"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Hayatı duyarsızlaşmadan yaşamak

Yasemin YAŞAR
23 Mayıs 2015, Cumartesi
Hayat o kadar hızlı ve ani değişen olaylar muvacehesinde yaşanıyor ki, insan yaşadığını veya yaşananları muhasebe edemeden başka bir hadise ile tekrar sarsılıyor.

İnsan derin bir duyarsızlaşma içerisinde yaşayıp gitmekte, üstelik duyarsızlaştığını da fark etmeden yaşamakta. Böyle olunca da şükredebileceği, lezzet alabileceği, tefekkür edip ruhunu besleyebileceği pek çok nimeti de ıskalayarak hayatı duyarsızca yaşıyor.

İmanın zevkine varamadan, ahirete iman nimetinin ne büyük bir nimet olduğunu idrak edemeden, ebediyetin, bekanın vicdanlardaki o mükemmel tesirini anlamadan dünyadan şikâyetlerle geçip gidiyor.

Aslında insan duyarsızlaşarak, insaniyetini kaybediyor. Zira onu diğer zihayatlardan ayıran o ince letaifi, cihazatları, hassas terazi ile tartılan duygularını bir bir kaybettiğinde sadece nefsi için yaşayan bir mahlûk haline geliyor.

Küreleri birbirine bağlayan rabıtaların, kardeşliğin, muhabbetin o kuvvetli bağları, o kopmaz zincirleri basit, örümcek ağı kıymetinde tarafgirliklere, enaniyete, siyasete indirgeniyor ve insan onca kalın bağları göremeyecek kadar körleşiyor.

İşte Risale-i Nur eserleri hayatın bu şekilde akışı içerisinde duyarsızlığı, sathiliği, nefsanî nazarları delip, yaşananların farkındalığını arttırmakta, nimetlerin kıymetini takdir ettirmekte, tefekkür pencereleriyle aklı ve ruhu beslemektedir.

Fakat Risale-i Nurların hem bizzat okuyucuları hem onu dışarıdan değerlendirenler bu hususiyetlerinin, bu özel konumunun çok da farkında değillerdir.

Çünkü içeriden bir bakışla değerlendirdiğimizde bu eserlerin verdiği fıtrat temelli mesajları ve yaklaşımlarını çok da iyi kavrayamamaktayız. Kavrayamadığımız için de hakikatleri yaşanan bir pratiğe aktaramıyoruz. Bundandır ki, Risale-i Nurların Kur’anî bağlarını ihmal ediyor, metnin derinliklerine inemiyor ve Kur’ânî düşünme metodunun öğretildiği bu eserleri tam da idrak edemiyoruz.

Buna delilimiz de hem şahsî, hem içtimaî hayattaki problemlerimize Risale-i Nur penceresinden bakamayışımız ve tedavi edemeyişimizdir.

Bu dairenin dışındakiler de Risale-i Nur’a haksızlık ediyor. Okumadan hüküm vermeye kalktıkları için, istikametsizce ve insafsızca eleştiriyorlar. Eleştirilerinin belki bir sebebi de, onların bu hakikatlerle tanışmalarına engel olan iç dairedekilerin yanlışları ve bu vizyonu ve misyonu taşıyamamalarıdır. 

Özellikle bu son günlerde dairenin dışında olup eleştirenlerin radikal bir karakterde olduklarına şahit olmaktayız. Çünkü onlar Risale-i Nurlarda kendi nefsî arzularını okşayacak, heyecan verecek stratejileri, sokaklara dökülüp sloganlarla bir devlet kurma projelerini bulamadıkları için ve İslâmiyete dair hassas terazileri bozulduğundan Risale-i Nur satırlarının inceliklerine nüfuz edemiyorlar. Ve nihayet Üstad’ın dediği gibi, “Azamet ve Kibriya ve nihayetsizlik noktasında ya gaflet veya masiyete ve maddiyata dalmak sebebiyle darlaşan akıllar, azametli meseleleri ihata edemediklerinden bir gurur-u ilmi ile inkâra saparlar, nefyederler.” (Şuâlar)

Oysa Risale-i Nurların, hakikî ve halis bir abd inşasında öncelikli adımı, iç muhasebe, enfüsî tefekkürdür. Bu içe yönelişi hayata, hadiselere kör olmak değil, tam tersine bunları doğru pencereden okumak ve en küçük dairedeki en büyük vazifeyi ihmal etmeden, istikametli bir şekilde değerlendirmeyi öğretmektir.

Zira devlet, millet, siyaset, dünya meseleleri gibi heyecanlı ve şaşaalı gündemler, enfüsî cihadımıza engel olmakta ve neticede de insan her daim dünyasını ve ahiretini kaybetmektedir.

Hasılı, Risale-i Nur bize okumayı öğretir. Yani Kur’ânî manada âlem-i şahadeti, âlem-i gayba şahit göstererek okumayı, mana-i harfi ile okumayı, fıtrat programını okumayı, anlamı ve hikmeti okumayı öğretir.

Bu çağda duyarsızlaşmayı ortadan kaldıracak Risale-i Nur eserlerinden tam istifade edebilmek için, satır satır okumak, teenni ile okumak, dikkatle okumak, merak ve iştiyakla okumak, ihtiyacımızı hissederek okumak bir gerekliliktir.

Not: Geçtiğimiz hafta aralarında olduğumuz, İstanbul ve Diyarbakır’daki kardeşlerimizin yüksek idealli ve âli himmetli çalışmalarını tebrik ediyor ve iman-Kur’ân hizmetinden hisselerinin daha da artmasını diliyorum.

Okunma Sayısı: 1384
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı