"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Nelere kurban oluruz?

Süleyman KÖSMENE
22 Ocak 2019, Salı
Nurefşan Akkaya: “Halk dilinde sıklıkla kullanılan “kurban olurum sana” sözünde bir sakınca var mı? Cenab-ı Hak ve vatandan başka nelere kurban olunur?”

KAVRAM OLARAK KURBAN   

Kurban, Arapça’da k-r-b kökünden mastardır. Bu kökten türemiş birçok kelimeyi dilimizde kullanırız. Kurbiyet, akrebiyet, Allah’a yakınlık; akraba, insanlarla soy bağı yakınlığı; karib olmak, fizikî veya duygusal olarak yakın olmak; takrîben, yaklaşık olarak; karabet, yakınlık; kurban ileri derecede yakınlaşma vesilesi olan şey mânalarına gelir.

Bu kelimelerden kurban olmak, ıstılahî olarak Allah’a yakınlaşmaya vesile olmak, Allah’a yakın olmayı istemek, Allah için kendini adamak gibi mânaları ifade eder. Malum, Allah için veya din, iman, Kur’ân, vatan gibi kutsal değerler için kendini adayan kişi şehit olur. Şehitlik Allah’a yakınlığı ifade eder. Kurban etmek, Allah’a yakın etmek, Allah’ın rızasına yaklaştıran amel işlemek mânalarına gelir.

Kurban olmak “insana yakınlaşma” mânasında kullanılır mı? Kelimedir, kullanılır. Nitekim rivayet olunur ki, Fuzulî’nin sevgilisi bir gün Fuzulî’ye kızarak “bana kurban olsun!” der. Fuzulî de bunu “bana yakın olsun” mânasında alır, iltifat sayar ve şiirinde şöyle kullanır:

“Dün demişsin ki, Fuzûlî bana kurban olsun!

Sana kurban olayım, yine ne ihsandır bu!”

KURBAN HUSUSİ BİR İBADETİN ADIDIR   

Kurban ibadeti ilk insan Hazret-i Âdem’in (asm) çocukları ile başlar. İlk insan ilk Peygamber Hazret-i Âdem’in (as) çocukları Habil ile Kabil’in her ikisi de Allah’a kurban adarlar. Habil’in kurbanı kabul edilir. Kabil’inki halis olmadığı için kabul edilmez.1

Kurban kavramı o gün bu gündür insanlığın gündeminde, dininde, dilinde ve deyiminde var olagelmiştir. Kimi zaman etrafında batıl inançlar kümelenmiş, kimi zaman da gerçek bir ibadet olarak yerini almıştır. İslamiyet’te kurban, şartları belirlenmiş hususi bir ibadetin adıdır. Sekiz çift nimet hayvanından birini Allah için boğazlamaya kurban etmek denmiştir.

Ve kelime bu ıstılahî mâna ile meşhur olmuştur.

Kurban olmak, ibadetin dışında mecazî olarak da dilimize girmiştir. İnsanın kendini Allah için, din için, hak bir dava için, vatanın selameti için feda etmesi de mecazî olarak kurban olmakla ifade edilmiştir. Allah için, din için, hak bir dava için, vatan uğruna kendini feda etmek şehadet rütbesine vesile olduğu için, böyle bir fedakârlık kurban olmakla ifade ediliyor.

Kurban olmak kelimesinin mecaz ayağı dilimizde biraz daha genişletilerek sevgi, hayranlık, ileri derecede fedakârlık ifadesi olarak da kullanılmıştır. “Kurban olayım” deyimi aşırı sevgi ifadesi veya yalvarma ifadesi olarak kullanılmıştır. Mesela “Yurdumun taşına toprağına kurban olayım!”, “Kurban olayım yavruma dokunma!” gibi ifadeler aşırı sevgi yoğunluğunu ve sevilen şeyin büyüklüğünü ve saygınlığını göstermek için kullanılmıştır.

İbrahim Aleyhisselam oğlunu kurban olarak adamıştır. Cenab-ı Allah bu adağı yerine getirmesini emretmiştir. Adağına sadık olan İbrahim Aleyhisselam oğlu İsmail’i ve bıçağı alarak ormana çıkmıştır. Cenab-ı Allah da bu sadakate ve itaate karşılık kurban edilmek üzere onlara bir koç indirmiştir. İbrahim Aleyhisselam İsmail yerine koçu kurban etmiştir. Böylece insanın insanı kurban etmesinin yolu kapanmıştır.

HAYATTAN FERAGAT  

Mecazî mânada kurban olmak ifadesi, “senin için kendimi feda ederim” gibi aslında maksadı aşan bir ifadedir.

Eski Türk kültüründe çok sevilen veya değer verilen biri hastalandığında, onu çok seven bir diğer kişi kendini ve hayatını ona feda eder; bu kişi onun etrafında döndürülerek öldürülürdü. Böylece kurban olan kişinin, hasta kişinin derdini alıp gittiğine, derdini göçürdüğüne inanılırdı. Bu gelenek türkülere de geçmiştir: “Başına men senin dolanam gel gel…”, “Gadan (derdini) men alım…”, “Gadasını (derdini) aldığım…”, “Kurban olduğum…” gibi deyim ve kavramlar eski Türk geleneğinde dert göçürmeyi ve dert almayı ifade etmiştir.

Böylesine fedakârlık dinimizde sadece mukaddes değerler için söz konusu edilmiştir. Mesela sahabeler Peygamber Efendimiz’e (asm) “anam babam sana feda olsun!”, “Canım sana feda olsun!” gibi ifadeler kullanmışlardır.

Dipnotlar:  1 -Maide Suresi: 27 

 

Okunma Sayısı: 5032
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı