"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Ailede ihlâs

Yasemin YAŞAR
31 Ocak 2015, Cumartesi
Gerek şahsî hayatın, gerekse içtimaî hayatın istikameti ve ruhu ihlâstır. İhlâs öyle bir iksirdir ki, az ameli çok hükmüne getirdiği gibi, sosyal hayatın pek çok probleminin hem önüne geçecek hem de oluşan problemleri çözecek bir anahtar hükmündedir.

Peygamber Efendimiz (asm), “Din samimiyettir” buyurmuşlardır. Evet, bizim inanışımıza göre, “Din, hayatın hayatıdır.” Bu çerçeveden bakıldığında hayatın her ânı, her karesinde samimiyet elzemdir.

Ailede samimiyet, bir diğer tabirle ihlâs, özellikle de eşler arasındaki münasebetlerin sağlıklı devamlılığı için en önemli bir iksir hükmündedir. Bugün aile terapistlerinin, danışmanlarının kısacası aile üzerinde çalışma yapanların her birisinin üzerinde hassasiyetle durması gereken meselelerden birisi de, iletişimde samimiyettir.

Samimiyetin en iyi şekilde hissedildiği ortam aile ortamıdır. Bu yüzden samimiyeti bozacak her türlü davranış aileyi yıpratacaktır.

Aile duyguların, hissedişlerin en samimî olarak riyasız, gösterişsiz, enaniyetsiz yaşanması ve ifade edilmesi gereken bir ortamdır.

İnsan ya olduğu gibi görünmeli, ya göründüğü gibi olmalı düsturunun en içten yaşanacağı yer ailedir. Eğer aile içinde enaniyet kaynaklı riyakâr davranışlar, tasannukâr tavırlar sergileniyorsa daha o aile fertleri aile olamadıkları gibi, istikametli ve huzurlu bir hayata da kavuşamayacaklardır.

Aile ortamı eşlerin enaniyetlerini ve bazı zayıf damarlarını tatmin ettikleri bir ortam değildir.

Risale-i Nur’un talebelerine öğrettiği düsturların, öncelikli yaşanması gereken noktası aile hayatıdır. Uhuvvet ve ihlâs düsturları aile içinde yaşansa, ailede pek çok problem kalmayacaktır. 

Aile fertlerinin birbirinden gizli iş yapması, yalan söylemesi, yapmacık ilgi ve sözlerin hepsi samimiyeti bozacak ve aile hayatını dağıtacak çok önemli hastalıklardır.

Oysa, bugün anneler kızlarını ve oğullarını yetiştirirken verdikleri pek çok yanlış telkinlerle, aslında evlâtlarının aile hayatlarına  dinamitler koymaktadır.

“Siyasî olacaksın, ezdirmeyeceksin, şımartmayacaksın, iki kaşığı varsa birini kıracaksın, dediğini yaptıracaksın, gerekirse yalan söyleyeceksin” gibi söylemlerle evlâtlarını yetiştirenler, yarın bir gün onların mutsuzluklarıyla uğraşmak zorunda kalacaklardır.

Ailedeki samimiyetsizlik belki önce küçük ve zararsız görülen duygu ve davranışlarda başlar iken, bu, zamanla sadakatin kaybedilmesine kadar giden bir sonucu doğurabilecek bir kapı olacaktır.

Bu yüzden sadakatsizlik, şiddetli geçimsizlik, kıskançlık vs. gibi kötü neticelerin başladığı nokta samimiyetsizliktir. Samimiyetin en öncelikli temel noktası da kişinin Allah’a olan itaati, ibadetleri, teslimiyetidir. En önemli ve en büyük dairedeki ihlâsı yakalayamayanlar, bir daire sonrası olan aile hayatında da samimiyeti yakalaması söz konusu olamaz. Zira insan önce samimiyet ve ihlâsı ile vicdanını geliştirir. Vicdanı gelişen bir insan da eşine yalan söylemez, onun hak ve hukukunu çiğneyecek davranışlara girmez.

Bir ailenin saadetinin anahtarı güven ve emniyettir. Bunu bozacak şeyler ise samimiyetsiz söylenen her söz ve davranıştır. Zira bu şüpheleri doğurur. Şüphe ise güvensizliğin göstergesidir. Allah muhafaza şüphe insan zihnine bir kere girdiğinde orada ne huzur, ne de rahat kalacaktır.

Hasılı, ailesi dışındaki herkesle yumuşak bir üslûpla konuşan, iyi görünen kişiler zaman zaman aile içinde eşine ve çocuklarına o anlayışı ve samimiyeti göstermezler. Oysa insan önce en yakınlarına karşı samimî davranışlar içerisinde olmalıdır. 

Burada bir parantez açmak gerekir. Zira bazen eşlerin tutum ve davranışlarındaki aşırılıklar da samimiyetsizliğe itebilmektedir.

Meselâ onay ve destek için zorlamak, gereksiz şüphe ve sorular sormak, merhametsiz ve emredici ifadeler kızgınlık gibi tutum ve davranışlar samimiyetsizliğe, yalana itebilmektedir.

Böyle bir ortamda kişi, evliliğe çocuklarının hatırına belki katlanacak, fakat bu katlanma severek ve kabul ederek olmadığı için, ruhen hastalandıracaktır.

Böylelikle sevmeyen ama katlanan, kabul etmeyen ama itaat eden, saygı duymayan ama korkan insan profili ortaya çıkacaktır. Bu kadın için de, erkek için de kişiliklerini bozacak, yarım kişilikli anne ve babalar olacak ve onların yetiştirdiği çocuklar da yarım kişilikli olacaktır.

Aile hayatı cennetten bir köşe olması gerekirken, böyle hastalanmış yapılarla cehennemden bir köşe haline gelecektir.

Okunma Sayısı: 1858
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı