Yıllar önce lise talebesiyken o yıllarda aylık çıkan Köprü dergisi’nde yer alan küçük bir hikâyecik okul derslerim de dahil olmak üzere zorlandığım bütün konularda bana çözüm yolunu göstermişti.
Çiftlikte süt dolu kova içine düşen iki küçük kurbağanın öyküsüydü bu: Kurbağalardan biri çırpınmanın işe yaramadığını düşünüp koyvermişti kendini ve ölümü seçmişti. Diğeri ise kovadan çıkabilmek için halsiz düşene kadar öylesine çırpınmıştı ki, sütün üzerinde oluşan yağ tabakası onun kurtuluşuna vesile olmuştu.
Kıssadan hisse: Demek ki problemler karşısında elimizden gelen bütün gayreti göstermek gerekiyordu. Netice hiç ummadığımız şekilde bizi kurtuluşa götürebilirdi. İnsana yakışan önüne çıkan problemleri son ana kadar çözebilmek için bütün gayretiyle çalışmaktı. Zaten âyet ‘’İnsan için ancak çalıştığının karşılığı vardır’’ demiyor muydu?
Şimdilerde genç kardeşlerime okumalarını ısrarla tavsiye edebileceğim Zübeyir Gündüzalp’in ‘’Nefis Muhasebesi’’ ve Prof. Dr. Ali Fuat Başgil’in ‘’Gençlerle Başbaşa’’ isimli kitapları da ‘’İrademizi insana yakışır vaziyette nasıl kullanabiliriz? Bizi ulaşmak istediğimiz hedeflerden alıkoyan nefsimizi nasıl terbiye edebiliriz?’’ sorularının cevaplarını verdi.
MÜCESSEM ÜMİT: BEDİÜZZAMAN SAİD NURSÎ
Risale-i Nurlar’ı düzenli şekilde okuyup devrettiğimde ise tarihî olaylar da dahil olmak üzere kişinin gerek şahsî hayatında, gerekse sosyal hayatta önüne hedefler koyup gayret etmesinin en karamsar ortamlarda bile nasıl mu’cizevî neticeler doğurabileceğini gördüm.
Koca bir imparatorluğun parçalanmasını, hilâfet ve saltanatın kaldırılmasını gören Bediüzzaman Hazretleri’nin her durumda ümitvar kalmasını ve bu konuda halkı uyarmak için nasıl son nefesine kadar mücadele ettiğini okudum.
Bediüzzaman Hazretleri mücessem ümitti sanki. Yani ümit beden elbisesi giyse sanki ona benzerdi. Onun yaptığını yapar, onun sözleriyle seslenirdi insanlığa...
Bediüzzaman’ın hayatında ümitsizlik yoktur.
Onun iki dâvâsı vardır:
Birincisi: Kur’ân’ın sönmez ve söndürürlemez bir Nur olduğunu bütün dünyaya ispat etmek.
İkincisi: Medresetüzzehra yani din ve fen bilimlerinin birlikte okutulacağı muazzam bir eğitim projesi.
Bütün hayatını zehirlenmeler, hapisler, işkencelerle bu yolda geçirmiştir.
HÜLÂSA
Bediüzzaman Hazretleri nefis ve irade terbiyesi, bütün insanlığa faydalı olabilmek için gayretle çalışmak noktasında Kur’ân kaynaklı şifalı reçeteler hazırlayan manevî bir doktordur.
O Kur’ân ve Peygamberimizden (asm) aldığı derslerle bizi dünyanın imtihanlarına çözümler bulmaya ve ahiret yolculuğuna hazırlar.