"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Yeni Asya dinler arası diyaloğa nasıl bakar?

Süleyman KÖSMENE
14 Eylül 2018, Cuma
Trabzon’dan Hasan Şen: “Yeni Asya’nın diğer dinlerle diyalog hakkındaki görüşleri nelerdir?”

İLETİŞİM VE TEBLİĞ DİNİN EMRİDİR  

Yeni Asya, ister dindar olsun, ister ehl-i kitap olsun, ister deist olsun, ister ateist olsun iletişim kurmanın önemine her zaman inanır. İnsan olma vasfını iletişim kurmak için tek yeterli vasıf görür.

Ancak bu iletişim, karşı inanca tavizkâr bir yaklaşım değil, kendi dini değerlerini temsil eden, karşı inanca da saygıyı esas alan bir iletişim biçimidir. Tavizkâr bir tutum kabul edilemez. Son dinin mensupları için bu bir zülldür.

Başka din mensuplarıyla iletişim kurmak ve onlara İslâm’ı tebliğ etmek ise Kur’ân’ın emridir. Kur’ân bu emrin, din hürriyetini incitmeden yapılmasını ister. 

Nitekim Kâfirun Sûresi bu konuda amirdir:

“Ben sizin kulluk ettiklerinize kulluk etmem. Siz de benim kulluk ettiğime kulluk etmezsiniz. Ben sizin kulluk ettiklerinize kulluk edecek değilim. Siz de benim kulluk ettiğime kulluk edecek değilsiniz. Sizin dininiz size, benim dinim de banadır!”1

Din ve inanç hürriyetini 1400 yıl öncesinden deklare edip bu asrın yüzüne vuran âyetler. Bu âyetler sanıldığı gibi iletişim yollarını kapamıyor; bilâkis dinde iki tarafa da hürriyeti, yani dinini ve ibadetini dilediği gibi yaşama hürriyeti getiriyor. Bu âyetlerde Kur’ân ne İslâm dinini kayırıyor, ne de diğer dinleri yeriyor. Herkesin kendi inancında hür olduğunu, hür kalması gerektiğini, inançlarını hür olarak yaşamaları hakları bulunduğunu, güçlü olan tarafın diğer taraf üzerinde baskı kurmasının ve şiddet uygulamasının yanlış olduğunu ilan ediyor.

BEDİÜZZAMAN’IN HIRİSTİYANLIK DÜNYASINA TEBLİĞİ   

Diyalog meselesinde Bediüzzaman’a çamur sıçratmaya ve iftira atmaya kimsenin hakkı yoktur. Bediüzzaman’ın papaya gizli mektup yazdığı gibi yalanları serişte etmeye de kimsenin hakkı yoktur.

İşin doğrusu şöyledir: 1950’li yıllar materyalist felsefe ve onun ideolojik yansıması olan komünizm ve ateizmin insanlığın ekseriyetini dinsizliğe sürüklediği talihsiz yıllardır. Bu akımlardan en fazla zarar görenler ise İslamiyet ile Hıristiyanlık olmuştur. Bediüzzaman hazretleri ise bu iki dinin yüz yıllardan beri tartıştığı meseleleri bir tarafa bırakarak, ortak düşmanları bulunan dinsizlik ve küfr-ü mutlak cereyanları ile mücadele etmeleri gerektiğini söylemiştir.

1950’de Roma’da bulunan Papa XII. Pius’a Zülfikâr adlı eserini göndermiştir. Malûm Zülfikâr adlı eserde Allah’a iman, Kur’ân’ın Allah kelâmı oluşunun, son kitap oluşunun ve mu’cize oluşunun delilleri, Hazret-i Muhammed’in (asm) son peygamber olduğunun delilleri ve mu’cizeleri, öldükten sonra dirilmenin ve haşrin delilleri gibi İslam imanının temel meseleleri yer almaktadır. Bediüzzaman Zülfikâr’la bu temel meseleleri Hıristiyan dünyasına tebliğ etmiştir.

Bu kitaba karşılık Vatikan’dan Bediüzzaman’a teşekkür mektubu gelmiştir: Mektup şöyledir: “Papalık Makam-ı Âlîsi Kalem-i Mahsusu Başkitabet Dairesi. Numara: 232247 Vatikan, 22 Şubat 1951. Efendim. Zülfikâr nâm el yazısı olan güzel eseriniz İstanbul’daki Papalık makam-ı vekâleti vasıtasıyla Papa Hazretlerine takdim edilmiştir. Bu nazik saygınızdan dolayı gayet mütehassis olduklarını bildirirken, üzerinize Cenâb-ı Hakk’ın lütuflarını dilediklerini tebliğe beni memur ettiklerini arza müsâraat eylerim. Bu vesile ile saygılarımı sunarım efendim. İmza. Vatikan Bayn Başkâtib”2

ATHENAGORAS’A TEBLİĞ 

Bediüzzaman Said Nursî 1953 senesi baharında, İstanbul’da kaldığı günlerin birinde talebesi Ziya Arun ile Fener Patriği Athenagoras’ı da yine iletişim ve tebliğ amaçlı ziyaret etmiş, onunla görüşmüştür.

Bu görüşme sırasında, Said Nursî Athenagoras’a şöyle dedi:

“Hıristiyanlığın din-i hakikisini kabul etmek, Hazret-i Muhammed’i (asm) peygamber ve Kur’ân-ı Kerîm’i de Allah’ın kitabı kabul etmek şartıyla, ehl-i necat olacaksınız.”

Hıristiyanlığın din-i hakiki tevhid inancından ibarettir. Teslis inancı değildir.

Athenagoras ise cevaben, “Ben kabul ediyorum” dedi.

Bu defa Bediüzzaman:

“Pekâlâ, siz bunu dünyanın diğer manevî reislerine de söylüyor musunuz?” diye sordu.

Patrik, bu defa: “Söylüyorum, fakat onlar kabul etmiyorlar” dedi.3

Yeni Asya’nın savunduğu değerler, bu değerlerdir. Yani kendi dini kimliğini koruyarak iletişim ve tebliğdir ki, dinin emirleridir.

Dipnot:

1- Kâfirun Sûresi: 6. 

2- Emirdağ Lâhikası-II, 579. 

3- B. T. B. S. Nursî, Şahiner, N., s. 415. 

Okunma Sayısı: 4542
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • zekeriyya şen

    17.9.2018 21:24:49

    Allah muvaffak kılsın, güzel kültür hizmetleri yapıyorsunuz milletimize ve insanlığa....

  • Ali Tam

    14.9.2018 13:26:51

    Taviz verme konusu izafi olup degrelendirme ve tanima baglidir. Hristiyanlarla Diyalog konusunda onlarca yillik tecrübelere binaen diyoruz ki; bir Hristiyan bize gelip teslis meselesi bence bir Zat'a dayali üc tecellidir, yani ben tevhid akidesine inaniyorum diyorsa, bu sahsa hayir sen üc tanriya inaniyorsun diyemezsiniz. Derseniz bu sahis da size siz Müslümanlar da o zaman 99 isimle 1001 isimle o kadar tanriya inaniyorsunuz diyebiliyor. Bizler nasilki bir rivayete göre 4000 esma-i hüsna sahibi Allah'in Melaike 2000 kadarini tanimakta insanlara 1001 esma bildirilmis ve Müslümanlarin kism-i azami 99 Esmaül Hüsna ile vahid ve ehad olan Allah'i taniyorlar. Herkes diyaloga giremez ve girmesin. Akla kapi acarak iradeyi elden almamak her yigidin harci degil!

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı