Meslek ve meşreple alâkalı olarak bugünlerde ruhu inciten ciddî hadiseler yaşanmaktadır.
Yarayı, hastalığı teşhis etmek için nasıl doktor sorular sorup hastanın hikâyesini dinlerse, ben de bu incitici hadiselerle alâkalı olarak önce soruları sormam gerekliliğine inanıyorum.
Yasin Sûresi 40. âyette şöyle buyruluyor: “Her biri bir yörüngede hareket eder.” Güneş ve ay gibi gök cisimlerinin her birinin bir yörüngede hareket ettiğinden iktibasla her meslek ve meşrep sahibinin de kendi yörüngesinde hareket etmesi, başkasının yörüngesine girmemesi, çarpmaması istikrarlı, itidalli, kararlı ve dengeli bir biçimde ilerlemesi düzeni, sistemi, istikameti, netice verecektir.
Peki, yörüngeden ayrılmak sistemden de kopuşu getirir mi? “Mesleğimiz haliliye olduğu için meşrebimiz hıllettir. Hıllet ise en yakın dost ve en fedakâr arkadaş, en güzel takdir edici yoldaş ve en civanmert kardeş olmak iktiza eder.” (Lemalar) Dolayısıyla meşrebi hıllet olan bir meslekte, hılleti bozmak mesleğe zarar vermek olmuyor mu?
Aynı meşrebin içerisinde birbirlerine ders verirken, kendi dersini ihmal edenler,
Birbirlerine ihlâsı okurken, kendi ihlâsını kaybedenler,
Uhuvvetten bahsede bahsede adavet hastalığını içinde büyütenler,
Meşrebine ve mesleğine muhabbet ederken, hak sadece benim mesleğim ve meşrebim taassubuna kapılanlar,
Tenkit hastalığına düşüp, nefsindeki kusuru görmeyip afakî dairede boğulanlar,
Birbirinin niyetini okuma yarışına girip, 40 senelik bir ömrün hülâsası olan ve bir iksir mahiyetinde olan niyet meselesini, kendi niyetlerinde sorgulamayanlar,
Bine kadar birbirleri görmeyip zayıf, geçici, şeytanî, garazkâr, sakîl bir hissiyat-ı siyasiyenin muhabbeti hatırına binlerce birbirleri kıranlar ve daha nice tesanüdü bozan şahs-ı manevîyi yaralayan hastalıklar mesleğimizde ciddî yaralar açmıyor mu?
“Evet yol iki görünüyor. Cadde-i Kübra-yı Kur’âniye olan şu mesleğimizden şimdi ayrılanlar, bize düşman olan dinsizlik kuvvetine bilmeyerek yardım etmek ihtimali var.” Peki, meşreben ayrıldığını düşündüğümüz kimseler, acaba meslekten de ayrılıyor mu?
Mesleken ayrılmak, Cadde-i Kübra–i Kur’âniyeden ayrılmak anlamına geliyor. Yoksa bizim meşrepten, bizim içtihattan, bizim istişareden ayrılmak anlamına gelmiyor. İşte sıkıntı da tam burada başlıyor. Çünkü meşreben ayrıldığımıza, meslekten ayrılmış gibi muamele, mesleğe ciddî darbe anlamına geliyor. Bu da düşünülmesi gereken başka bir nokta.
Bir başka düşündürücü soru ise, meslek olarak ayrılanlar düşmanımız olan dinsizlik kuvveti elinde bize karşı kullanılan bir piyona, bir maşaya dönüşüyor.
Peki, meşreben ayrılıp siyasetin kullandığı bir maşaya dönüşenler için ne diyeceğiz?