"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İlmin anahtarı: Sorular

Yasemin GÜLEÇYÜZ
25 Kasım 2015, Çarşamba
Ben kimim? Nereden gelip nereye gidiyorum? Dünya ve kâinat niçin var? Bu dünyada niçin bulunuyorum?

Sorular, ilmin anahtarıdır. Onun içindir ki, yine Peygamberimiz (asm) ilmin “kadın-erkek” her Müslümana farz olduğunu bildirmiştir. Demek, ilim öğrenmek hiçbirimizin kaçamayacağı kadar önemli bir görevdir. Gerek kendimizin, gerekse kâinatın var oluşu ve devamı ancak ilimle mânâ kazanır.

Bediûzzaman Hazretleri şöyle der: “İnsan bu dünyaya ilim ve duâ vasıtasıyla tekemmül etmek için gelmiştir. Mahiyet ve istidat itibarıyla her şey ilme bağlıdır. Ve bütün ulûm-u hakikiyenin (hakikat ilimlerinin) esası ve madeni ve ruhu marifetullahtır (Allah’ı tanımaktır) ve onun ûssü’l-esası (özü) iman-ı billâhtır (Allah’a imandır).”

Rabbimiz indirdiği ilk âyette “Oku” buyurur. Peygamberimiz (asm) bu emri aldığında ilk tebliğini bir kadına, sevgili eşi Hz. Hatice’ye (ra) yapar. Sırasıyla ailenin diğer fertlerine “Oku!” emri ulaştırılır. 

Bir başka âyette, insanın ilim ve duâ vasıtasıyla ulaşacağı tekâmülün en son mertebesini şöyle beyan eder:

“Ben insanları ve cinleri Beni tanısınlar ve Bana kulluk etsinler diye yarattım.” (Zariyat Sûresi, 56)

İşte, bu mânâdaki bir ilim yalnızca kadının meselesi değil, her insanın meselesidir. Bununla birlikte, kadınlara özellikle teşvikler yapıldığı da bir gerçektir. 

ASR-I SAADET HANIMLARI VE İLİM

Evet, Asr-ı Saadet Kur’ân âyetleriyle yoğruldu. Kadın-erkek bütün mü’minler âyetlerin nuruyla yollarını aydınlattılar. Yegâne hedefleri, Rablerinin rızasına erişmekti. Bunun için yaşadılar, bunun için öldüler. Hayatlarının her ânı ilimle iç içeydi. Örnekleri, Hz. Peygamberin hayatıydı. Ve o güzel hayat, her yönüyle, baştan sona ilimle dopdoluydu. Doğrudan Allah’ın emriyle ilme yönelen Peygamber hanımları, Resulullahtan aldıkları ilmi diğer Müslümanlara hassasiyetle ve titizlikle ulaştırmışlardı. Meselâ Hz. Aişe, diğer sahabîler arasında ilmiyle temayüz eden bir hanımdı. Bir sahabî ondan söz ederken, “Biz Resulullahın (asm) sahabîleri olarak mânâsını anlama hususunda sıkıntıya düştüğümüz hiçbir hadis yoktur ki, Aişe’ye soralım da o bize bu hususta bir bilgi vermesin” der. Ve Hz. Aişe, dinî ilimler yanında, edebiyat, şiir, matematik, tarih ve sağlık konularında da hatırı sayılır bir mütehassıstı.

Asr-ı Saadette ilim faaliyetleri diğer sahabî hanımlar arasında da yaygındı. Bir defasında bir hanım Resulullaha gelerek, “Yâ Resulallah, erkekler sizin derslerinizi dinliyorlar, bize de bir gün tayin eder misiniz? O gün gelsek, Allah’ın size öğrettiklerini bize öğretir misiniz?” demişti. Bu rica üzerine Peygamberimiz (asm) hanımlara belli bir gün tahsis ederek ders vermişti. Böylece hanımların ilim tahsil ettiği ilk mektep, yine Asr-ı Saadette bizzat Peygamber Efendimiz (asm) tarafından kurulmuş oluyordu.

“KADIN OLSUN, ERKEK OLSUN...”

ÂI-i İmran Sûresinde örnek gösterilen bahtiyar insanlar gibi olmaya gayret etmek en güzeli: 

“Onlar ayakta iken, otururken, yan yatarken Allah’ı anarlar. Göklerin ve yerin yaratılışını düşünürler. ‘Rabbimiz. Sen bunları boşuna yaratmadın. Sen bundan pak ve münezzehsin. Bizi Cehennem azabından koru. Rabbimiz, Sen ateşe soktuğunu hor ve hakir edersin. Zulmedenlerin yardımcısı yoktur. Rabbimiz, doğrusu biz, Rabbinize iman ediniz diye imana dâvet eden bir dâvetçiyi işittik ve iman ettik. Rabbimiz, günahlarımızı bağışla, kötülüklerimizi ört ve bizi iyilerle beraber vefat ettir. Rabbimiz, resullerinle vaat ettiklerini bize ver, kıyamet gününde bizi zelil etme. Şüphesiz, Sen sözünden dönmezsin’ diye duâ ederler.”

Rabbimizin bu duâya cevabı ise, aynı sûrenin 195. âyetinde şöyle bildirilir:

“Rableri duâlarını kabul etti ‘Ben sizden erkek olsun, kadın olsun, hiç kimsenin amelini boşa çıkarmam.’

HÜLÂSA

İşte, ahir zamanın mü’mine hanımları olarak, her hususta olduğu gibi, ilim tahsilinde de alacağımız en güzel örnekler Asr-ı Saadet’te mevcuttur. O halde,”beşikten mezara” ilim öğrenmek, o bahtiyar hanım sahabeler gibi, bizim de şiarımız olmalıdır. “Ayaktayken, otururken, yatarken” Allah’ı anmak, Onun âyetlerini okuyup düşünmek, hayatımızda vazgeçilmez bir prensip olarak yerleşmelidir.

Cehalet ateşini söndürmek için başka çaremiz var mı?

Okunma Sayısı: 5185
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı