"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ahlâk eğitimi ve Risale-i Nur

Yasemin GÜLEÇYÜZ
04 Mart 2015, Çarşamba
Ülkemizde gittikçe yükselen bir çizgide artan şiddet ve suç olayları sosyal hayatımıza yansıyan manevî buhranın boyutlarını gösteriyor.

Allah sevgisinin ve korkusunun aşılandığı iman, ahlâk eğitimi yetersizliği toplumun manevî dayanaklarını temelden çürütüyor. Kısır siyasî çekişmeler maneviyat eğitimi için kafa yormaya fırsat bırakmadığı gibi kimi zaman manevî eğitime çalışanları engelliyor da. Hiçbir şey yapılmıyor değil. Elbette toplum eğitimi için yapılan güzel faaliyetler var, ama yeterli değil ne yazık ki! Zira tahrip çok kolay.  

ÖZGECAN OLAYI VE İSTATİSTİKLER

Geçtiğimiz haftalarda yaşanan hepimizin yüreğini sızlatan Özgecan olayı cemiyetimizin ahlâkî çürüme boyutunu gösteriyordu. Ailesinin “Okullarda sevgi, iyi insan olma dersi okutulsun!” çığlığı ne kadar da ibretliydi! Yine bu minval üzere yapılan araştırmalar da hızlı ahlâkî bozulmanın istatistikî delillerini önümüze sunuyor.

İşte bunlardan biri TÜİK’in araştırması! Türkiye İstatistik Kurumu’nun (TÜİK) 2014 yılı Yaşam Memnuniyeti Araştırması’na göre mutlu olduğunu beyan edenlerin oranı bir önceki yıla göre azalırken, Sağlık Bakanlığı verileri ise; madde bağımlılığı yüzünden tedavi görenlerin sayısının 7 kat arttığını ortaya koydu. Yani mutluluk azalırken, bağımlılık artıyordu. Bağımlılar arasında çocukların sayısıysa ciddî oranda yüksek. Bu sadece resmî kayıtlara yansıyan rakamlara göre ortaya çıkan bir netice, bir de arşivlere aksetmeyenler var tabiî! Dememiz o ki toplumun çürüyen temellerini tamir etmek zor tahrip ise çok kolay. O yüzden sayısı zaten az olan tamircilerin sıkı-plânlı çalışmaları ve kösteklenmeyip desteklenmeleri gerekiyor.

MODERN VAHŞİLERE EĞİTİM   

Televizyonu, interneti, gazetesi, müziğiyle tahrip odaklı sistemli çalışan dehşetli bir şer ordusu var! Zengini daha zengin, fakiri daha fakir hale getiren gelir dağılımındaki dengesizlik de buna eklenince cemiyette yalnızlaşan ve bunalım yaşayanların sayısı arttı. Oysaki insan dayanışma ve yardımlaşma ile yaşayabilir mutlu olabilirdi. Menfaatin hâkim ve kuvvetin haklı olduğu böyle bir ortamda manevî değerler zayıfladı. İnsanî değerlerin unutulması vahşi bir modern insan tipi ortaya çıkardı. Belki eğitim seviyesi yüksek, ama vahşi! Zira insanın nefsindeki sınır tanımayan hırs, kin, arzu ve heves gibi duygular ancak gücünü dinî değerlerden alan ahlâk merkezli çalışmalarla terbiye edilebilir.  Toplum hayatında şefkat, merhamet, nezaket,  hürmet, güven ancak manevî değerlere dayalı eğitim projeleriyle gerçekleşebilir. Toplumun manevî temellerini çürüten tahribatı önleme ve tamir çalışmaları fert, aile ve toplum dairelerinde gerçekleştirilecek manevî değerlere dayalı eğitimlerle mümkündür. Bu anlamda gücünü dinî değerlerden alan ahlâk merkezli çalışmalar çok önemlidir. 

ÖNCE SAĞLAM BİR TEMEL

Kaynağını Kur’ân ve Sünnetten alan “maneviyat eğitimi” aynı zamanda bir tamir hareketidir de. Muallim-i Ekber olan Peygamber Efendimize (asm)  İslâmın ilk yıllarında Mekke’de inen sûrelerin iman hakikatleri üzerine, Medine’de inen sûrelerin ise daha çok ahlâk üzerine olması eğitimin aşamalarını da bizlere göstermesi açısından önemlidir. Allah’a iman eden, Allah’ı seven ve korkan bir insan hareketlerine de dikkat eder. Kişinin güzel ahlâkı onun imanının delilidir. Atalarımız boşuna “Kork Allah’tan korkmayandan!” dememişler!

RİSALE-İ NUR 

Yetişkinler olarak kendimize ve çocuklarımıza yapabileceğimiz en büyük iyilik “maneviyat eğitimi”ni kazanmak ve hayatımıza ihlâsla geçirmektir. Bu eğitim en mükemmel ve tamamlanmış haliyle Peygamberimizin (asm) sünnetinde inceden inceye işlenmiştir. Çocuklarımıza, vereceğimiz en büyük hediye onlara helâl haramı öğretmek ve hayatımızla göstermektir. Bu noktada Bediüzzaman Hazretlerinin Kur’ân ve sünnet merkezli ahlâkî değerleri fert, aile ve topluma etkin bir şekilde sunan imanî muhtevalı orijinal metodu asrın insanı için muazzam bir kurtarıcıdır. Risale-i Nurlara lâkayd kalmak ya da bu eserleri engellemeye çalışmak akıl kârı olmadığı gibi maddî manevî belâlara da dâvetiye çıkarmaktır. Yaşadıklarımız bunun en bariz delilidir!

Bizim Aile dergisinin Mart 2015 sayısından alınmıştır.

Okunma Sayısı: 2065
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı