"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Risale-i Nur siyasetin inhisarına girmez!

Süleyman KÖSMENE
29 Kasım 2014, Cumartesi
Eskiden Risale-i Nur’u okuyanlar tutuklanırlardı. Devlet açık oynardı. Risale-i Nur’u okuyanlar da düşmanlarını bilirlerdi. Tutuklanırlardı, ama kitap okumaktan vazgeçmezlerdi.

Risale-i Nur’un karizmasını bitiremediler. Milyonlar bu kitapları aldı, okudu, imanını kurtardı ve okumaya devam ediyor.  
Devlet yasaklamayla bu işin önünün alınamayacağını gördü. Planını dessasane kurdu. “Biz basalım bu kitapları!” deyiverdi!
Ne şirin bir sözdü bu! 
Devlet, varlığı için tehdit gördüğü eserleri basacaktı! Felek tersine mi dönmüştü ne? 
Oysa anlaşılıyor ki, şimdi devlet uzmanlaşmış, açık oynamıyor. İşini sinsi götürüyor. 
Şimdi kurt kuzu postuna girmiş!
Bu daha korkunç bir plan!
İnsanlar düşmanı sezmiyor, hatta duâ ediyor.
Kurt da dişini göstermiyor; çabuk yol alıyor. 

YENİ ASYA YALNIZ KALDI

Sadeleştirme adı altındaki tahrifat, plânın ilk aşamasıydı.    
Nurcular bu işten haklı olarak rahatsız oldular. Tek vücut oldular ve uyardılar. Bu işin yanlış olduğunu, Üstadın buna izin vermediğini, bunun bir tahrifat olduğunu çok söylediler. 
Buraya kadar Nurcular ortak vicdan ile hareket etti. Yakışan da bu idi. Tek noktada tesanüdü ve ittifakı sağladılar. 
Ama karşı tarafta söz dinleyen yoktu! Muhatap yoktu. Ve tahrifat, hız kesmeden devam etti.   
Bu dâhilî problem derin güçlerin iştahını kabartmıştı. Plânın ikinci aşamasına geçtiler. Ortaya bir çözüm teklifi attılar ve ağızları salya akıtarak seyretmeye başladılar. 
Risale-i Nur’u korumada hassas (ama etraf-ı erbaasıyla muhakeme etmeyen) bazı Nurcu kardeşlerle, üyeleri dindar hükümeti bir araya getiriverdiler. 
Ve eylem, tam planladıkları şekliyle kendi kendine yürümeye başladı: Risale-i Nur’u devlet koruyacaktı. Bakanlar Kurulu meseleye el atacaktı. 
O gizli plân bu noktada Nurcuları bölmeyi de başarmış oldu. Yeni Asya camiası devletin bu yaklaşımının iyi niyetli olmadığını, hükümetin dindar üyeleri iyi niyetli olsa bile, iyi niyetin bu meselede yeterli olmayacağını, bunun bir fitne olduğunu çok söyledi, çok yazdı, çok gözyaşı döktü. Ama yalnız kalmıştı. Ne hükümetle çalışmak isteyen Nurcu kardeşlere, ne dindar hükümete bunu anlatamadı.  

TAHRİFATTAN KAÇARKEN TAHRİFATA YAKALANDINIZ

Şimdi iş başka bir merhaleye geldi; dokuz ay kimseye bandrol vermeyen hükümet, Bakanlar Kurulu marifetiyle Risale-i Nurların basım hakkını Diyanete verdi.
Bu netice için çalışan Nurcu kardeşler, bu fütuhattan(!) sonra rahatlamışlardır her halde. Gece gözlerine uyku giriyordur artık. 
Şimdilerde kimisi devletin Risale-i Nur’u himaye edeceğini, kimisi Risale-i Nur’un devleti himaye edeceğini söylüyor.     
Oysa önemli bir şeyi atlıyorlar. Bu iddialarına Risale-i Nur’dan destek yok! Risale-i Nur’da ne devletin himayesini arayan tek satır; ne de vazifesinin devleti himaye etmek olduğuna dair tek satır bulmak mümkün değil! 
Bu da bir anlam tahrifatı değil mi? 
Kaderin garip cilvesi: Tahrifattan kaçarken tahrifata yakalandınız!  

BU BİR EL KOYMA OLAYIDIR

Diğer taraftan halihazırda Diyanet muhtar değildir ve Risale-i Nur için sivil bir inisiyatif kullanmayacaktır.  
Risale-i Nur için sivil inisiyatif önemli. Resmî bir kurumun imbiklerinden geçmeyi, siyasetin borusuna girmeyi Risale-i Nur hazmetmez. Diyanet basım işini kişi ve kuruluşlara verse bile, kendisinin bunu denetleyecek olması insanı ürkütüyor. İş, şunu yaz, şunu çıkar arenasına dönerse, şimdiki gelişmeyi fütuhat sayan Nurcu kardeşler bunu nasıl izah edecekler? 
Bu nasıl bir gaflet? Anlamak mümkün değil!
Benim asıl üzüldüğüm nokta: O gizli zındıka komitesi Nurcuları da birbirine düşürdü. Nurcuların bir bölümü ağlarken, diğer bölümünün desteğiyle himaye adı altında Risale-i Nurlara resmen el konuldu! 
Ben tekelleşme bile demiyorum. 
Hayır; bu bir el koyma hareketidir!
Allah’tan ki ülkemizde Anayasa Mahkemesi var. Ve Anayasa Mahkemesi bu gelişmeyi hukuka vuracak! 
Kimse üzülmesin: Hukuk yerini bulursa, hukukun kestiği parmak acımayacak!

Okunma Sayısı: 2137
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • mehmet gözel

    30.11.2014 03:08:45

    atilla bey kardeşim,o mektubu defalarca okudum sadece basma yetkisini diyanete verin diye bir şey çıkaramadım,bu eserleri basmak vazifesidir diyor,diyanetin bu eserleri basması için böyle bir düzenlemeye gerek varmı,isterse basar işarat-ül icaz-ı bastığı gibi

  • atilla yargıcı

    29.11.2014 18:56:10

    Süleyman kardeşim, risaleleri diyanetin basmasıyla ilgili çıkan kararnameden sonra, bir de ağabeylerin kuracağı risale-i nur vakfa risaleleri basma hakkının 49 yılllığına devredilmesi ve onların da aslına uygun basmak kaydıyla diğer yayınevlerine bandrol vermesiyle ilgili de bir kararname hazırılğı içinde olunduğu duydum. İkincisi, üstadın risaleleri diyanetin basmasıyla ilgili düşünceleriöni neden görmezden gelip cemaati ve kamuoyunu yanıltığınızı anlayamıyorum. İşte, Emirdağ Lahikası " isimli eserin başındaki beşinci mektupta, "Muhterem ahmed Hamdi Efendi Hazretleri" başlığıyla neşredilmiş bir mektup var. orayı okuyup yazılarınızı gözden geçirmedinizi diliyorum.

  • hasan Muharrem okur

    29.11.2014 00:34:09

    Hocam, Allah razı olsun. Hislerimize tercüman oldunuz. Tebrik ederim

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı