"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kulaklara üflenen gizli telkinler

Yasemin YAŞAR
29 Kasım 2014, Cumartesi
Günümüzde gerek gizli, gerekse açık bilinçaltı telkinlerinin ve subliminal mesajların sistemli bir biçimde yapıldığını görmekteyiz. Dünyanın pek çok ülkesinde olduğu gibi ülkemizde de basın televizyon, reklâmcılık, sinema, edebiyat, mizah gibi iletişim araçları ile belli başlı telkinler ve hemen hemen aynı mesajlar bilinçaltına işlenmektedir.

Özellikle dinî değerleri göz ardı etmeye, inançsızlık ve ahlâksızlığı ön plana çıkarmaya yönelik yapılan bu telkinler ile nazarlar dünyaya çekilmekte ve sadece haz eksenli bir hayat algısı empoze edilerek zihinler tarumar edilmektedir.
Yapılan diziler ve reklâmlar ile verilen gizli ve açık telkinlerle fuhuş, eşcinsellik, günah ve sapıklığa özendirilmekte, bunlar meşrû gösterilmekte ve hatta bu tür levhiyatın makbul görüldüğü bir sosyal ortam oluşturulmaya çalışılmaktadır.
Telkin gönderme yöntemlerinin en etkilisi de sesle gönderilendir. Gizli yapılan telkinler açık yapılan telkinlerden daha etkilidir. Çünkü açık telkinlere, bilinç direnç gösterebilir. Fakat direkt bilinçaltına gönderilen telkinler herhangi bir engelle karşılaşmadan bilinçaltını etkileyecektir. 
Uluslar arası gizli zındık komitelerinin yaptığı bu tahripkâr telkinlerle, gazete ve televizyonlardan, ahlâksızlar modernlik ve çağdaşlık adı altında savunulmakta, ahlâksızlıkları ile ünlü kişilerin her şeye rağmen isimleri gündemde tutulmakta, onlara karşı gizli bir hayranlık oluşturulmaya çalışılmaktadır. Bunun sebebi ise ahlâksızlığın bu zındık komitelerinin en önemli gelir kaynağı olmasıdır.
Günümüz ahlâksızlık propagandasının en önemli sloganları “modernlik”, “çağdaşlık”, “cesaret”, “özgürlük” gibi söylemlerdir. Bu süslü söylemlerin ardında aslında ahlâksızlık ve sapıklığı, insanlara olağan bir şeymiş gibi sunmak vardır.
Ürkütücü kıyafetler giyen, korkunç makyaj yapan müzik gruplarının sürekli gündeme gelmesi, sapkın inanışlara sahip insanların söyleşi programlarına çıkarılması ve neticede bu insanların ciddî bir kınama ve eleştiri ile karşılaşmayıp sürekli sempatik gösterilmelerinin temelinde de aynı hedef vardır.
Toplumsal çöküntünün önemli bir göstergesi olan rüşvet, yolsuzluk, tefecilik, israf, haksızlık, adalet sistemindeki çökme gibi olaylar özellikle bu gizli komiteler tarafından desteklenir. Bu şekilde daha kolay kontrol altına girebilen bir toplum oluştururlar.
Oysa dinî ahlâkta “Zinaya yaklaşmayın”, “İnsanları öldürmeyin”, “Yetim malına yaklaşmayın”, “Ahde vefa gösterin”, “Gıybet etmeyin” gibi değerler ile, zındıka komitelerinin ve gizli örgütlerin oluşturmaya çalıştıkları dünya düzeni taban tabana zıt öğretilerden oluşmaktadır.
Sistemlerini devam ettirebilmek için de açtıkları yolun kapanmaması için gece gündüz çalışmaktadırlar. Çevrelerinde rüşvet verebilecekleri ve alabilecek, fuhuşu kabul edebilecek, uyuşturucu kullanacak ve bunu yayacak ahlâktaki kişilerin bulunması bunların en önemli hedefleridir. Hepsinden önemlisi de kurdukları bu düzene karşı çıkacak, fikrî ve fiilî mücadele yapmaya cesaret edemeyecek şekilde insanları fikren uyuşturmaktır. 
Hasılı; bu bilinçaltı mesajları ile çocukları, gençleri, kadınları ve hatta yaşlı insanları dahi kendi olmak yerine, onlara empoze edilen, onlara biçilen elbiseleri giydirmektedirler.
Aslında kulluk ve takva elbisesinin yerine, güya toplumun bozulmuş genel algılarıyla ters düşmeyecek gerek maddî gerekse manevî elbiseler giydirilmektedir.
İşte bu tahribata dur diyebilecek ciddî bir nefis mücadelesi gerektiği gibi bu tahribatın farkında olanlardan meydana gelmiş iyi bir çevre gerekmektedir. “Siz doğru yolda oldukça sapıtmış olanlar size zarar vermez” (Maide: 105) âyet-i kerimesinin buyurduğu gibi sapıtmış olanlar artık bize zarar veriyorsa doğru yolda olup olmadığımızı sorgulamak gerekir.
Günahların dört bir yandan hücum ettiği bu asırda, ne kadar hayatın anlarını, dakikalarını, saatlerini kurtarabilirsek, beka adına, Rıza-i İlâhî adına mayalandırabilirsek kâr saymaktayız.
Bu yüzden ya hep ya hiç mantığından ve ümitsizlikten kurtulup, ne kadar bu gizli ve açık telkinlerden uzak kalabilirsek, ne kadar evdeki internet ve televizyonu kapatabilirsek ve bu kapattığımız ve uzak kaldığımız saatleri ne kadar arttırabilirsek, o kadar kendimiz olacağız, o kadar mutlu olacağız ve o kadar kul olacağız inşaallah.

Okunma Sayısı: 2747
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı