"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Dünün günahları bugünün erdemleri olmuş

Yasemin YAŞAR
27 Mayıs 2017, Cumartesi
Batıda yapılan bir araştırmada altmışlı yıllarda insanlar anlam arayışını hayatın merkezine yerleştirdiğini, seksenli yıllardan sonra bunun yerini, para arayışının aldığını göstermektedir.

Artık hayatı sürdürmek için değil, egoyu tatmin etmek için insan para ve güç biriktirmeye başlamıştır.

Bu anlam kayması beraberinde ahlâkî yozlaşmayı da getirmiş ve hatta eskinin günahları şimdinin erdemleri sayılır olmuştur.

Kibir, şahsîlik adını almış, tamahkârlık materyalizm olarak yeniden tanımlanmış, öfke kin ve haset, rekabetçilik anlayışı olarak yüceltilmiş, şehvet, cinsellik, cinsel çekicilik adı altında aşk tabiriyle meşrûlaştırılmış, tembellik eğlence ve arzulanan hayat algısına dönüşmüştür. 

Bundan başka bazı erdemler de ezikliğin ve enayiliğin göstergesi olarak algılanır olmuştur. Meselâ, kanaat ve fedakârlık anlık tatmin ve kör hissiyata feda edilerek anlamını yitirmiştir. Çünkü modern hayat haz eksenli bir dünya görüşü üzerine imparatorluğunu bina etmiştir. “Sakın erteleme”, “istediğine hemen sahip ol” “bu güç senin içinde”… gibi insanlığı bitiren söylemler, bugün reklâm filmlerinin dahi slogan cümleleri haline getirilerek, bir neslin kodlarıyla, ayarlarıyla oynanmıştır.

Bu süreçte insan, güveni, sürüye dahil olmakta, “Herkes bunu yapıyor” aldatmacasına sığınmakla sağlayacağını düşünmeye başlamıştır. Bu da aslında insanın kendini,  adım adım köleleştirmesini, nefislerinin esaretine girmesini, buyurgan, istibdatçı zihniyetlerin prim yapar hale gelmesini netice vermiştir.

Bazı zamanlar da insanın kuvveti hayır diyebilmesindedir. Geçici rüzgârlara kapılmadan, doğru bildiğini söyleyebilmek, hak bildiği yolda eğilip bükülmeden yürüyebilmek, şikâyet etmeden, şartları kendine yontmadan otoritenin buyurgan sesine ram olmadan kalabilmek ne kadar da zorlaşmıştır.

Onaylanmamak, kabul edilmemek korkusu öyle yerleşmiş ki içimize, sürüden ayrılmaktansa, ahlâktan taviz vermek daha kolay ve güvenli yol olmuştur.

Hayatları korkular yönetmeye başladığında, güvenlik anlayışımız, ancak sürüden biri olmakla, kalabalıkların içinde kaybolmakla tatmin olacağını düşündürtmektedir.

Bu medeniyetin insanları ve hatta dindarları itaat ve ahlâk arasında ciddî bir seçim yapmak zorunda bırakılmıştır. Bu seçimdeki tercihi de aslında karakterini, kişiliğini, kulluğunu ortaya koyacak kadar mühimdir.

Aslında otoriteyi güçlü kılan bizim zayıflıklarımız korkularımızdır. Bu, geneli sürü yaparken aynı zamanda sürülerin içinde de efendi, otorite ve zalim olma duygusunu da yeşertmiştir.

Bu medeniyetin, bu asrın, bu ülkenin, korku siyasetleri, herkesin içindeki diktatörleri uyandırmış, propagandası beşerin kemalatını karıştırmış ve ahlâkî erdemleri siyasî taraftarlıkların potasında eritmiştir. En önemlisi de demokrasi kültürünü işlevsiz hale getirmiştir.

Benden farklı olan, beni incitebilir düşüncesi insanı güçsüz ve çaresizliğe itmiş ve bu duygu ile güçlenmek için ya paranın ya da otoritenin yanına yanaşmalıyım anlayışını kuvvetlendirmiştir. Ve sonuç, onun (otoritenin) diliyle konuşmaya başlayarak güya kendini emniyete almış ve güçlendiğini düşünmüştür. Çünkü varlığını itaat etmekle görünür kılmak ve bunun içinde ahlâkı çiğneyip atmak dünün günahı bugünün erdemi kabul edilmiştir. 

Okunma Sayısı: 3577
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı