"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Öncelik işin mi, besmelenin mi?

Süleyman KÖSMENE
30 Haziran 2020, Salı
Abdulkadir Bey: “Birinci Söz’de geçen ‘Bismillah her hayrın başıdır, biz dahi başta ona başlarız’ cümlesinde ‘ona başlarız’ ifadesiyle vurgulanmak istenen nedir? Üstad Hazretleri neden ‘onunla başlarız’ değil de, ‘ona başlarız’ diyor?”

Başta Besmeleye Başlarız

Bismillahirrahmanirrahim cümlesi bir rahmet cümlesidir. Allah’ı üç ismiyle anmaktır. Allah’ın rahmeti, kudretini, inayetini, şefkatini üzerimize ve işimize çeker. Her işten önce bir amaçtır ve başlı başına bir ibadettir.

Öyleyse, önce işe mi, önce besmeleye mi başlamalı denirse:

Cevap: Besmelesiz başlanan iş epter, sonuçsuz, noksan, bereketsiz, rahmetten kopuk olduğuna göre, asıl vurgu işe değil, besmeleye olmalı. ‘İşe besmele ile başlamalı’ dersek, işi öncelemiş, besmeleyi iş için araç kılmış oluruz. Bu tehlikelidir.

‘Önce besmeleye, sonra işe başlamalı’ dersek, her ikisine de önem sırasına göre vurgu yapmış oluruz.

Bu sebeple Bediüzzaman başta besmeleyi amaca koyarak “başta ona başlarız” diyor.

Nitekim Resûlullah Efendimiz (asm) buyurdular ki: “Kim bir yerde oturur ve orada Allah’ın adını anmaz (Bismillahirrahmanirrahim de- mez) ve hiç anmadan kalkar ise Allah’tan ona bir noksanlık vardır. Kim bir yerde yatar, orada Allah’ın adını anmazsa, ona Allah’tan bir noksanlık vardır. Kim bir müddet yürür ve bu esnada Allah’ın adını anmazsa, Allah’tan ona bir noksanlık vardır.” 1

Her Şey Allah’ın Adını Anıyor

“Bismillah” kelimesi Allah’ın adını zikirdir.

Her şeyin Allah’ın adını zikrettiği gerçeğiyle, bizim her işin başında neden “Bismillah” dememiz gerektiğini Birinci Söz’de izah eden Bedîüzzaman, varlıkların Allah’ın adını nasıl andıklarını geniş örneklerle nazara veriyor. 

Her şeyin Cenâb-ı Hakk’ın namına hareket ettiğini, zerrecikler gibi tohumların ve çekirdeklerin başlarında koca ağaçları bunun için taşıdığını, dağ gibi yükleri bu güç ve kudretle kaldırdığını beyan eden Bedîüzzaman, bu hakikati örneklerle şöyle açıklıyor:

“Her şey Cenâb-ı Hakk’ın nâmına hareket eder ki, zerrecikler gibi tohumlar, çekirdekler, başlarında koca ağaçları taşıyor, dağ gibi yükleri kaldırıyorlar. Demek her bir ağaç “Bismillâh” der; hazîne-i rahmet meyvelerinden ellerini dolduruyor, bizlere tablacılık ediyor.

Her bir bostan, “Bismillâh” der, matbaha-i kudretten bir kazan olur ki, çeşit çeşit pek çok muhtelif leziz taamlar, içinde beraber pişiriliyor.

Her bir inek, deve, koyun, keçi gibi mübârek hayvanlar “Bismillâh” der, rahmet feyzinden bir süt çeşmesi olur.” 2

Arştan Ferşe İlahî Nurlar

Bedîüzzaman Hazretleri On Dördüncü Lem’a’nın İkinci Makam’ını Besmeleye tahsis eder. Orada zikredilir ki: Kâinat simasından, yeryüzü simasına, yeryüzü simasından da insan simasına; yani kâinattan insana, yani arştan ferşe bir nuranî satır gibi uzanan üç Rubûbiyet ve Ehadiyet disiplini vardır. 

Bunlar: 1- Ulûhiyet, 2- Rahmâniyet, 3- Rahîmiyet

Kâinatın her yanında, bütün varlıkların birbirleriyle yardımlaşmaları ve dayanışmaları Ulûhiyet mührünün tezahüründen başka bir şey değildir. “Bismillahirrahmânirrahim”de bulunan Allah lâfzı, böyle yüksek tezahürlerle bize kendisini gösteren Ulûhiyet sıfatına bakmaktadır.

Yeryüzündeki bitkilerin ve hayvanların idaresi, terbiyesi ve işlerinin düzenlenmesinde görülen birbirine benzemeklik, uygunluk, incelik, lütuf ve merhamet ise bize Rahmâniyet imzasını göstermektedir. Besmeledeki “Rahman” ismi de, Rahmâniyet sıfatına bakıyor.

İnsanın manevî mahiyetinde ve simasında bulunan nezaket duyarlılıkları, şefkat incelikleri ve merhamet pırıltıları ise bize Rahîmiyet sikkesini bildiriyor. 3

Besmeledeki üçüncü isim olan “Rahîm” ismi ise Rahîmiyet sıfatına işaret ediyor.

Bismillahirrahmanirrahim diyen insan her üç ismi de zikrederek Allah’ın yardımını ve rahmetini makbul şekilde istemiş oluyor.

DUÂ

Allah’ım! İlâhî nurlarınla gençliğimi nurlandır! Yaşlılığımı nurlandır! 

Dünyamı nurlandır! Ahiretimi nurlandır! Kalbimi zulmetlerle sakim eyleme! Âmin.

Dipnotlar: 

1- Ebû Dâvud, Edeb 31, (4856), 107, (5059); Tirmizî, Daavât 8, (3377); Hadisin metni Ebû Dâvud’a aittir. 2- Bediüzzaman, Sözler, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 2004, s. 17. 3- Bediüzzaman, Sözler, Yeni Asya Neşriyat, İstanbul, 2004, s. 20.

Okunma Sayısı: 2782
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ramazan ÇALIŞAN

    30.6.2020 13:21:16

    Demekki,Bismillahirrahmanirrahim cümlesi,aynı zamanda mü'minin niyetini de ihtar etmiş oluyor.Cenab-ı Allahın kainatla ve hayatımızla olan münasebeti ve bu münasebet içinde onu tanıma adına da, bu cümle büyük bir önem arz ediyor.Bütün sırları açan bir anahtar hükmünde.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı