnâ’dan hiç olmazsa doksan dokuzunun bilinmesini, kavranmasını ve gerekleriyle amel edilmesini tavsiye buyurmuş, doksan dokuz ismi kavrayanı Cennet’le müjdelemiştir.5

Esmâü’l-Hüsnâ’dan doksan dokuzunu (yüzden bir eksiğini)  “Allah, Rahman, Rahîm...” diye bilinen sırası ile Peygamber Efendimiz (asm) bildirmiştir. 

Dipnotlar:

1- Mâide Sûresi, 5/2

2- Riyâzu’s-Sâlihîn, 245

3- Müslim, İtikâf, 3

4- Sözler, s. 570, 571, 586, 589, 597; Lem’alar, s. 275, 300, 341, 419, 420; Şualar, s. 15, 134, 538; Emirdağ Lahikası, s. 91, 332

5- Buhârî, 8/1165; Tirmizî, Daavât, 86

Okunma Sayısı: 22242
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • M. Can

    12.4.2021 05:33:09

    Namaza şu 2 den miydi 3 ten miydi, bir sayı vardı o sayıdan fazla defa uyandırmayı, seslenmeyi tavsiye etmeyen bir hadis vardı gibi çocukluğumda okumuştum sanıyorum ama bilemiyorum, var mıydı?

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı