"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

O’nu kaybeden neyi bulmuştur?

Süleyman KÖSMENE
07 Eylül 2018, Cuma

Mehmet Araz: “Doktora gittim, doktor kanser şüphesiyle bazı testler istedi. O esnada bende bir korku oluştu, ölümden korkmak değil de, hangi yüzle Allah’ın karşısına çıkarım diye, daha önceleri de namazlarımı kılardım. Bu olaydan sonra kendimi tam eksiksiz ibadete verdim, gece namazlarına kalktım. Kur’ân-ı Kerîm’i okumayı öğrendim. Kur’ân mealini bir gün okurken Saffat Sûresi 147. Âyette, Allah diyor ki: ‘Yunus’u yüz bin veyahut daha fazla bir kavme peygamber gönderdik…’ -Haşa- Allah neden veyahut diyor tam sayıyı bilmiyor mu diye vesveseye kapıldım. Sonra çok araştırdım, bazı cami hocalarına sordum. Çoğunluk beni ikna etmedi. Bir gün bir tv programında dinî tartışmada bir konuşmacı şöyle dedi: Yaratılış veya evriliş? İşte her şeyin yıkımı o an başladı. Evriliş derken neyi kastetti? Kendimi internet sayfalarında buldum. Bilim adamlarının Allah’ın varlığını sorguladıklarını okudum. Kafam allak bullak oldu. Hastalığımı unuttum, inancımı sorgulamaya başladım. Benim istediğim şey Allah olsun isterim, tam gerçek bir inanca sahip olmak isterim. Ne var ki ‘Allah’ım!’ dediğim zaman içtenlikle tam inançla diyemiyorum. Allah rızası için bana yardım edin.”

 

BİLİM YARATILIŞI DOĞRULUYOR 

İşte fen ve felsefe kaosunun sarstığı bir iman! Şimdi ben sorayım o halde: Şu görünen âlem yaratılış olmayıp evriliş olsa Allah’ın kudreti ve ilmi haricinde mi gerçekleşecek? Bediüzzaman Hazretleri’nin ifadesiyle yaratılışa bir unvan takıyorlar, yarım yamalak bir izah getiriyorlar. Sonra bu unvan oldu, bu budur diyorlar ve imansızlık için bunu yeterli bir gerekçe sayıyorlar.

Allah’ım! Akıl bu kadar nasıl budalalaşır? Bu kadar nasıl yoldan şaşar? Bir safsatayı doğru bildiği değerlere nasıl vurmadan safça inanır; akıl sır ermiyor.

Evriliş hezeyancıları bu evriliş işini kendi ilim ve kudretleriyle mi yapıyorlar? Hayır, kat’a ve asla! Onlar sadece seyrediyorlar. Kör bir gözle seyrettikleri için olayları tersinden okuyorlar.

Bir defa evriliş yalanının pozitif bilimlerde tek bir karşılığı yoktur! Eğer evrim teorisyenlerinin iddia ettikleri gibi çok büyük geçişler değil; ama türler arasında küçük küçük geçişler kabul edilebilir olsa da, bunu bilim diliyle anlatmak için dini ve yaratılışı inkâr etmek gerekmiyor. Bu, yaratılış olmadan olacak bir şey midir? Bu işi tesadüfe vererek İlâhî kudreti dışlayan bir anlatım, bilimsel olmaktan da uzak değil midir?

Yaratılışla bilim çelişmiyor; bilâkis bilim yaratılışı doğruluyor; adına ister evriliş desin, ister devriliş desin, yaratılıştan başka olmaz. Yaratılış ise zaten bilimsel gerçekleşiyor. Allah Alîm’dir çünkü. Ve kâinatta tesadüfe tesadüf eden de yoktur.

O’NU KAYBEDEN NEYİ KAZANMIŞTIR?  

Hastalığınız için Allah’tan şifa dilerim. Okuduğunuz âyetin mealinde eksiklik var. Âyette geçen “mieti elfin ev yezidûn” 1 ibaresi Arapça’da yüz binden fazla insan için kullanılır. Teksir ifadesidir. “Yüz binden fazla” insana Hazret-i Yunus’un (as) Peygamber olarak gönderildiğini ifade ediyor. Bu ifadede geçen “ev=veya” sözcüğü şek veya şüphe için değildir. Arapça gramer yapısının özelliği böyledir.

Benim asıl merak ettiğim; sizin böyle eksik bir mealden hareketle Allah’a karşı nasıl bir şüpheye düştüğünüz? Çapraz sorgularla meseleyi düşünelim mi?

Eksik bir meal okuyorsunuz ve bir tv programında bir adam yaratılış karşısında kendince evriliş teorisini ortaya atıyor… Bu kadar gürültü içinde düşünelim: Peki, sizi kim yaratmış oluyor? Evriliş bile olsa, siz düzgünce evrilerek bu günkü asil kimliğinizi nasıl kazandınız? Şu anki kimliğinizi kime borçlusunuz? Kime şükredeceksiniz?

Dönüp dolaşıp, “Yüce Allah’a” dediğinizi duyar gibiyim.

O halde siz muvahhitsiniz. Tevhid inancına sahipsiniz. Hiç sağa sola sapmaya gerek yok! Elinizi açın, Yüce Allah’a dayanın, O’na duâ edin, O’na sığının, O’ndan yardım isteyin. O’na ibadet edin.

O’na ibadet eden şimdiye kadar ne kaybetmiştir. O’na ibadet etmeyen ne kazanmıştır? O’nu tanıyan ne kaybetmiştir? O’nu kaybeden neyi bulmuştur?

Siz O’nu tanısanız, hastalığınız içinde hem şifaya, hem devaya, hem başka hiçbir şeyle kavuşamayacağınız yüksek bir hazineye kavuşursunuz.  Dermanı dert içinde bulursunuz.

Dipnot:

1- Saffat Sûresi: 147.

Okunma Sayısı: 2521
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı