Acaba bu ülkenin suları da yavaş yavaş ısıtılmakta mıdır: Isınan suyun içindekiler rehavet, gevşeklik, gaflet, menfaatle karışık muhabbetle (cellâdına aşık olan ahmak gibi) ölüme mi terk edilmektedir? Toplum olarak haşlandığımızı ne zaman fark edeceğiz acaba? Ne zaman biz her şeye razı hale geldik? Suyumuzu ısıtanları ne zamandan beri velînimet bildik?
Pek çoğumuzun bildiği bir kurbağa deneyi vardır. İnsanların değişikliklere karşı verdiği tepkisizliği anlatmak için kullanılır. Deney şöyledir; kurbağalar sıcak suyun içine atılır ve ani ve hızlı değişimin verdiği tepkisellikle kurbağa kabın içinden sıçrar ve kurtulur. Deneyin ikinci kısmı daha ilginçtir. Kurbağalar, soğuk su dolu bir kabın içine konur. Su yavaş yavaş ısıtılır. Kurbağaların en mutlu, mesut olduğu sıcaklık, 37.5 derecedir. Bu dereceye gelince suyun içindeki kurbağalar gevşeyip boylu boyunca uzanır, rahatlıktan hiç kıpırdamazlar. Hatta keyif alırlar. Sıcaklığı, her 10 dakikada bir 0.5 derece arttırırlar, 40 dereceye, 50 dereceye gelir… kurbağalarda hiç “tık” yoktur. Zira kurbağalar hiç kımıldamadan haşlanarak can vermişlerdir.
Hemen şunu da belirtelim ki deneyin pek de bahsedilmeyen kısmı yani, dahası da vardır. Yavaş yavaş ısıtılan kurbağaların hepsi ölmemiş sağlıklı kurbağaların kaçabildiği görülmüştür.
Acaba bu ülkenin suları da yavaş yavaş ısıtılmakta mıdır: Isınan suyun içindekiler rehavet, gevşeklik, gaflet, menfaatle karışık muhabbetle (cellâdına aşık olan ahmak gibi) ölüme mi terk edilmektedir?
Toplum olarak haşlandığımızı ne zaman fark edeceğiz acaba?
Ne zaman biz her şeye razı hale geldik?
Suyumuzu ısıtanları ne zamandan beri velînimet bildik?
Ne zaman kötüye, kötü muameleye, kötü yönetilmeye razı hale getirildik?
Hangi ara sular ısındı da uyuştuk, gevşedik bu kıvama geldik?
Ne zaman sular ısıtıldı da kendi dinamiklerimizi, bizi biz yapan değerlerimizi tevillerle arzileştirip, en hasis menfaatler uğruna rüşvet vermeye başladık?
Ne zaman sular ısıtıldı da mânevî midelerimiz bu kadar ahlâkî yozlaşmayı, israfı, lüksü hazmeder oldu?
Sular ne zaman ısındı da hırsızı, arsızı ehli hamiyet bildik? Başımıza müstebit ettik.
Evet, suyun ısındığını fark etmek, ölçmek, görmek durumundayız. Yoksa su dayanılamayacak kadar ısıtıldığında kurbağalar çoktan ölmüş olacaklar.
Suyun ısınması ve rehavete kapılma hali hiç şüphesiz cehaletten değil, inkârdan, hakikate gözleri kapamaktan, alışkanlıkların tiryakiliğinden, menfaatten, hırstan, bile bile tercih etmekten kaynaklanmaktadır.
(İsra, 13) “Herkesin kaderini kendi çabasına bağlı kıldık.” Âyetini yaşamanın zamanı gelmedi mi?
Hiç olmazsa manevî bir nedamet.
Hiç olmazsa hatalardan ders çıkarmak.
Hiç olmazsa Rahmeti İlâhiyi celb edecek hizmet-i imaniyi arttırmak, duâ etmek zamanı gelmedi mi?