"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kesben değil, kalben terk

Yasemin YAŞAR
07 Ocak 2017, Cumartesi
Dünyevîleşme hastalığının özellikle dini hayat ve muamelâtının içerisine sızması ne kadar da tehlikeli bir durumdur.

İnsanda dünya sevgisinin yeşermemesi ve bu hastalığı engelleyecek en önemli düstur “istiğna” prensibini yaşamak olacaktır. Yani dünyaya ve dünyalık olan şeylere mesafeli olmak düsturu. Peki dünyaya karşı mesafenin ölçüsü nasıl olacaktır? İşte işin en can alıcı ve imtihan noktası da burasıdır.

Bediüzzaman, dünyaya mesafeli olmanın formülünü şu şekilde ders vermiştir; “Dünyayı kesben değil, kalben terk etmek” diyerek asra uygun bir çözüm getirmiştir. Asrın özelliği olarak insan, eskiden dört şeye muhtaç iken şimdi yüz şeye muhtaç hale gelmiştir. Ayrıca görenek belâsı tiryakilik, dünyanın küçük bir köy haline gelmesi ve herkesin her şeyden haberdar olması, ihtiyaçların artması ve buna paralel olarak tatminsizliğin artması ve israf gibi durumlar göz önünde bulundurulduğunda Bediüzzaman’ın “dünyevîleşme” hastalığına getirdiği çözüm, çok orijinal ve uygulanabilir bir formüldür.

Bu durumda da şunu sormak gerekir; “Dünyayı kesben değil kalben terk nasıl olacaktır?”

Kalben terk etmek insanın içinde yaşadığı bu dünyada her şeye gerçek ve hak ettiği kadar değer vermesi ile gerçekleşebilecektir. Yani fâniye, bâki bir kıymetmiş gibi değer vermemeyi öğrenmesiyle gerçekleşecektir.

Bu elbette zor bir iştir. İnsan dünya ile ilgili bu değerlendirmeleri yapabilecek donanıma sahiptir. Lâkin arzuları, heva ve hevesine rağmen bu değerlendirmeleri yapmak zordur.

İşte insanın en çetin sınavlarından birisi de budur. Yani hem dünyada yaşayacak hem de dünyada ahiretini kazanacak. Çünkü dünyayı tamamen terk mümkün değildir. Dünyaya bütün bütün dalmak da imtihanın kaybedilmesine sebeptir. O halde en dengeli yaklaşım “Dünyayı kesben değil kalben terk etmektir”.

“Dünyevîleşme” hastalığı, anlaşılıyor ki kalben dünyaya bağlanma ile oluşan bir hastalıktır. Bu bağlantının oluşmasında aslında sosyolojik bir sebep yatmaktadır. Yani bir taraftan dünya hayatında yaşamayı zorlaştıran ihtiyaçların artması, israf, tatminsizlik, diğer yanda bunun sebep olduğu hayat şartlarının zorlaşması ile insanda ortaya çıkan dünya ile meşguliyetin artması. İşte bu kısır döngü dünyevîleşme hastalığına tutulmayı kolaylaştırmaktadır.

Çözüm ise, toplumun yanlış değerlerine, algılarına dayatmalarına karşı hadsiz bir metanet ve itidal-i dem, nihayetsiz fedakârlık taşımakla karşı konabilecektir. Yoksa bu yanlış değer ve algılar benimsenmeye başlanırsa inançlar sarsılmaya başlar. İnsan haram helâl dengesini kaybeder. Bu ise sükut-u insaniyedir.

Okunma Sayısı: 2573
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı