Yeni Asya’mıza Sahip Çıkalım

Yeni Asya gazetesi dünden itibaren Yaysat’ın bütün bayilerinde okuyucusunu bekliyor. Farkındayız değil mi? O gazeteler, oralarda garip kalmıyorlar değil mi?   

Onu bir şahs-ı manevî bilelim. Biz gidip alırsak şahs-ı manevîyi ve rahmet-i Rahman’ı tebessüme getirmiş ve şahs-ı mane- vînin duâsını almış, üzerimize rahmeti celp etmiş oluruz diyelim. Bu duâ, bu rahmet en lüzumlu bir anda elimizden tutacaktır inşallah. Sadece bize değil, ülkemize ferec gelmesine vesile olacaktır.

Hiç şüphe etmem; öteden beri bizim okuyucumuz gazetesine sahip çıkar. Gazetesine El-cihad bil-kalem (kalemle cihad) olarak sahip çıkar. 

Öyleyse şimdi, hemen şimdi, gazetemiz orada bayide satılıyorken, gidip gazetemizi alalım.

Mahallimizdeki bayilerden gazetelerin eritilmesi, eski abonelerimizin ziyaret edilerek gazetelerinin bayilerde bulunduğunun hatırlatılması da dahil, Yeni Asya’mıza daha etkin sahip çıkmanın şimdi tam zamanı. 

Bunu başkası değil; biz hizmet için yaşayanlar yapacak. 

Yaklaşık kırk dokuz yıldır, zor günlerde, dar günlerde, iyi günde, kötü günde değerlerimizi, inançlarımızı, dâvâmızı hiç taviz vermeden, kırılan, ama eğilmeyen, doğru bildiği şeyi söylemekten çekinmeyen, Risale-i Nur’un gözü kulağı bulunan gazetemiz Yeni Asya bu gün bir hamlenin, bir gayretin içindedir. 

Rabbim bu gayreti ve bu hamleyi boşa çıkarmasın. Amin. 

Her Birimiz Fahrî Olarak Görevdeyiz

Biz gazetemizi alıyoruzdur mutlaka! Bundan şüphe etmem!

Ama yeter mi? Kapı komşumuzun gazetemizden haberi var mı? İş arkadaşımızın gazetemizden haberi var mı? Alış veriş yaptığımız esnafımızın gazetemizden haberi var mı?  

Bunlardan hepsine veya hiç olmazsa bir kaçına günlük okuyacağı gazete bizden olsun diyerek hediye ettik mi?  

Eğer ettik ise görevimizi yapmışız demektir. 

Teklifimizin cevap bulup bulmaması, çaldığımız kapının abone olup olmaması, selâm verdiğimiz dostumuzun alıp almaması önemli değil!

Önemli olan bizim fahrî görevimizi yapmamız!  

Yapmamışsak Allah katında sorumluyuz!

Yapmışsak, ama cevap bulmamışsa biz sorumluluktan kurtulmuş oluyoruz. O kendisi düşünsün! Yarın hiç olmazsa mahşerde yakamıza yapışmaktan ve  “bu hakikatlerden beni neden haberdar etmedin?” sorusuna muhatap olmaktan kendimizi kurtarmış oluruz!

İnanın, elimizde hazineler, defineler, cevherler, elmaslar değerinde eserler varken eğer bunu bugün insanlarla paylaşmaz isek, yarın mahşerde üzülürüz! Çok eyvahlar ederiz! Bu insanlardan birçoğunu kurtaracak eserlere sahipken neden ulaştırmadım der, hayıflanırız!

Kendimizi affedemeyiz!

Yeni Asya Seferberliği 

Gazetemiz şimdi bayilerde. Evinize dönerken, işinize giderken, orada, yolun kenarındaki bayide, gazetelerin içinde bir yıldız, bir Yeni Asya parlıyor. Uzaktan ben buradayım diyor. Onu alıp gidelim. Onu orada bırakmayalım. 

Yeni Asya bizim adımıza emr-i bilmaruf ve nehy-i anilmünker (iyiliği emretmek ve kötülükten nehyetmek) yap- manın adıdır. Buna muhakkak, ama muhakkak sahip çıkalım.

Dünyaya dönük değil, mahşere dönük bir çalışmadır bu. Bu açıdan önemlidir.   

Yarın orada Allah, iyiliği emretmek ve kötülükten nehyetmek adına ne yaptın diye soracak. Ne cevap vereceğiz? 

Kötülüklere ses çıkarmadık; köprüden herkes gibi biz de geçtik mi diyeceğiz? 

Bu cevap bizi mahcup eder. 

Bunun yerine rahatlıkla -inşallah- “Rabbim, Yeni Asya aldım, okudum ve hediye ettim” diyebiliriz. 

Bu kampanyanın bu açıdan mahallimizde cevap bulması gerekir ve bu önemlidir.

Bir Yeni Asya seferberliği halinde Yeni Asya’mıza sahip çıkmamıza ihtiyaç şedittir.

Hizmet mahallerimizin ve okuyucularımızın bu seferberliğe aktif katılım sağlamalarını bekliyorum. Allah sa’y ü gayretinizi bereketlendirsin.  

Milyonlar duâlar sizinle olsun! Âmin.