"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Bir İstanbul hikâyesi

Yasemin GÜLEÇYÜZ
07 Ekim 2015, Çarşamba

Misafir

Karı koca evlerinde, birbirlerinin misafiriymiş gibi hareket etmelidirler.

Çinli düşünür Confucius eşler arası iletişim konusunda bir püf noktası sunuyor…

Bizim Aile dergisini bu ayki sayısında yer alan sözü okuduğumda dün yaşadığım olayı hatırladım. İstanbul hikâyelerimden biri olarak da hatıra albümüme kaldırdım. 

İstanbul’da yaşayanlar bilir, bazen trafik kargaşasından feleğinizi şaşırırsınız. “Bu tabi ki benim semtinden geçmeli” düşüncesiyle bindiğiniz otobüsle mini bir sürpriz gezi yapıp en yakın durakta iner, bir başkasına binersiniz. Bir taraftan halinize güler, aptallığınıza hayıflanırsınız. Nadirdir böyle zamanlar, ama olması engellenemez. “Hikmeti vardır elbette!” der kendinizi teskin edersiniz. 

Dün de öyle oldu. Otobüsten inip şoförün talimatı gereği karşı durağa geçtim. Binerken “sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek yer” sözünü doğrularcasına otobüsün güzergâhını şoförden doğruladım. Boş bulduğum koltuğa çarşaflı bir hanımın yanına tebessümle oturdum. Karşımda kıvır kıvır kabarık saçları omuzlarına inen üniversite talebesi bir genç kız… Gülümsememe onlar da mukabele ettiler. Genç kız şoförle konuşmamdan maceramı anlamıştı. Sohbete başladık. Bu arada yanımdaki çarşaflı hanım elinde üzerinde notlar ve rakamlar yazan beyaz kâğıda bir şeyler yazmak için kalem istedi. Genç kız hemen çıkarıp takdim etti. Kalemi alan hanım hemen kâğıda bir rakam yazdı. Elindeki gizlediği tesbihi, kıpır kıpır dilini görünce yavaşça “Ablacığım hangi zikri çekiyorsunuz?” diye sordum. Şöyle bir baştan aşağı süzüp notunu verdi sanırım.  “Ben dersliyim kardeşim. Hocamın verdiği zikirleri çekiyorum. İhlâs Sûresi, Sübhanallah, Elhamdülillah, Lailahe illallah… Gezdiğimiz, adım attığımız yerler şahidimiz olacak. Dilimiz, kalbimiz hep zikretmeli” deyince güzel bir sohbetin de kapısı aralanmış oldu. Ben de Risale-i Nur okuduğumu, Bediüzzaman Hazretlerinden dersli olduğumu ifade ettim. 

FANİLİK DAMGASI

Otobüsümüzün geçtiği Edirnekapı bir anlamda şehitlikler semti. Çok geniş bir alana yayılan şehitlikler, mezarlıklarla birlikte fanilik hakikatini hız ve hazzın esiri olan insanlara kocaman bir mühür, damga vurarak hatırlatıyor. Belki de kabristanların etkisiyle dünyanın faniliğinden, ölümün her an gelebileceğinden, hazırlıklı olmaktan açıldı sohbetimiz. 

Adının Simge olduğunu öğrendiğim genç kız konuştuklarımızı tasdik ediyor, “unutuyoruz ölümü sonra da ters köşe oluyoruz” diyordu. 

Çarşaflı Saliha Hanım ise “sesim duyulmasın!” diyerek hikâyesini kısık sesle anlatmaya başladı: “Simge ben senden de açıktım. Eşimle severek, tam dört yıl tanışıklıktan sonra evlendim. Çok mutluyduk. Çocuklarımız, torunlarımız oldu. Bir gün ev işleriyle uğraşırken ‘Hanım evin işi bitmez. Hele bir gel yanıma uzan dinlen!’ dedi. İşimi bıraktım, yanına gittim. Tanıştığımız günden başlayarak bütün güzel hatıralarımızı anlattık birbirimize. Sevindik, güldük, hüzünlendik… Anlatırken eşimin konuşmaları yavaşladı, kendinden geçti. Ambulans, hastane derken, meğer beyin kanaması geçirmiş. Vefat etti. İyi ki işimi yarım bırakmak uğruna da olsa eşimi dinleyip, yanına gitmişim. Onunla son sohbetimiz olacakmış. Ölümünden sonra toparlanamadım, üzüntüden yüz felci geçirdim.  Onu çok özlüyorum. Ahirette bulaşacağız inşallah… Yüz felcimi tedavi sürecinde, ‘bir de hocalara okutalım’ düşüncesiyle dine yöneldim. Hayatın faniliğini anladım. Dinde, zikirde huzur buldum…”  

Simge bana bakarak “Annem de sizin gibi örtülü. Duâ edin inşallah ben de örtüneyim. Şu an çok zor geliyor bana” derken karşılıklı birbirimize ismen, bütün mü’minlerle birlikte duâ etmeye karar verdik. 

İneceğim durağa gelmiştim. “Yanlış otobüse bindim diye hayıflanıyordum. Aslında doğru otobüse yönlendirilmişim. Demek sizinle tanışacakmışım. Tesadüf yok, tevafuk var. Tanıştığımıza çok memnun oldum” deyip vedalaşırken hepimizin yüzünde kökünü kalplerimizden aldığına inandığım bir tebessüm vardı… 

“İstanbul! Eşkıyaların da, evliyaların da çok! İyilerle karşılaştır Allah’ım” diye düşünerek indim otobüsten. 

Kısacık zamanda ne güzel sohbetler etmiştik öyle!

Okunma Sayısı: 1566
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı