Büyük bir atılım, fetih hareketi gibi kutlanan bu gelişme basın özgürlüğü ve fikir hürriyeti tartışmalarının kıyasıya yapıldığı ortamda ne kadar anlamlı olabilir düşünmeden edemiyorum. Üstelik yeni teknoloji ile ilgili yetkililerin ve hukukçuların “faturalarınıza dikkat edin!” uyarısı,  bu gelişmenin insanımızın cebinden karşılanacağının da işaretlerini taşırken! 

EŞYA İLE MUHATABİYETTE ARIZA VAR!

Henüz akıllı telefona geçmemiş birinin bu satırları yazması antiteknoloji taraftarı olduğumu zannettirmesin. “Bir eşya kendisinden beklenen hizmeti yapmaya devam ediyorsa kullanılmalıdır. Tamire rağmen hizmet edemiyorsa artık vadesi gelmiş, ömrü hitama ermiş demektir!” düsturunu yaşayanlardanım sadece… Bu bir gömlek, ayakkabı, tişört ya da cep telefonu, eski bir radyo olabilir fark etmez! “Bana yıllarca hizmet ettin, ne günlerimiz oldu birlikte!...” gibi bir veda ve şükür cümlesiyle kullandığım eşya mümkünse başka bir şeye dönüşür. Mümkün değilse de parçalarından faydalanması için kabul ederse bir tamirciye teslim edilir…

Sanırım çocukluğum Birinci ve İkinci Dünya Savaşlarının seferberlik ve yokluk zamanlarını  yaşayan ailenin yaşlılarıyla geçtiğinden bu hal. Ya da yaradılış ve mizaç meselesi…

Kesin olarak bildiğim bir şey varsa o da eşya ile muhatabiyetimizde  bir arızanın varlığı… Bu dünyadaki varlık sebebimiz ve eşyanın yaradılış hikmeti konusunda günlük hayatımıza yansıtmadığımız hakikatler.

Bu ne vefasızlık, bunu israf, bu ne kadir kıymet bilmemek! Çöpe atılan eşyaların dilleri olsa da konuşsa! Bir arkadaşımın “Eşyasını hor kullanan, insanlara da hor bakar!” sözünü sıkça hatırlarım. Doğru bir tesbit olduğunu düşünürüm.

KISIRDÖNGÜ

Modern hayatın getirdiği kolaylıklar hayatımızı ne kadar rahatlatıyor? Bir düğmeyle çok iş hallediliyor, ama işler bir türlü bitmiyor. İşlerin kolaylaşmasına rağmen bir türlü bitmemesi ilginç bir kısırdöngü!

Ülkemizde 2012’de dinleyici olarak da takip ettiğimiz Mom- Z’de Amerikalı araştırmacı, yazar, Charles Eisenstein, bu soruyu şöyle cevaplıyordu. Cevabın içinde 4.5 G meselesi de var:  

“Bilgisayarlar her şeyi çok hızlı yapabiliyorlar. Neden daha az çalışamıyoruz? Çünkü  daha fazla tüketmeyi ve daha fazla üretmeyi seçiyoruz. Para sistemi ekonomik büyüme ile paralel çalışıyor. Ekonomik büyüme plânlarımız artık zorlaşıyor. Geçmiş yılda bilgi teknolojileri (IT) sektörü % 13 büyümüş. Bu demek oluyor ki bu sektöre daha fazla para yatırılmış. Ancak tabiattan ürüne dönüştürebileceklerimizin de bir limiti var. Her şey için para ödemeyi gerekli kılan finansal sistem de kriz aşamasına geldi. Bunu birkaç sene daha ötelemek için gelişmiş ülkeler bir gelişmekte olan ülke bulur. Bu ülkenin tabiatı servislere ve ürünlere dönüştürülür. Meselâ komşusu ile konuşmak için yürüyen ve yüz yüze konuşan halka, arabalar ve cep telefonları tanıştırılır. Fakat artık doğadan daha fazla ayrı kalmak istemiyoruz.”

HÜLÂSA

Evet bilgi teknolojileri hızla gelişirken, yemeyip içmeyip akıllı  telefonlara para yatırılırken, yaşadığımız çevre hızla tahrip edilirken düşünmemiz gereken konular var.

Eşya ve teknoloji ile muhatabiyetimiz  hangi maksada hizmet ediyor?

Dünya misafirhanesindeki kısa konaklamamızda ne anlama geliyor?