"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hayatın içinden iki kare

Yasemin GÜLEÇYÜZ
23 Ağustos 2017, Çarşamba
“Buna mutlaka dikkat çekmeliyim!” diye düşündüğüm birkaç noktayı paylaşmak isterim sizlerle. Bilmem katılır mısınız, ne düşünürsünüz, bu konudaki müşahedeleriniz nelerdir?

KALDIRIMLAR

“Kaldırımlar” edebiyatımızda artık klâsiklere giren de bir şiirin başlığı. Ecdadımız da önem veriyor olmalı ki, kaldırımlar deyimlere konu olmuş. “Kaldırım Mühendisliği” dilimize işsiz güçsüz kişileri tanımlamak için yerleşmiş bir deyim. 

“Bir ülkenin medeniyet seviyesini kaldırımlarından anlayabilirsiniz” denilse abartılmış mı olur?” Sair şehirlerde kaldırımları gözlemleme imkânım olmadı, ama ülkenin kültür başşehri İstanbul’un mevcut kaldırımlarıyla literatüre geçebileceğini söyleyebilirim. 

Kaldırımlarda belli bir yükseklik standardının olmayışı ihtiyarların, bebek bekleyen annelerin, engelli kardeşlerimizin, bebek arabası kullanan annelerin korkulu rüyası. Düzgün yapılmadığı için oluşan çukurlarda ayaklarını sakatlayanlar, düşüp kolunu kıranlar, nereden geçeceğini şaşırıp ilerleyemeyen engelliler…

Hele de o güzelim Arnavut kaldırım taşlarının sökülüp, yerine ülkemizde kalmamış gibi Çin malı taşların döşenmesi tam bir fiyasko! Kısa zamanda taşlar kırılıyor, oyuluyor ve üzerinden neredeyse senesi geçmeden yenileriyle değiştiriliyor. Halkın kazançlı çıkmadığı kesin!

Selâtin Camilerin avlusundaki mermerlerin değiştirilmesiyse içler acısı ayrı bir olay. Restorasyon bahanesiyle yüzyıllara meydan okuyan mermerlerin sökülüp yerine Çin işi taşların döşenmesi İstanbul’daki Fatih Camii ve Yavuz Sultan Selim Camii avlularını ibret levhası haline çevirdi! Bu arada katmer katmer yenilenen yol ve kaldırım çalışmalarının İstanbul’un tarihî çeşmelerini yutmak üzere olduğunu belirtelim.

İşlek caddelerde restoran ve sayıları gittikçe artan kahvehanelerin kaldırım işgalleri ise ayrı bir konu! Trafiğe açık olduğu halde kimi yerlerde yola taşan masa ve sandalyeleri görünce “Belediyeler ne iş yapıyor acaba?” diye sormadan yapamıyor insan. (Trafiğe kapalı caddeler bahsimizden hariç) Açıkçası bir hanım olarak nereden geçeceğinizi şaşırıyor, çoğu zaman da yolunuzu uzatarak başka güzergâhları denemek zorunda kalıyorsunuz. 

İşin asıl üzücü yanı ise zihninizdeki sorular: Sabahın erken saatlerinden gece yarılarına kadar tıklım tıklım olan mekânlarda boş boş oturup sigara içen, nargile fokurdatan bu güruhun işi gücü yok mudur? Bakmakla yükümlü olduğu ailesi ile ne zaman ilgilenir? Ne yedirir içirir? Nargileye, sigaraya parayı nereden bulur?

Velhasıl kaldırımlar kullanılan taşların kalitesinden yüksekliğine, işyerlerince işgalden işsiz adamların nargilesine kadar önemli bir konudur.

Ve ayrı bir mühendislik alanıdır!

UYKU EĞİTİMİ

İki yıl önce Diyanet İşlerince düzenlenen Aile İçi Eğitim seminerlerinden birine katılmıştım. Her biri alanında uzman olan ilim adamları seminerler veriyordu. 

Zaman planlaması konusunda seminer veren hocamızın söyledikleri bizi hem gülümsetip, hem düşündürtmüştü.  

Nebe Sûresinin 9. âyetini hatırlatarak (ki her bir ikindi namazı akabinde yaptığımız tesbihatta sûrenin bir bölümünü okuruz) “Ve uykunuzu dinlenme zamanı kıldık. Geceyi bir örtü yaptık. Gündüzü de çalışıp kazanma zamanı kıldık.” tesbitinin İlâhî bir emir olduğunu ve özellikle gençlerin bu emre itaat etmediğini, talebelerinden örnekler vererek anlatmıştı. “Günün en verimli saatlerindeki sabah derslerimi uyuklayan, kimisi horlayan talebelere yapıyorum. Geç saatlere kadar dizi, internet, sohbetle vakit geçiren gençler neredeyse öğlene kadar uyukluyorlar. Biz eğitimciler için üzücü bir tablo” demişti. 

Aslında her şey çocukken başlıyor. Üç-beş yaşlarında, duyarsız ana babaları sayesinde gece yarılarına kadar uyumayan minikleri görünce çocuklarımıza kazandıracağımız önemli eğitimlerden birinin de uyku olduğunu düşünüyorum. 

Rabbimiz uykularımızın da Sünnet-i Seniyyeye uygun olmasını nasip etsin!  

Okunma Sayısı: 2300
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı