Peygamberimizin (asm) bütün peygamberler gibi en önemli özelliği eğitici ve öğretici kimliği, manevî şahsiyeti... O sair peygamberlerden farklı olarak belli bir kavme değil, bütün insanlığa gönderilen cihanşümul bir dinin ”Muallim-i Ekber”i ve “Mürebbi”si olarak vazifelendirildi.
Hayatının her safhasında; yerken, içerken, misafir ağırlarken, misafir olurken, alış veriş yaparken, savaşırken, bir baba, dede, eş, devlet reisi kimliğiyle, yaşarken ve ölürken… Onun (asm) bu eğitici ve öğretici yönünü müşahede etmek mümkün.
Onun “ümmî bir peygamber” olarak verdiği dersler kalpleri, ruhları, akılları, nefisleri ve insanın fıtratına yerleştirilen bütün duyguları tatmin etti ve 14 asırdır etmekte, bizden sonra da edecek...
Sahabelerde aile içi eğitim
Peygamberimiz (asm) sohbetinde bulunanlara kendisinden öğrendiklerini iyice anladıktan sonra başkalarına, özellikle de aile fertlerine anlatmalarını hususan öğütlüyor…
O (asm) “Önce yakın akrabanı uyar” (Şuâra Sûresi, 214.) âyeti indirildiğinde en başta kızı ve halası Hz. Safiye olmak üzere bütün yakınlarını toplayarak onları ahirete hazırlanmaları konusunda ikaz etmişti. (Buhari, Vesaya,11; Müslim, İman, 351)
Aile fertlerini Tahrim Sûresindeki ifadesiyle “yakıtı insanlar ve taşlar olan bir ateşten korumak” için Sahabeleri arasında adeta bir “eğitim seferberliği” başlatıyor. “Bir âyet de olsa benden duyduklarınızı insanlara tebliğ ediniz” emrini alan Sahabelerin zaten başka türlü davranması mümkün değil.
İşte o yüzdendir ki insanlık tarihinde peygamberlerden sonraki en büyük manevî makamın sahipleri olan Sahabeler, Peygamberimizden (asm) aldıkları dersle kendi evlerini adeta bir okula çeviriveriyorlar.
İlginç bir tablo…
Onun (asm) aile ortamının bütün safhalarındaki eğitici ve öğretici kimliğini her birisi ayrı bir “yıldız” olan değerli eşleri vasıtasıyla detaylı olarak öğreniyoruz.
Peygamberimizin (asm) aile ortamında nasıl bir eğitim uyguladığı konusunda şu örnek gerçekten çok ibretli.
Bediüzzaman Hazretlerinin Mu’cizat-ı Ahmediye Risalesi olan 19. Mektup’ta “Âlim Sahabeler” arasında saydığı Peygamberimizin (asm) eşlerinden Ümmü Seleme (ra) anlatıyor:
“Allah Resulu bir gece uyanarak ‘Fesübhanallah, bu gece vaktinde bu fitnelerin ve bu rahmet esintilerinin hikmeti ne ola ki?’ dedi ve devam etti. ‘Hemen odalarda yatanları (hanımları) kaldırın. Bu dünyada nice giyimli kuşamlı (veya örtüsüne bürünmüş) insan vardır ki, ahirette elbisesiz ve örtüsüz kalıverir.” (Buhari, İlim, 40.)
Ümmetinin istikbalde karşılaşacağı müsbet menfi bazı hadiseleri müşahede eden Peygamberimizin (asm) gece hayretler içinde uyanarak hanımlarını uyandırması ve adeta evde teyakkuz, alarm durumuna geçilmesi, ahiret adına evde yaşanması gereken atmosfere ilginç bir örnek teşkil etmekte.
HÜLÂSA
Evet evlerin bir ilim yuvası, bir okul kimliğinde düzenlenmesi gerektiği bir peygamber nasihati. Aynı zamanda bir Sahabe mesleği…
Bediüzzaman Hazretlerinin Hanımlar Rehberi isimli eserinde “evleriniz medrese-i Nuriye olsun” ifadesini bu çerçevede anlamamız gerekmez mi?