"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kapitalizmin külliyeleri

Yasemin YAŞAR
27 Ocak 2018, Cumartesi
Külliye kavramının hoyratça ve cahilane her yere kullanıldığı günümüzde, bu kavramı iyi bilmek ve bugün onun yerine neyin ikame edilmeye çalışıldığını anlamak gerekir.

Külliye, bir cami çevresinde cami ile birlikte kurulmuş medrese, imaret, sebil, hamam, hastane, kütüphane, bedesten v.b. yapıların tamamını ifade eden bir kavramdır.

İslâm toplumunun oluşumunda şehirleşme ve mahalle hayatı külliyeler çevresinde yoğunlaşmaktadır. Hukuk sistemi, hayrat kavramı, eğitim ve öğretim, ibadet gibi toplumsal ihtiyaçların yaşanması noktasında bir merkez hüviyetinde olan bu külliyeler sayesinde bir toplumu ayakta tutan en önemli değerler yani muhabbet, güven ve adalet daha kolay yaşanılır olmuştur.

Merkezinde cami olan bu mimarî topluluk Abbasiler İle İslâm Mimarisine girmiş, Osmanlı ile abidevi şeklini almıştır.

Sosyal amaçla inşa edilen bu kurumsal nitelikli yapılar topluluğu birbirinden bağımsız gibi işleyen, her biriyle adete büyük bir mektep gibi toplumun her kademesindeki herkesin, her ihtiyacına cevap verecek nitelikte inşa edilmişlerdir.

İslâmiyet’in ilk zamanlarından beri toplumsal işleri konuşmak için toplantı mahalli olarak kullanılan camileri, namazla, hutbelerle ve vaazlarla halk eğitimi yapan yerler olarak değerlendirmek gerekir. Hatta bazı medreselerin (bugünkü anlamda üniversitelerin) dershanesi olarak, yakınlardaki caminin kullanıldığı örnekler dahi vardır.

Bugün bu geniş manasıyla külliye kavramı, şimdilerde dilimize girmiş olan kampus kelimesi yerine ikame edilmeye çalışılmaktadır. Kampuslerin içi boşaltıldığı için mi külliye kavramıyla kamufle edilmeye çalışılmakta, yoksa külliye kavramının içi boşaltılarak kampuse giydirilmeye mi çalışılmakta bilemiyoruz. Bildiğimiz bir şey var ki o da ecdadın içinde çok manalar yükleyerek inşa ettiği külliyeler ile bugünkü kampuslerin uzaktan yakından alâkası olmamasıdır.

Külliyeler, ahlâktan tutun, ticarete, adalete, muhabbete, ibadete, maddî ve manevî temizliğe kadar çok yönlü bir halk eğitiminin yapıldığı içtimaî dinamiklerin temellerinin atıldığı kurumlar olarak işlev görmektedir.

Dolayısıyla kampusleri külliyeye çevirmek, ortalarına kocaman cami inşa edip, lavabolarına Osmanlı muslukları takmak, öğrenci kafelerine nargile koymak olmasa gerektir.

Bugün, illa bir yerlere külliye denecekse, meselâ kapitalizmin külliyeleri olan AVM’lere denebilir (!). Popüler kültürün şekillendirdiği, sosyallik adına her türlü rezaletin talim edildiği, doyasıya israfın yapıldığı ve üstelik hırs, menfaat ve enaniyetin körüklendiği, hayatı sadece eğlence, yeme içmeden ibaret gören anlayışın tahkim edildiği, ama insanların da akın akın, oluk oluk toplandığı, fakat birbirleriyle tek kelâm konuşmadan, yüzlerine bile bakmayanların beraber olduğu ve küllî olamadığı yerlerdir AVM’ler.

Kapitalizmin külliyelerinde insanları bir araya toplayan şeyler hazlar, menfaatler ve tüketim iken, ecdadın külliyelerinde halkı biraraya toplayan dinamikler, sosyal yaraları iyileştirici, sağlamlaştırıcı ve İlâhî mesaja dayalı olmuştur.

Hasılı, içini boşalttığımız pek çok kavramlardan biri de külliye kavramı oldu. İster saraylarınıza ister kampuslerinize külliye deyin, ama şunu iyi bilin ki içi boşaltılmış yerlere, sağlam kavramlarla kamufle yapmak o kavramların manasına hürmetsizlik olduğu gibi ecdada da bir hürmetsizliktir. Zira bizim külliyelerimiz sosyalleşme alanlarıdır, ticaret merkezleridir. Her şeyden önemlisi de, ilim yuvalarıdır. Kendi masraflarını kendi kurduğu vakıflık sistemiyle karşılayan, milletin ve devletin sırtına binmeyen merkezlerdir. Halka ait olup, halka hizmet için kurulmuşlardır.

Kısacası, külliye kavramını önüne gelen her kapsamlı ve büyük alanlara yakıştırmak, zarfı mazrufa uydurmaya çalışmaktan başka bir şey değildir. Zira, zarf kıymetini mazruftan alır. Sedefin değeri içindeki incidendir. Dolayısıyla siz kıymetsiz şeylere kıymetli zarflar giydirmek isterseniz, zarfı da kıymetsiz hale getirirsiniz.

O yüzden bırakın zihinlerde güzel manaları olan kavramlar öylece kalsın, yapabiliyorsanız kavramların içini boşaltmak yerine içini dolduracak “çılgın projeler” yapın.

Okunma Sayısı: 2729
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı