İnsan, Rabbimizin varlık âleminde tecelli ettirdiği “esma-i İlâhiyeyi” keşfedip, inkişaf etmeye kabiliyetli olarak yaratılmıştır.
Bediüzzaman Hazretleri’nin “İnsan bütün esmaya mazhar ve bütün kemalata müstaiddir” ifadesi, insanla varlık âlemi arasındaki sıkı bağı anlatır.
KİŞİSEL GELİŞİMİN SIRRI
Bizi türlü duygu ve lâtifelerle, cihazlarla donatarak yaratan Zatı tanımak ve O’na ibadet etmek kadın ve erkeğin iki önemli vazifesidir. Yaratıcımızın isimlerini iç dünyamızda ve varlık âleminde okumak, kendi mahiyetimizi anlamak, Rabbimize ibadet etmek noktasında kadın ve erkeğin farkı yoktur, eşittir.
Son yıllarda moda olan “kişisel gelişim” kavramının yolu da Rabbimizi tanımak ve ibadet etmekten geçer.
KİM DAHA KIYMETLİ?
Kur’ân “iman eden kadınlar, iman eden erkekler” diyerek kadın ve erkeği muhatap alır. Farklı fizyolojik ve psikolojik donanıma sahip olan kadın ve erkekten birini diğerinden daha üstün tutmak yerine, onları birbirinin tamamlayıcısı olarak kabul eder. İlke olarak “İnsanların en değerlisi takvada en üstün olanıdır.”
Saliha kadını dünyanın en değerli varlıklarından sayan Peygamberimiz (asm) “Sizin en hayırlınız kadınlarına karşı en hayırlı olanınızdır” diyerek “kadını ve erkeği tarağın dişleri gibi eşit” kabul eder.
Bu noktada feministlerin kadın haklarının üstünlüğü konusunda yaptıkları çalışmaların mânasızlığı açıktır. “Kadınlar üstündür” tarzındaki “anaerkil” ya da “Erkekler üstündür” tarzındaki “ataerkil” tartışmalar anlamsızdır. Çünkü kimse diğerinden üstün yaratılmamıştır.
FARKLI, MÜKEMMEL VE TAMAMLAYICI
Varlık âleminde her şey birbirini tamamlar.
Gece gündüzü tamamlar. Gece olmadan gündüzün kıymetini anlayamayız.
Kış yaz mevsimini tamamlar. Kışı yaşamadan yazın değerini bilemeyiz.
Aynen bunun gibi, kadın erkeği, erkek kadını tamamlar.
Rabbimizi bize öğreten Kurân, varlık âlemi ve Peygamberimiz de (asm) birbirini tamamlar. Kur’ân, kâinat ve Peygamberimiz (asm) birbirinin şahididir, ispatlayıcısıdır, tamamlayıcısıdır.
TAMAMLAYICI SORUMLULUKLAR
Kur’ân-ı Kerîm ve Peygamberimiz (asm), kadın ve erkeğin eşitlik ya da üstünlük tartışmaları yerine “tamamlayıcılık” mânası üzerinde durur.
Kadın ve erkek farklı kabiliyet ve cihazlarla, donatılarak mükemmel yaratılmışlardır. Rabbimiz aile hayatında bu “farklı yaratılış”tan kaynaklanan sorumlulukları yüklemiştir onlara. Sözgelimi; erkek ailenin himayesi ve geçimini sağlamaya yönelik duygu ve fizikî donanımlarla, kadın ailenin iç organizasyonunu sağlamaya yönelik cihazatlarla donatılmıştır.
O yüzden ailede kadında sadâkat ve emniyet erkekte himaye, merhamet ve hürmet önemli sorumluluklardır.
HÜLÂSA
Kur’ân ve onun şahidi olan Peygamberimizin (asm) bakış açısı olmadan varlık âleminde yapacağımız her türlü yorum, izah, fikir akımı eksiktir, tamamlanmaya muhtaçtır.
“Kadın mı üstün, erkek mi?” tartışmaları da buna dahildir.