"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Neo-Osmanlıcılık

Tahir Zübeyir Ceylan
30 Haziran 2018, Cumartesi

Tarih; geçmişte yaşana gelmiş hadisatın neden-sonuç kalıbında, tarama, tahlil, tenkid, tasnif kriterlerinde değerlendirilip ele alınmasıdır. Bu değerlendirmelerin sağlıklı bir zemine oturabilmesi içinde, birinci el kaynakların sağlamasından geçip, bilimsel analizlerin kritiğinde baz alınarak, “araştırmacı tarih”kapsamında yerini alır. Bizler hâlâ neden-sonuç ilmiğinden koparılmış, mitolojik Yunanistan’daki  Tukidies’in pragmatik tarih anlayışı ile, abidevî şahsiyetleri ideolojik paradoksda boğuyoruz. Vicdan ve iz’an boyutunda nefes aldırılamayan beşerîlik hallerini ise, ya tamamen melekiyet boyutuna taşıyoruz ya da şeytanîlik derekelerine fırlatıveriyoruz. Milletimizin hamiyet duygularını beslerken ya da tarihî hatalarından ders çıkarması çalışılırken ifrat-tefrit cambazlığına kayıyoruz.Bu durumların ikincisinin ifratı; isim ve resimden ibaret cumhuriyet anlayışının getirdiği seküler havayla birlikte, bin senelik maziden koparma ihtilâlleri yapıldı. Geçmişte tam manâsıyla demokrasiyi kavrayamamış 1 cumhuriyet neslince, ceddine hakaret ihtilâlini, ilmilik (!) vasfına erdirme ifratına karşı bugün başka bir ifratlıkla cevap verilmeye çalışılıyor.  Bediüzzaman, asrın meşveret ve şûrâ asrı  olduğunu, şahıslardan ziyade şahs-ı manevinin kollektifliğine parmak basmıştır.2 Milletimizin çağ muvazenesinde çağ atlamanın stratejisini de net bir şekilde belirtmiştir.  Meselâ, ilmen yüzleşememenin intaç ettirdiği havfın beyt-i ankebut ağlarına takılmış olan idrak; hürriyet, demokrasi, meşveret gibi vs. ser-levhalara rastlayınca, soluğu pragmatik tarih anlayışında alacaktır. Çünkü her türlü kronolojiden, sosyal kanunlardan, neden-nasılcılıktan sıyrılmış bir tarih idrakine sahiptir. Beslendiği tek nokta, hamiyetvâri neticelerin sonuçlarıdır. İşin garip tarafı ise bu sonuçların nedenselliğinden dâhi uzaktır. Bu anlayış “Neo-Osmanlıcılık” gibi gayr-i ilmî bir kavram doğurtmuştur. Bu kavramın yeşerdiği alan ise, tarihî şahsiyetlerin âli  vasıflarıdır. Nasıl ağaç kökündeki mantar, büyümek için gövdeyi kurutuyorsa; Neo-Osmanlıcılık da körpe ideolojisini yaymak için şahsiyetlerin beşeriliğinin altını emerek oyar. Oydukça manipüle olur, manipüle oldukça monotonlaşır. Böylece bu tarihî şahsiyet, mâzi sayfalarından silinmeye yüz tutar.

Bahusus, bugün Nur camiası için aynı tehlike sirenleri,  Bediüzzaman Hazretleri’nin  anlaşılması meselesi içinde çalmakta. Onun tarih sürecindeki serencamını bilmeyen okuyucu, eserlerinde zamanın libasına giydirdiği kâdim hakikatlerin duruşunu tam kavrayamamakta. Onun üç dönemsel şahitliğini gözardı ederek, kendi ifadesiyle “skolastik bataklığa sürüklenmiş bir şahsiyet”profiline  sürüklemekte 3 .Böylece Eski Said dönemini -bazı bîhakperest kesimlerce dillendirilen (hâşâ) bir “toyluk, gençlik hevesatı”şeklinde lanse edilerek, Üçüncü Said döneminde devam ettirdiği içtimâî ve siyasî duruşuna perde çekilmeye çalışılmakta. Bizler ise Bediüzzaman’ı bir müceddidlik vasfından ziyade bir âlimâne duruşun saflığına yakışmayan, bu tür ilmilikten uzak ahvali kesinlikle reddederiz. Çünkü 83 senelik kâdim duruşun şahidi, onun tarihî  serencâmıdır. Bu tarih süreçlerindeki kat’i duruşunu yeri gelince eserlerinde belirtmiştir. 4 Onun derc ettiği prensiplerin hâlâ ayağı sağlam olarak asrın zeminine basması, bu tezimizin en mühim ispatıdır. Özetle, bizler abide şahsiyetlerin beşeriliğini, vasıflarını, tarih sahnesindeki yerinden koparmadan ele almalıyız. Böylece sağlıklı bir tarih şuur mekanizmasıyla endekslenmiş hamiyet anlayışıyla, sağlam dizayn edilmiş bir şahs-ı mânevi donanmasıyla, Osmanlıcası “meşrûtiyet-i meşrûa”olan, günümüzdeki ismiyse” dindar cumhuriyet ve hakikî demokrasi kültürü”nün temellerini atmış oluruz. O hakperest hamiyetin hizmetkârlarına binler selâm.

Dipnotlar:

1) Divân-ı Harb-i Örfi, s. 64, Tarihçe-i Hayat, s. 625.

2) Muhakemat, s. 22, İşârat-ül İ’caz s. 7.

3) Tarihçe-i Hayat, s. 628.

4) Divân-ı Harbî Örfî, s. 44.

Okunma Sayısı: 5150
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı