"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Demokrasi için karakter ve ahlâk lâzımdır

Yasemin YAŞAR
27 Ekim 2018, Cumartesi
İslâm başta olmak üzere bütün din ve medeniyetler, erdemli ferdi, erdemli toplumun inşası için bir vesile olarak görürler.

Peygamber Efendimizin (asm) “Nasılsanız öyle idare edilirsiniz.” hadisi çerçevesinde o çok eleştirdiğimiz geniş siyasî daireler veya insanları etkisi altına alıveren fikir akımları, aslında o toplumu oluşturan fertlerin karakter, ahlâk, vizyon aynasının bir yansıması değil midir?

Bu açıdan bakıldığında; karakter gelişimi, demokratik toplumların temelini oluşturmaktadır. Demokrasilerde seçme, tercih etme yetkisi vardır. Herkese bu hak eşit olarak verilir. İşte kalite dediğimiz veya karakter, ahlâk, hamiyet dediğimiz erdemler tam da burada devreye girer. Kişiler seçimlerini yaparken ya nefis, ya menfaat, ya his tatmini, ya sufli zevk, ya alçak huy, vs. etkenleri ile, ya da hamiyet-i millet, dâvâ şuuru, yüksek ahlâk ve zevk, ulvî hisler çerçevesinde tercihler de bulunur. Bu tercihlerin muharriki meyillerdir. Meyillerin esasını da mizaç ve karakter oluşturur.

Karakterin temel esası, kendini terbiye etme yeteneğidir. İlk insandan bu zamana kadar erdemli yaşamanın, özdenetim kabiliyetiyle mümkün olduğu kabul edilmiştir.

Karakter bu noktadan bakıldığında her şartta kendi kendini motive edebilmektir. Yani bir takım doyumları erteleyebilme, dürtüleri kontrol edebilmeyle beraber çevresindeki hadiseleri doğru okuyabilme becerisidir. Yani bizim kullandığımız literatürde “irade”dir ve “ahlâk”tır.

Sokrates, öğrencisi Platon tarafından yazılan diyaloglarda, demokrasi hakkında derin endişelere ve kötümser bir düşünceye sahip biri olarak anlatılır. Platon’un meşhur Cumhuriyet isimli eserinin 6. kitabında Sokrates, Ademantus isimli bir diğer karakter ile demokrasi hakkında sohbet eder. Bu diyalogda Sokrates, toplumu bir gemiye benzetir. Sokrates şöyle sorar, “Eğer ki deniz yoluyla bir yolculuk yapmak isteseydin, geminin kontrolünün kimde olacağına nasıl karar verilmesini isterdin? Rastgele ve herhangi bir grup insan tarafından mı, yoksa deniz seyahatleri konusunda deneyimli, bilgili ve eğitimli insanlar tarafından mı?”

Ademantus’un cevabı çok açıktır: Elbette ki ikincisi! Sokrates’in buna cevabı ise şu şekildedir: “Peki bu durumda nasıl olur da, bir ülkedeki yetişkin insanların, rastgele ve herhangi bir grubunun, bir ülkeyi kimin yöneteceğine karar verebilecek donanımda olduğunu düşünebilmekteyiz?”

Sokrates’in bahsetmeye çalıştığı şey, bir şûrâ, meclis, lider seçimlerde oy kullanmanın bir “yetenek” olduğudur. Sokrates’e göre oy kullanmak, rastgele sezgilere bırakılamayacak kadar mühim bir meseledir. 

Yeterli donanıma ve eğitime sahip olmaksızın insanlara oy kullanma hakkının tanınması, yeterli donanım ve eğitime sahip olmayanlara fırtınalı bir havada yolculuk yapacak bir geminin kontrolünün kime teslim edileceği kararını alma yetkisi vermekle aynıdır.

Sokrates, ehil olmayanların demokrasisinin, ne denli zehir olabileceğini bizzat kendi hayatıyla deneyerek göstermiştir. 

“Atina gençliğini yozlaştırmak” suçlamasıyla mahkemeye verilmiştir. 500 Atinalı’dan oluşan bir jüri, vak’ayla ilgili karara varmak için mahkemeye dâvet edilmiştir. Jüri heyeti, % 52’ye karşı % 48’lik bir oy farkı ile Sokrates’in suçlu olduğu kararına varmıştır. Sokrates, baldıranotu zehriyle ölüme mahkûm edilmiş ve infaz edilmiştir.

Üstelik halkın cehaletini veya tahkik olmamasını kötüye kullanan, liderlerin olabileceğini düşündüğümüzde de durumun ne kadar feci olabileceği düşünülmelidir. Demagog denen bu kişiler etraflarındaki insanları veya halkları coşturarak, duyguları ve hisleri harekete geçirerek, çevresindeki insanların mantıklı karar alma yeteneğini köreltirler. Üstelik bu yapılar, karşılarında mantıklı olan, satırdan konuşan, bilgi odaklı olan insanları da hainlikle suçlarlar.

Tarihi sürece bakıldığında da aslında seçimle başa gelen, ama demagoglukla iş yürütenlerin hemen hemen hepsi demokrasileri nasıl diktatörlüğe çevirdiği görülmüştür. Bu durum elbette sadece lider olan kişinin kendi kendine getirdiği bir süreç değildir. Cehaletle hak ve hukukunu bilmeyenler ve bunu kullanan liderler beraber bu sonucu oluştururlar. Netice; demokrasi görünümünde istibdat.

Demokrasi görünümünde istibdat meselesi sadece geniş siyasî dairede görülen bir dönüşüm değildir. Aileden tutun, bir camia içerisindeki istişare sistemine kadar, her dairede görülebilecek bir durumdur.

Hasılı, doğru demokrasi veya şûrâ, doğru ve ehil insanlarla bir kıvama gelecektir. Bunun içinde hadiseleri doğru pencereden okuyabilen, iradesi güçlü olan, karakterli ve ahlâklı insanlara ihtiyaç vardır.

Okunma Sayısı: 1997
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı