"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Övgüde ölçü

Yasemin YAŞAR
30 Haziran 2018, Cumartesi
Haddini aşan her şey zıddına inkılâp eder.

Bu ölçü hayatın her alanında kıymetli ve geçerlidir. Çünkü ölçüsü kaçan her şey zehir haline gelir. O halde asıl olan dengedir, adalettir. Övgüde de, yergide de ölçüyü yakalayamamak dengesizliğe sebebiyet verir. Bir başka dengesizlik, takdirin dozajını tekdirle dengelemeye çalışmaktır.

Bizim kültürümüzde övmekten, takdir etmekten ziyade eleştirmek, tekdir etmek daha popülerdir. Üstelik bu davranışın temelini de Hazreti Peygamber’in (asm) hadisine dayandırmakta da çok maharetliyizdir.

“Sakın birbirinizi methetmeyin, çünkü bu onun boynunu kırmak demektir” mealindeki hadisler referans alınırken, sözüm ona dengeli olmaya çalışılırken pek çok dengesizlikler sergilenmektedir. Övgü ve takdirde cimri, yergi ve eleştiride cömert olmak adeta genlerimize işlemiş durumdadır.

Övmenin karşı tarafı ne kadar şımartacağını, baştan çıkarıcı olduğunu, enaniyeti okşayacağını, dengesizleştirebileceğini biliriz de; tekdirin, eleştirinin de aslında insanı bir o kadar duyarsızlaştıracağını, tahrip edeceğini, dengesizleştireceğini bir türlü anlamayız.

Eleştirmedeki ölçü veya eleştirmenin tahrip edici ve tamir edici tarafları üslûbu ayrı bir yazı konusu. Biz bu yazıda övgüdeki ölçüyü, överken nasıl öldürmeden övmeyi, övmenin altındaki niyetin nasıl amelde bir dönüşüm sağladığını, övülen kişide fahrı mı, yoksa şükrü mü arttırdığını ele alacağız.

Övgünün kime yapıldığı, yapılış şekli, maksadı, niyeti davranışın mahiyetini değiştirebileceği unutulmamalıdır. Tevazu, zillet veya vakar, gurur gibi kavramlar mahiyeti aynı gibi görülse de sergilendiği yer, zaman ve kişiye göre, memduh bir haslete ya da su-i ahlâka dönüşebilir.

Aynen bunun gibi övgülerin altındaki niyetlerde, maksatta, toprağı altına, kömürü elmasa, sevabı günaha kalb eden bir etki ve iksir vardır. Övdüğünüz kimseye yüklediğiniz anlam veya vasfa yüklediğiniz anlam övgünün ya kimyasını bozar ve övülen kişide zehir etkisi yapar ya da asıl mecraya yönlendirerek terbiye edici bir hüviyete bürünür. Yani övgülerin nasıllığı övülenin ya fahrını ya şükrünü arttırır.

Meseleyi Peygamber Efendimizin (asm) söylemiş olduğu hadis-i şerifi ve sahabeleriyle olan münasebeti ve onları nasıl övdüğü muvacehesinden değerlendirirsek sanırım dengeli bir durumu yakalamış oluruz.

Hadis-i şerife göre övmek, methetmek son derece tahrip edici bir davranıştır. Çünkü “Kardeşinizin boynunu kırdınız” ifadesi vardır. Peki pratikte Resulullah (asm) etrafındaki insanları hiç övmemiş midir? Oysa biz biliyoruz ki sahabelerine karşı övgüde ve takdirde en cömert davranan Resulullahtır (asm).

Sahabelerinin birçok vasfını öven Hazreti Peygamber (asm), meselâ “Ümmetime karşı en merhametli Hazreti Ebubekir’dir.” “En hayalı Hazreti Osman’dır.” “Allah’ın emri konusunda en titiz Hazreti Ömer’dir.” “En isabetli karar veren ve ilim şehrinin kapısı Hazreti Ali’dir.” “Ebu Zer’den daha doğru sözlü olan birini ne gök gölgeledi, ne yer taşıdı.” ”İbn-i Mesud söylemişse tasdik edin.” “Her ümmetin bir emini vardır, bu ümmetin emini de Ubeyde bin Cerrah’tır.” gibi pek çok takdir ve övgü sözleri Hazreti Peygamberin (asm) dilinden dökülmüştür.

O halde cömertçe takdir eden, öven bir Peygamber (asm) manzarası ile “övmek boynu kırmaktır.” diyen, övmeyi öldürmekle eşdeğer gören peygamber manzarasını çok iyi değerlendirmek; hangi övgünün boynu kırmak anlamına geldiğini bilmek gerektir. Aksi takdirde hadisten dem vurarak dengeyi yakalamaya çalışırken, bir bütün halinde peygamber davranışlarını değerlendirmekten aciz bir bakış açısı ile ne kadar da çok dengesizlikler yapıldığını fark etmek gerekir.

Peki o zaman ölçü ne olmalıdır? Dikkatle bakıldığında Hazreti Peygamber (asm) sahabelerinin şahıslarını değil vasıflarını övmüştür. Meziyetleriyle onları takdir etmiştir. Bu takdirlerini sunarken de onlara o meziyetleri verene hamd ederek onları da hamde sevk ederek yapmıştır.

Hasılı, övgüde aslolan övülen kişiye ihsan edilmiş olan vasfın öne çıkarılmasıdır. Bu vasfı taşıyan kişinin de bu emanetin farkına varıp şükretmesidir. Peygamberimizin (asm) boynunu kırmak olarak tanımladığı övgü, öven kişinin niyeti ve bu niyetin muhatabın enaniyetine hizmet etmesi noktasındaki bir övgü olsa gerektir.

Okunma Sayısı: 5064
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı