"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Çıbanı temizlerken

Yasemin YAŞAR
23 Temmuz 2016, Cumartesi
Zamanların en dehşetlisi, en belâlısı elbette ahirzamandır. Gündüzü bile karanlık olan bu zaman her şeyin birbirine girdiği, hak ve batılın aynı tezgâhta satıldığı bir zamandır. İnsanlık ve özellikle mü’minler çok ince eleklerden geçmektedir.

Kıyametin kopmasına zemin teşkil edecek fitneler, kargaşalar, zulümler yaşanmaktadır.

Bu durum ise insanın ölçüsüz bir biçimde dört elle sarıldığı ve hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamasının zemini olan dünya hırsını kırmakta ve derin muhasebeler yapmasına vesile olmaktadır.

Dünya bir imtihan yeridir. Ve hiç kimse bu imtihana tabi tutulmadan bu dünyadan göçüp gitmez. Şeytan da, deccal de, süfyan da, münafık da, kâfir de, nefis de, her biri bir imtihan vesilesidir.

Bu yüzden son yaşanan hadiseleri bu minvalden değerlendirmek çok mühimdir. 

Duyguların, manevî değerlerin zirve yaptığı, bir o kadar da şaşkınlıkların yaşanıp, güven duygusunun ciddî anlamda zedelendiği bir ortamda ilkeli duruş, ölçülü davranış ve derinden derine bir muhasebe yapmak şimdi elzemdir.

Bu milletin vatan tehdidi söz konusu olduğunda nasıl bir şecaat sergilediği tarih boyunca malûmdur. Bu günde aynı hassasiyetin kaybolmaması çok sevindiricidir. Tabiî ecdad gibi kahramanlık sergilerken zafer sarhoşluğuna tutulup muhasebeyi de ihmal etmemek icap eder. Böyle bir musîbete, kadere fetva verdiren yanlışları, günahları sorgulamak musîbetin devam etmemesi için bir nevi nedamet anlamına gelen muhasebe yapmak ve yaşanan hadiseleri sorgulamak lâzımdır. Yoksa bir fitneden kurtulup, başka bir fitnenin aleti olmak, başka bir şerre, günaha girmek, ölçüyü kaybedip zalimlerden olmak gibi tehlikelerin olabileceği unutulmamalıdır. 

Bu muhasebe şahıs bazında olduğu gibi, sivil toplum, dinî cemaatler, devlet ve siyasî teşekküller bazında da yapılmalıdır. Yaşanan bir musîbet sadece güncel problem bir yapılanmayı değil, bütün bir milletin bireylerini, teşekküllerini olumsuz etkilemiştir. Dolayısıyla herkesimin bu musîbetten ders çıkararak, nerede bir aksaklığı varsa onu tahkim etmeleri aklın gereği olacaktır.

Şeffaf bir yapılanması olmayan, mihenge vurulmadan koşulsuz itaatlerin olduğu ve tek kişinin hakim bulunduğu yapılanmaların nasıl şerre alet olabildiği, nasıl insanların maddî ve manevî değerlerini sömürülebildiği son yaşanan hadiselerle daha iyi anlaşılmıştır. Dinimiz kişilerin kendi akıl ve iradelerinin hakim olduğu bir kulluk anlayışını benimser. Başkalarının ceplerine konan akıl ve iradenin hakikî kullukla da hakiki insanlıkla da alâkası yoktur.

Kişinin tek başına hakim olduğu yapılanmalardan ziyade, şahs-ı manevinin ve istişarenin hakim olduğu yapılanmaların gerekliliği kaçınılmaz olmuştur.

Yaşanan musîbet hem kulluk hem de istişareyi emreden peygamberi ölçülerden uzaklaşmanın acı tokatları olmuştur.

Yapılanmalardaki çürüklük, istişare sisteminin işlememesi ve şeffafiyetin kaybolması sonucudur. 

Şu da unutulmamalıdır ki, bu istişarî sistemin işlememesi ve şeffafiyetin kaybolması, cemaat yapılanmalarında olduğu gibi devlet yapılanmasında da aynı çürümelere sebebiyet verecektir.

Bugün bir sosyal yarayı konuşurken, bir çıbanı temizlemeye çalışırken, bu çıbanın sebeplerini iyice tetkik etmemek başka çıbanların da çıkmasına sebep olacaktır.

Çıban, vücudun içindeki hastalığın dışa vurmuş halidir. Bu yüzden sadece dışa vurmuş yarayı konuşarak, içerideki hastalığı teşhis ve tedaviyi ve çıbanı netice veren sebep ve unsurları göz ardı etmek doğru bir yöntem olmayacaktır.

Bir çıbanı yok etmenin yolu temizliktir. Çıbanın tekrar çıkmaması ve yayılmaması için bu temizliğin çok steril olması gerekir. Zira bulaşıcıdır. Devletin de aynı hassasiyetle bu çıbanı temizlemesi ve bulaşmaması için tedbirler alması önemlidir. Devletin çıbanı temizlemek için kullanacağı steril yöntemin adı da adalettir. Zaten bir sistemin haklılığı ve güçlü olduğu da ancak adaletiyle görünür.

Okunma Sayısı: 2855
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı