"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ümmetin en büyük imtihanı: İkiyüzlülük

Süleyman KÖSMENE
27 Temmuz 2016, Çarşamba
Necati Bey: “Ümmetim hakkında en çok korktuğum şey, Allah’a ortak koşmalarıdır. Ben, güneşe, aya ve puta tapacaklarını söylemiyorum. Fakat Allah rızası dışında yapılan amelleri ve gizli arzuları kast ediyorum.”1 Hadisin izahını yapar mısınız?”

KALP YALNIZ ALLAH’A AİTTİR

Peygamber Efendimiz (asm) riyaya, farkında olunmayan bir şirk olarak dikkat çekiyor. Anlaşılıyor ki, riya ve gösteriş şirkten başka bir şey değildir. Nitekim kalp yalnız Allah’a aittir. Bir kalbe iki “ben” yerleşmez. 

Şirk, Allah’a ortak koşmak, Allah’a eş koşmak, İlâhın birden fazla olduğunu iddia etmektir ve böyle bir iddia büyük günahların başıdır. Cenâb-ı Hak: “Allah, kendisine ortak koşulmasını asla affetmez. Bundan başka günahları ise, dilediği kimse için bağışlar. Allah’a ortak koşana gelince, artık o haktan pek uzak bir sapıklıkla sapmış gitmiştir.”2 buyuruyor. Bahsettiğiniz hadis-i şeriften anlaşılıyor ki, bilinen açık şirkten başka bir de gizli şirk vardır ve Peygamber Efendimiz (asm) ümmetinin açık şirke düşeceğinden değil, gizli şirke düşeceğinden endişe duyuyor. 

Demek oluyor ki, Peygamber Efendimiz (asm) ümmetinin açık şirke düşmeyeceğinden emin bulunmaktadır.

ŞİRK İKİ TÜRLÜDÜR:

1- Açık şirk. 2- Gizli şirk. 

1- Açık şirk: Doğrudan Allah’a eş koşmak, Allah’ı bildiği halde Allah’tan başka şeylere tapmaktır. Meselâ güneşe, aya ve puta tapmak şirktir.  Kimi zaman şirk-i hafinin açık şirke ve küfre kapı açıyor olması kanımızı dondurmaktadır. 

Nitekim Bediüzzaman Hazretleri der ki: “Enaniyetten neş’et eden şirk-i hafi katılaştığı zaman esbab şirkine inkılâp eder. Bu da devam ederse küfre tahavvül eder. Bu dahi devam ederse, ta’tile, yani hâlıksızlığa incirar eder. El-iyazü billah!”3

 2- Gizli şirk ise, riya gibi, gösteriş gibi, iki yüzlülük gibi, amel ve davranışlarımızda yüzümüzü Allah’tan başkasına çevirmek, Allah’ın rızası olmayan bir işte Allah’tan başkasından lütuf ve takdir beklemek, amel ve davranışlarımızda Allah’ın rızasını gözetmemek ve bunu önemsememek, bunun yerine başkalarının rızasını önemsemek olarak tanımlanabilir. Ki, Peygamber Efendimiz’in (asm) ümmetinin düşeceğinden endişe buyurduğu amel budur. Burada, kişi farkında olmadan ameli için çıkış noktası olarak Allah’tan başka birisinin nazarını ve aferinini esas almış olmaktadır.  

MAHŞERDE İKİYÜZLÜNÜN HALİ

Resûlullah (asm) Efendimiz şöyle buyurdular: 

“Kıyamet günü aleyhinde ilk önce hüküm verilecek olanlar şunlardır: Adam şehid olmuş olarak biliniyor. Huzura getirilir. Allah ona nimetlerini hatırlatır. O da ulaştığı nimetleri tanır ve kabul eder. Allah ona: “Bu nimetlere karşı ne amel işledin?” diye sorar. Kul: “Senin yolunda cihad ettim. Nihâyet şehid edildim.” der. Allah (cc): “Yalan söyledin! Bilâkis sen kahramandır denilmek için savaştın ve nitekim hakkında da öyle söylenmiştir.” buyurur. Sonra emir verilir de bu kimse Cehenneme atılır.  Bir adam daha getirilir ki, ilim öğrenmiş, öğrendiğini başkasına öğretmiş ve Kur’ân okumuştur. Allah ona: “Ne amel işledin?” der. 

O da: “Senin rızan için ilim öğrendim. Başkalarına ilim öğrettim. Kur’ân okudum.” der.

Allah: “Yalan söyledin! Sen âlim desinler diye ilim öğrendin. Ne güzel okuyor desinler diye Kur’ân okudun! Gerçekten sana bunlar da söylendi.” buyurur. Emir verilir ve adam Cehenneme atılır.  

Bir başkası daha getirilir. Allah’ın kendisine bol nimetler verdiği ve her çeşit maldan bolca ihsan ettiği bu adama Allah: “Ne amel işledin?” buyurur. 

Adam: “Senin verilmesini istediğin yerlere Senin rızan için verdim yâ Rabbi.” der. 

Allah (cc): “Yalan söyledin. Bilâkis sen cömert bir kimsedir desinler diye verdin. Nitekim senin için bu da söylenmiştir.” buyurur. 

Sonra emir verilir, adam Cehenneme atılır. 

Sonra Resûlullah (asm) Ebû Hüreyre’nin dizine vurup: “Ey Ebû Hüreyre! Bu üç zümre, Kıyamet günü, Cehennemin üzerlerine kabaracağı kimselerdir!” buyurdu.4

GÜNÜN DUÂSI -

Ey içimizden geçenleri bilen! Ey günahları bağışlayan! Ey ayıpları örten Allah’ım! Bize ihlâs ve istikamet ver! Günahlarımızı bağışla! Ayıplarımızı ört! Hasenatımızı seyyiata çevirme! Âmin.

Okunma Sayısı: 3755
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Ali Vefalı

    27.7.2016 21:21:27

    Bu dmektir ki, şu zamanda gizli şirk korkunç şekilde devam ediyor. İşler, görevler, ortada bende görüneyim davranışları Allah için olmuyor, bir görüşten olduğunu kanıtlamak için yapılmaktadır.

  • Cebel-i Nur

    27.7.2016 17:49:33

    Said Haktan.. Herkes kendince doğru bildiğini yapıyor. İslamiyetçe yasak olan fiilleri işlemek ne zamandan beri âmirin emir ve müsaadesiyle tercih edilir oldu. Nafakalar ne zamandan beridir Allah'a ait değil de kuldan geliyor! YAZIK Kİ NE YAZIK!..

  • SAİD HAKTAN

    27.7.2016 16:37:18

    Hadisat VE Şartlar Eskisi gibi değil.İnsanlar bilerek ve bilmeyerek islamca memnu olan fiileri işliyor.Evet memursunuz amir diyor ki hadi meydanlara gitseniz olmaz gitmeseniz olmaz.Çoluk çocuk nafakanızı bu işte kazanıyorsunuz.Haydi gelin işin içinden çıkın.İhlas ve samimiyet test ediliyor.Vicdanlar müşahede altında...vesselam...

  • Toygar

    27.7.2016 10:41:06

    Bir ağabeyimizden duymuştum: "Çamdağındaki katran ağacının kesilmesi kadere fetva verdiren kardeşlerin yüzündendir, çünkü hakkından fazla değer verilip, kudsiyet atfedilir hale gelmiş idi" demişti. Şimdilerde arkasına düşülüp gidilenlerin de katran ağacından farkı yok, kudsiyet atfetmek yarışında! Sorun da burada düğümleniyor. Allah'ın kudretine ortak edercesine yakıştırmalarla yüceltilen zavallı ve aciz beşer, kendini nefsine tabi kılarak firavunlaşıyor. Firavunlaşmanın da ötesinde, bunun farkına varamayan avam dahi, firavunun yaptığı zulümlere ortak olmayı ibadet zannediyor! Ne acıdır ki, gözü kapalı, ruhu dar, aklı kayıp zavallı beşer, eline aldığı pisliği misk-ü amber niyetine yüzüne gözüne sürmekten çekinmiyor. Hele bir de diğerlerine bakışları var ki, sanırsın firavunun arkasından gidenler başkası! Yazık! Ahir zaman buymuş, anlamak üzüyor! Muhafaza etmesi için her vakit ve her ân Rabbime dua ediyorum!

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı