"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İki güzel kadın

Yasemin GÜLEÇYÜZ
21 Ocak 2015, Çarşamba
Geçtiğimiz günlerde sessiz sedasız bu dünyadan göçen gazetelerde küçücük paragraflarla vefatı haber verilen iki güzel isim vardı. Tanıştığımızda kalbimde ruhumda hoşça izler bırakan iki güzel insan... İkisini de Fatihalarla hatırladım.

AFET ILGAZ’IN ARDINDAN…

Afet Ilgaz seksenli yıllarda İstanbul’da Eğitim Fakültesi fen bölümlerinin Türkçe Edebiyat derslerine girerdi. Matematik Bölümü öğrencileri olarak bizim de hocamızdı. İlk dersimize sade kıyafeti ve çantasıyla girip konuşmaya başladığı ilk andan itibaren onun farklı bir kişilik olduğunu anlamıştık. Kendini tanıttı ve beraberliğimiz boyunca hedeflediği konuları anlattı bize. Aslında onun yazarlık yönünü ve edebiyatımızın önemli isimlerinden Rıfat Ilgaz’ın hani şu “Hababam sınıfı” kitabı yazarının eski eşi olduğunu mezuniyetten sonra öğrendik. Afet Hocamın aslında o dönemin solcu yazarlarından olduğunu da…

İlginç üslûbuyla anlattığı derslerde öyle keyif alırdım ki, onun saatleri az olan derslerini adeta iple çekerdim. Bizi edebiyatımızın önemli isimleriyle tanıştırdı o kısacık süre içinde. Lise ders kitaplarında isimlerini öğrenip geçtiğimiz önemli yazarların eserlerini okumamızı istedi. Ahmet Hamdi Tanpınar’ın “Beş Şehir” kitabını nasıl da büyük bir keyifle okuduğumu hatırlıyorum. Keza Yahya Kemal Beyatlı’nın şiir haricinde makaleleri de olduğunu onun vesilesiyle öğrendik…

Yıllar sonra hayat felsefesini değiştirdi. Tesettürü seçti. Doksanlı yılların Bizim Aile dergisinde yazdığı romanlarla ilgili arkadaşlarımızın kendisiyle yaptığı bir sohbeti yayınladık. Öyle güzel bir şahsiyetle tanıştıkları için ne kadar mutlu dönmüşlerdi o ziyaretten. 

Afet Ilgaz o dönemde bir gazetede günlük makaleleri yayınlanıyordu. Kadın yazarların dâvet edildiği bir toplantıda karşılaştığımızda “Hocam ben sizin seksenli yıllardan öğrencinizdim” diyerek kendimi  tanıttığımda çok sevinmiş, endişeyle sormuştu “O zaman düşüncelerim çok farklıydı. Seni kıracak, üzecek bir davranışım oldu mu?” diye sormuştu. “Hayır Hocam! Siz her zaman insan hak ve hürriyetlerine saygılı oldunuz” dediğimde derin bir nefes alıp “Eğer farklı bir şey söyleseydin gerçekten üzülürdüm kendime!” deyip şaşırtmıştı beni. Ardından neler yaptığımı, eşimin mesleğini sormuş, BOP’un (Büyük Orta Doğu Projesi) yaşadığımız coğrafyanın en büyük derdi olduğunu ifade etmiş, bu konuda bilgi sahibi olmam gerektiğini söylemişti. “Eşine sor!” diyerek de beni bir kez daha şaşırtmıştı.  Sanırım konuşmalarımızdan beni hayli safça bulmuştu… Sonra sağlıklı hayat için beslenmenin önemine dair yaptıklarından bahsetmişti. “Çanakkale’nin bir köyünden getirtiyorum gıdalarımı. Ben öyle işkence çeken hayvanların ne etini, ne sütünü, ne yumurtasını tüketebilirim. Mis gibi domateslerim bile oradan gelir” diyerek beni bir kez daha şaşırtmıştı. O yıllarda organik beslenmenin adı bile geçmiyordu medyada, ama o hayatında uyguluyordu. 

Sonraları görüşemesek de onu gönlümün bir köşesinde sarıp sarmalayarak hep sakladım. 

Allah rahmetiyle kucaklasın ve nurlar içinde kalsın…

AYLA GÜRSES’İN ARDINDAN

Yıldırım ve Ayla Gürses müzik dünyamızın önemli isimlerinden. Yıldırım Gürses kendine özgü müzik tarzıyla san’at dünyasında eserleri halen zevkle dinlenen bir bestekâr. Seksenli doksanlı yıllarda gazetemizde onunla yapılan sohbetler zaman zaman yer alırdı. Biz de (Allah rahmet etsin) arkadaşım Refika Ertekin’le Ayla Hanımdan randevu alıp Bizim Aile dergisi için bir röportaj yapmıştık. Daha doğrusu ben Refika’ya eşlik etmiştim. Hazırlıkları o yapmıştı.    

İstanbul Levent’teki bahçe içindeki evine gittiğimizde bizi öylesine güzel karşılamış ve ağırlamıştı ki ev sahibeliğine hayran kalmıştık. Bizi şefkatle hitap ettiği oğluyla tanıştırmış, eşinin yoğun çalışmalarından bahsedip ona yardımcı olduğunu anlatmıştı. Eşine olan muhabbeti ve hürmetiyse her halinden belliydi.  

Ailenin, anneliğin ferd ve toplum hayatında ne kadar önemli olduğunu anlatırken, kendinin bu konuda yaptığı tercihleri de aktarmıştı. Müzik dünyasından gelen tekliflerle çok daha şöhretli bir isim olacakken eşine destek olmayı ve anneliği ön plâna almıştı. “Yıldırım Beyin bir çok beste ve güftesinde emeğim vardır!” demişti.  

Sohbetimiz bitip de yola koyulduğumuzda Refika ile birlikte Ayla Hanım’ın ev sahibeliğini, eşine olan muhabbetini ve evlâdına olan şefkatini epeyce konuştuğumuzu hatırlıyorum.

Rabbim hepinizi rahmetiyle kucaklasın ve nurlar içinde sarıp sarmalasın...

Okunma Sayısı: 2051
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı