Belki de bunu kolaylaştırmak için Rabbimiz insanoğlunu sınırsız bir öğrenme istek ve ihtiyacına sahip olarak yaratmıştır.

Hz. Peygamber (asm), insan hayatına mana kazandıran gerçeği “Beşikten mezara kadar ilim” sözleriyle formülleştirmiştir.

İlim öğrenmek hayat boyu her insanın meselesidir. Bununla birlikte kadınlara özellikle teşvikler yapıldığı da bir gerçektir.

EVLERDE HİKMETİ ANIN!

Meselâ Peygamberimiz (asm) hanımlarına ve onların şahsında bütün mü’min hanımlara seslenen Ahzab Sûresinin 34. âyeti: “Evlerinizde okunan Allah’ın âyetlerini ve hikmeti anın” der. 

Müfessirlerin bu âyetten çıkardıkları manalar şöyledir:

KURTUBÎ: Âyette geçen “Anın” manasındaki “zikir” lâfzında üç mânâ var. Birisi, size verilen nimeti hatırlayın. Allah size öyle bir nimet verdi ki evlerinizde Kur’ân ve hikmet okunuyor. İkincisi, Allah’ın âyetlerini anın. Bu nimetin kadir ve kıymetini bilin. Ondaki hikmetleri düşünerek kendinize hisseler çıkarın. Bu hal üzere yaşayıp, hayatınızı güzelleştirin. Üçüncüsü, Allah’ın emir ve yasaklarını muhafaza edin. Bunlar da evlerinizde okunan Kur’ân âyetleridir. Ayrıca bunları diğer Müslümanlara anlatın ve öğretin.”

İBNİ ARABÎ: “Cenâb-ı Hak Resulullahın (asm) hanımlarına, evlerinde Resulullah (asm) bulunurken inen Kur’ân âyetlerini, Resulullahın (asm) söz ve fiillerinin gördüklerini insanlara öğretmelerini emretti. Böylece insanlar o öğrendikleri ile amel ederler ve uymaya çalışırlar.”

ELMALILI HAMDİ YAZIR: “Evlerinizde tilâvet olunup duran âyâtullahı ve hikmeti anın. Toplanıp müzakere edin. Kur’ân’ı ve Peygamberin (asm) sünnetini belleyin, düşünün. Bu suretle Allah’ın ve Peygamberimizin (asm) emirlerini belleyin. İlimi tahsil edin ve bu yüzden mazhar olunduğunuz şeref ü şânı hatırdan çıkarmayıp şükrünü bilin.”

KONYALI MEHMED VEHBİ EFENDİ: “Evlerinde tilâvet olunan şeyle murad, Kur’ân ve ehadis-i nebeviyedir. Hikmetle murad, Kur’ân’ın ahkâmıdır. Bunları zikirle emir, ahkâmı düşünmek ve muktezasıyla amel etmekle emirdir.”

İLİM ÖĞRENMEK VE ÖĞRETMEK

Görüldüğü gibi Allah, Peygamberimizin (asm) hanımlarına ve dolayısıyla onların şahsında bizlere ilim öğrenmemizi, öğrendiklerimizi düşünüp beraberce müzakere etmemizi ve hayatımızı buna göre düzenlememizi emrediyor. Ayrıca, öğrendiğimiz ilmi başkalarına öğretmek, neşretmek de biz hanımlara düşen bir vazifedir.

Bu mânâları takviye eden diğer âyetlere de Nur Sûresinde rastlamak mümkün. 

Rabbimiz mü’min erkekleri ve hanımları, ırzlarını muhafaza edip meşrû bir evlilik hayatında beraber olmaya teşvik ettikten sonra, 34. âyette şöyle buyurur: “Biz size açık açık bildiren âyetler, sizden evvel geçenlerden misaller ve takva sahipleri için de öğütler indirdik.”

Sûrenin 36. âyetinde ise şu ifadeleri görüyoruz: “O evler ki, Allah o evlerde isminin yüceltilmesine ve anılmasına izin vermiştir, insanlar oralarda sabah ve akşam Allah’ı tesbih ederler.”

HÜLÂSA

Evlerde ibadet edilmesi gerekliliği Kur’ânî bir derstir. 

Sadece Peygamberimize (asm) değil, Hz. Musa’ya da (as) emredildiğini yine Kur’ân’dan öğreniyoruz: “Mûsâ’ya ve kardeşine: “Kavminiz için Mısır’da evler hazırlayın, evlerinizi namazgâh yapın, namazı hakkıyla ifa edin ve ey Mûsâ mü’minleri müjdele!” diye vahyettik.” (Yunus, 10/87)

Bediüzzaman Hazretleri de Hanımlar Rehberi’nde eşlere evlerinin bir “medrese-i Nuriye” olmasını tavsiye eder. Anlaşıldığı üzere, onun bu tavsiyesi kaynağını Kur’ân’dan almaktadır. 

Evet, “Evlerinizde okunan Allah’ın âyetlerini ve hikmeti anın” âyeti bizlere sesleniyor!