"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Sünnet-i Seniyyeye ittiba nasıl olur?

Yasemin YAŞAR
24 Eylül 2016, Cumartesi
Öncelikle Sünnet-i Seniyye ile hadis arasındaki farkı iyi tahlil etmek gerekir. Hadis ve sünnet genellikle eş anlamlı terimler olarak kullanılmaktadır. Oysa her ikisinin de şeriattaki konumu farklıdır.

Hazreti Peygamberin (asm) hayatından bir bölümün veya konuşmasından alınan cümlelerin farklı kişiler tarafından rivayet edilerek nakledilen söz, fiil ve takrirlerine hadis denmektedir.

Sünnet-i Seniyye ise, Hazreti Peygamberin (asm) Kur’ân’ın, hayat içerisinde nasıl yaşanması gerekliliğine dair örnek uygulamalarıdır. Bu örneklik hali ilm-i İlâhiden gelen Kelâm-ı Ezeli’nin uygulaması anlamındadır. Dolayısıyla ilm-i Ezeli’den olduğu için zamanla mukayyet değildir. Yani bütün zamanlar için geçerli ve mutlaktır.

Burada davranışları, âdetleri ibadete çeviren ve ona sünnet değeri kazandıran şey tevhid uygulaması olmasıdır. Şöyle ki; Sünnet-i Seniyyenin emrettiği bir davranışı bir doktor, bir uzman, bir pedagog da söyleyebilir. Fakat bu davranış sünnet olmaz. Sünnet olabilmesi için sünnete ittiba şuuruyla yapılması şarttır. O zaman adat ibadete dönüşür.

Bu şuur da şu şekilde gerçekleşir: Sünnete ittiba Allah resulünü akla getirir. Allah resulünün akla gelmesi onu vazifelendiren Hâlık-ı Kâinatı hatıra getirir. Dolayısıyla buradaki sır, Cenâb-ı Hakk’ın kendini tanıtmasına karşılık, kulun da mahlûkiyet cihetiyle mukabelede bulunması şuurudur.

Sünnet-i Seniyye, kulluğu her an hatırlatmak, Rabbin huzurunda bulunmak ve bu bilinçle yaşamak şuurunu kazandıran tam bir terbiyedir. Zaten ibadetlerin emredilmesinin bir hikmeti de bu değil midir?

İşaratü’l-İ’caz adlı eserinde Bediüzzaman meseleyi şöyle ders verir: “İbadet fikirleri Sani-i Hakime çevirtmek içindir. Abdin Sani-i Hakim’e olan teveccühü, itaat ve inkıyadı intaç eder. İtaat ve inkıyad ise abdi intizam-ı ekmel altına idhal eder. Abdin intizam altına girmesiyle ve nizama ittiba etmesiyle hikmetin sırrı tahakkuk eder. Hikmet ise kâinat sayfalarında parlayan san’at nakışlarıyla tebarüz eder.”

Bir örnek üzerinden meseleyi izah etmek gerekirse; meselâ yemekten önce ve sonra el yıkamak veya dişleri misvaklamak sünnetini bugün bilim insanları da, doktorlar da, hastalıklardan koruyucu tedbir olarak tavsiye etmektedirler.

İşte burada şu soruyu sormak gerekir?

Her yemekten sonra elini mikroplardan korumak maksadıyla veya ağız sağlığını korumak için dişlerini fırçalayan kimsenin bu davranışları sünnet olur mu?

Sünnet davranışı olması için en başta Cenâb-ı Hakk’ın esması hudutları içerisinde olması, Resulullah (asm) ve Allah’ı (cc) hatırlatması gerekir. Yani ellerini yıkamak suretiyle aslında kişi hem kendi bedeninde, hem kâinatta gerçekleşen muazzam bir temizleme fiilini hatırlayacaktır. Hazreti Peygamberin (asm) tavsiyesine uyarak gerçekleştirilen bu fiil kişinin huzuru İlâhîde olduğu bilincini arttıracak, böylelikle itaat gerçekleşecek, itaatten intizam ve hikmet ortaya çıkacaktır. 

Bir başka veçhile, bu fiili yani ellerini yıkamak, dişlerini fırçalamak davranışlarını kendi iradesiyle gerçekleştiren insan, kâinattaki temizleme fiilini, Esmaü’l-Hüsna hudutları içerisinde tefekkür edecek ve Cenâb-ı Hakk’ın “Mutahhir”, “Kuddüs”, isim ve sıfatlarını, vahid-i kıyasi metoduyla talim edecektir.

Hasılı; Sünnet-i Seniyye şuuru olmadan, bir doktor tavsiyesiyle yapılan bu fiiller ile kişi belki beden temizliğini sağlayacak, hastalıklara tedbir alacaktır. Fakat bu fiilleri, Resululah’ın (asm) sünnetine ittibanın verdiği neticeyi, yani tevhid hakikatini, hikmeti, itaati, nizamı, san’at-ı İlâhîyi ve esma talimini netice vermeyecektir. Ve sonuç olarak âdetler ibadete dönüşmeyecek, yani bakileşmeyecek, baki meyveleri vermeyecektir. Bu da kişiyi tatmin etmeyecektir. Zira fani olan hiçbir şey ruha saadet vermez. 

Davranışları, düşünceleri fenadan kurtaran ve ona ruh kazandıran, ancak şeriat ve sünnet şuurudur.

Okunma Sayısı: 5283
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • ibrahim tazeoğlu

    24.9.2016 02:01:50

    Sünnet i seniyyeye hakkı ile ittiba etmenin yolu asrımızın Müceddidini doğru tesbit edip onu en güzel biçimde takip etmekle olur.

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı