Evet azizim… Bir ufkun sancısındayız. Umutların yakamozlarında, iman dâvâsının yarım asırlık sergüzeştiyle aşıp aşındırırız sıra sıra dağları, asırları, çağları...
Gözlerimizle yılgınlaşmış asırlara heyecan verme emanetini almışız sırtımıza. Binbir ıztırapla yeşertilmiş, kıyamet sahnelerini dâhi kıskandıracak kadar ihtişamlı imân tomurcuklarını; geçmişin muhâl çehresinden söküp geleceğin nurlu mezrâsında harmanlanmış koca yürekli vechelere taşımaktayız.
Farkında mısın Azizim?
Bir çınar gibiyiz. Dallarımız âtinin boyutlarında gezinmekte. Bir ekin gibiyiz, her türlü rüzgâr ve savrulmanın önünde can siperâne yıkılmayan. Yeri gelir başı ağırlaşmış buğday başaklarıyız. Yeri geliyor gülün çilekeş rengiyle dolmaktayız. Her ahvalimizle kevni âyetlerin tâlimiyle muhatabız. Nurlu dâirenin, nurlu vecheleriyle ahiret koridorlarında, haşrin diriltici muştusunda koşturuyoruz. Sabrımız rahmet, sevincimiz muhabbet, çilemiz fermandır bizlere. Kâlû belâ misakında çınlanan sesin devamıyız. Boğulmakta olan nefeslere âb-ı hayat katreleri dermekteyiz. Loş zindanların kapkaranlık pencerelerinde yetiştirilmiş, imânî vicdanın şahs-ı mânevisinde tezâhür etmiş bir nur mektublarının, onun da ideal bünyesi olan Medresetüz-zehra mektebinin ahvaliyle donanmışız.
Bilesin ki Azizim, Sen bir dâvâ insanısın. Iztırabın gecelerin koyu karanlığına denk olduğu zamanların, uykunu tavana asıp seherlerin kandillerinde aksettirdiğin bir sıddıkiyet perspektifine sâhipsin. Ağlayıp gülmen bin bir esmâ-i İlâhiyenin cıvıl cıvıl cilveleriyle âhenk katmakta yüreklere.
Sen ki Aziz Dostum; Bir imân süvarisinin ağırbaşlı cevval yolcususun. Asrın hâdisiyle, yol göstereniyle, ahdini yüreğinin tâ derinliklerine perçimlemişsin. Öyle ki her dâim O’nun bestelediği ıztırab ve iniltisindesin. Tâhirler, Zübeyirler, Sungurlar, Bekirler ... Ve onların arkasını sıvazlayan ashâbın tesellileri. Takatsız kalınca dizlerin ve nefesin, Nur-u Muhammedî’nin (asm) fersiz gözlerimize ufuklar çizmesi... Hepsi senin kalbinde menfez. Her ahvâlin bu tükenmez nefesin tercümânı.
Onun için can dostum!
Gönlündeki şu inilti ve ıztırabına sımsıkı sarıl. Kendini sürekli dipdiri ve duru tut. Zübeyirleş, her türlü sıkıntı ve ezâya karşı. Zübeyirleş ki gecelere sakladığın gündüzlerin, alpler kadar engin ve doruk noktasında olsun. Sarsılma ve yıkılma! Çünkü sen bir ufkun sancısındasın. Çünkü sen berzah alkışlarıyla alkışlanan bir Nur Kahramanısın...
Yetmez mi?...