Seçim neticelerinin netleştiği, havai fişeklerin atılıp, silahların patladığı, kornaların ard arda çalındığı çılgınca bir şenlik ortamında yazıyorum.
Kadın ve aile konularının dairesinden çıkmam. Ne çare ki yolda, camide, sosyal medyada açık kapalı bir çok hemcinsimin tarafgirâne siyaset konuştuğu, Kâbe’den zafer duaları yaptığı ortamlara sıkça şahit olduğumdan neyi niçin tercih ettiğimizin, hayattan ne beklediğimizin tefekkür notlarıdır yazdıklarım.
SAFLARI SIK TUTMAK
Öncelikle hoşuma giden bir olayı aktarayım sizlere. Seçim öncesinde bir gün camide vaaz veren hocanın sohbetinin sonlarına yetiştim. İstanbul’un fetih yıldönümü öncesi şehitlerimizin aziz ruhlarının bizlerden beklediği ile ilgiliydi son cümleler.
Bir kıssa ile anlattı meramını: “Meşhur bir hırsıza mesleğinin ustalık sırrını sormuşlar: ‘Bir mahalleye, şehre gittiğimde önce camilerini ziyaret ederim’ demiş. ‘Namaz kılarken safları sık tutuyorlarsa o bölgeden bana iş çıkmaz. Saflar seyrek ve özensizse o bölge üzerinde çalışırım. Başarımın sırrı buradadır’ demiş. İşte ey kardeşlerim hırsızlara yem olmamak için dayanışma, yardımlaşma, kardeşlik duyguları içinde üst kimliğimiz olan İslamiyet ile safları sık tutalım. Müslüman olduğumuzu, iman bağları ile birbirimize bağlandığımızı unutmayalım. Ecdadın, Resûlün aziz şahsiyetlerini incitmeyelim. Bizim üst kimliğimiz İslamdır unutmayalım. Hırsızlara sermaye olmayalım.” Hanımların tasdik sesleriyle duayla bitti hocanın vaazı..
Evet, bizi birbirimize bağlayan nuranî bağları Rabbimizin kıblemizin vatanımızın… bir ve her şeyden önemli olduğunu unutmamalıyız.
AHİRZAMAN FİTNESİ
Bediüzzaman Hazretleri Barla Lahikası’nda “Bu ahir zaman çok çalkalanıyor. Bu fitne-i ahirzaman acip şeyler doğuracağını ihsas ediyor” diyor.
İlginç günler yaşıyoruz. Halk bir yana iman hakikatlerine, Nurlara muhatap olanların bile hak hukuk tanımadan hırs ve intikam duygularıyla hareket ettiğini, “siyasî tercih” ile “siyasî tarafgirlik” kavramlarını birbirine karıştırdığını, belli bir partiyi desteklemenin ‘farz’ olduğunu umuma açık platformlarda ilan edenleri okuyoruz. Nur kardeşini siyaset yapmakla suçlarken, kendisinin siyaset bataklığında olduğunu fark edemeyebiliyor insan. Her yaştan hanımlarda da beylerde de tablo farklı değil…
Âyette ifade edildiği gibi: “Bu gidiş nereye?” (Tekvir Sûresi,26.)
HÜLASA
‘Hamiyet, şiddet-i mevanie (manilere) karşı şiddetli metanet etmektir’ (Münazarat) diyen Bediüzzaman Hazretleri hamiyetli olmaya bizleri teşvik ederken şu satırlarda da ikaz da ediyor:
“Evet, yol iki görünüyor. Cadde-i Kübra-yı Kur’aniye olan şu mesleğimizden şimdi ayrılanlar bize düşman olan dinsizlik kuvvetine bilmeyerek yardım etmek ihtimali var.” (21. Lem’a)
O zaman vazifemiz sabır, sebat, sadakatle iman hizmetine devam etmektir…