"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Rebiü’l-evvel ayını müjdelemeli miyiz?

Süleyman KÖSMENE
16 Kasım 2018, Cuma
Bursa’dan Nuri Angın: “Rebiü'l-evvel ne demektir? Sosyal medyada dolaşan ‘Rebiü'l-evvel ayının girdiğini haber veren Cennetlik olur, Cehennemden kurtulur” gibi rivayetler doğru mudur?”

UYDURMACILIK SIRITAN MESAJLAR

Rebiü’l-evvel, on ikinci gecesinde Kâinatın Efendisi Peygamberimiz Hazret-i Muhammed’in (asm) dünyaya teşrif buyurduğu kamerî ayların üçüncüsüdür.

Arap takviminde ilk mevsim yaz mevsimidir. İlkbahar dördüncü mevsimdir. Bu sebeple ilkbahara “rebî” denmiştir. Ayrıca Araplar baharı ikiye ayırmışlardır. Çiçeklerin açtığı bahara “birinci bahar” manasında Rebiü’l-evvel; meyvelerin olgunlaştığı zamana ise “ikinci bahar” manasında “Rebiü’s-Sani” veya “Rebiü’l-Âhir” demişlerdir.

Rebiü’l-evvel ayı, içinde Peygamber Efendimiz’in (asm) doğması sebebiyle şerefli aylardandır. Ancak bu ayın girişini birbirine haber vermekle ilgili bahsettiğiniz şekilde bir rivayeti biz kaynaklarda bulamadık. Şüphesiz her şey bizim malûmatımıza münhasır değildir. Bu hadisin kaynağını bulan varsa ve bizimle paylaşırsa seviniriz. Biz de aydınlanmış oluruz ve duâ ederiz.

Fakat hadislerin genel mantığına baktığımızda, bu sözde bu şekliyle hadis denecek bir denge olmadığını görürüz. Şöyle ki:

1- Bu sözde mesajların rağbet görmesine takılmış bir uydurmacılık sırıtıyor.

2- İslâm dininde kutsal aylar ve günler vardır. Ama İslâmiyet kutsal ayların ve günlerin girişinin haber verilmesini değil, bu ay ve günlerde yapılan ibadet ve duâya müjdeler vaad etmiştir. Meselâ Ramazan ayı, içinde farz orucun bulunduğu, kutsallığı âyetle sabit ibadet aylarındandır. Bununla beraber, Ramazanın girdiğini haber verenle ilgili böylesine bir müjdeye rastlamayız.

Ancak gündüzünde oruç tutanlara, gecesinde namaz kılanlara, duâ edenlere, tövbe edenlere af, mağfiret ve rahmet müjdesiyle dolu hadislere rastlarız.

Bir ibadet ayının girişini müjdelemek güzeldir diyelim. Ama bu, Müslüman’ın kendi takdiridir. Bunun için bir hadis uydurmak hokkabazlıktır.

3- İçinde yapılacak ibadete dikkat çekmeyip, sadece girişini müjdeleyen bir hadis duyduğumuzda, bu giren Ramazan ayı da olsa sıhhatinden şüphe duyarız. Çünkü fiilen yaptığın ibadette bile makbul olup olmadığını bilmezken, ibadeti önemsemeyip sadece girişini müjdeleyenin Cehennemden kurtulacağını ve Cennete gireceğini söylemekte denge yoktur.

4- Böyle dengesiz sözleri çıkaran uydurmacıların gayesi Mübarek İslâmiyet’i sulandırmak, vesikalarla teyid edilen ve kabuksuz lübten ibaret olan İslâm’ı keşişlerin dinine çevirmek ve nazarı özden ve lübten uzaklaştırıp şekle, törene ve kabuğa özendirmek olmalıdır. Bu İslâmiyet’e zarardır. Bu konularda müteyakkız olmalıdır.

EVDE CEMAATLE NAMAZ KILMAK   

Konya’dan Hüseyin Sarı: “Aile içi cemaatle namaz konusunda bilgi verir misiniz?”

Namazı cemaatle kılmak sünnet-i müekkededir. İster camide, ister dersanemizde, ister iş yerinde, ister aile içinde olsun… Bu sünnet-i müekkedeyi ibadet hayatımıza yerleştirmemiz lâzımdır.

Bu sünnet-i müekkedeyi yerine getirmek için öyle fazla kişileri beklemeye gerek yoktur. İki arkadaşsak, birimiz imam, birimiz cemaat olsak, bu sünnet-i müekkedeyi uygulayabilir ve aynı namazı 27 dereceye yükseltebiliriz. Hele hele seccadeleri ayrı ayrı serip farz namazı ayrı ayrı kılma garabetine düşmeyelim. Mutlaka birimiz imam olalım ve durduk yere büyük bir fazileti kaçırmayalım. Yarın mahşerde böyle kardeşlerden, cemaatten ve şahs-ı maneviden gelen yüksek faziletlere çokça ihtiyacımız olacaktır.

Ezan okunduğunda eğer bulunduğumuz yerde cemaat olabilecek bir arkadaşımız varsa, yerimiz de cemaat olmaya müsaitse, hemen oracıkta cemaat olabiliriz. Şüphesiz camiye de gidebiliriz ve bu ayrı bir sünnettir. Ancak kazandığımız sünnet sevabını yolda kebairle ve günahla zayi etmemeye ve eli boş kalmamaya dikkat etmek gerekir.

Bunun için evde eşimiz veya evlâdımız, iş yerinde bir arkadaşımız varsa yeter. Namazı kıldırmak için nazlanmaya da gerek yoktur. 

İmam olmak için şu niyet yeterlidir: “Niyet ettim Allah rızası için bana uyanlara imam olmaya.”

Namaz duâ ve sûrelerini düzgünce okuyan herkes imam olabilir. Bu hususta mükemmellikçi olarak veya aşırı mütevazı davranarak sünnet-i müekkede gibi bir emri kaçırmak doğru değildir.

Okunma Sayısı: 3706
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı