"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Risale-i Nur’da tahavvülat kavramı

Abdussamed Avcı
24 Nisan 2016, Pazar
Değişmek dönüşmek sıçrama anlamına gelen tahavvülat kelimesi havl, tahavvül ve tahavvülat silsilesi ile türemiştir.

Tahavvülat, Risale-i Nur’da Otuzuncu Sözde açıklandığı gibi maddenin yapı itibariyle sabit kalması ve hareket halinde olmasıdır. Bir atomu ve çevresindeki proton ve nötronları incelediğimizde proton ve nöronun daimî olarak faaliyette olması tahavvülatı ders veriyor

Samanyolu Galaksisine baktığımızda gezegenleri mevcut ve asırlardan beri sakinleri de sabittir. Samanyolu galaksisinin bir ferdi olan Dünyamızı incelediğimizde ise yine tahavvülatı görebiliyoruz. Dünyamız kurulduğundan beri Samanyolu Galaksisine tabi bir nefer olduğundan onunla birlikte hareket etmesi ve yer değiştirmesi, tahavvülatı lisan-ı haliyle ders verdiği gibi kendi etrafında dönüp gece ve gündüzün oluşması yine tahavvülatı bize gösteriyor. Ayrıca Dünyanın Güneşin etrafında dönerek yer değiştirmesi ve mevsimlere uğraması tahavvülatın bir numunesidir.

Otuz ikinci Sözde izah edildiği gibi her bir zerrenin bir faaliyet halinde olması ve kâinattaki bütün mevcudata girip işlemesi faaliyet ve hareketlilik hali tahavvülata bir örnektir. Bir avuç toprağa baktığımızda envaı çeşit bitkilere analık ettiğini ve bir papatyaya lâzım gelen bütün elementleri papatyaya sağladığını göreceğiz. Toprak içerisindeki faaliyete ya diyeceğiz bütün çiçekleri yapan bitkiler adedince fabrikalar var ya da bütün bitkileri bilen ve bütün mevcudata hükmü geçen bir zatın emriyle izniyle vücuda geliyor. Zerrelerin hareketliliği tahavvülata örnek olduğu gibi aynı zamanda bir zerrenin bir bitkinin içerisine girmesi ve bütün masnuatın içerisine girip işlemesi kâinatın yaratıcısının bir olduğunu gösterir. 

“Evet müteharrik herbir şey, zerrattan seyyarata kadar, kendilerinde olan sikke-i Samediyet ile vahdeti gösterdikleri gibi; harekâtlarıyla dahi, gezdikleri bütün yerleri vahdet namına zabt ederler. Kendi mâlikinin mülküne idhal ederler. Hareket etmeyen masnuat ise, nebatattan nücum-u sevabite kadar, birer mühr-ü vahdaniyet hükmündedirler ki; bulunduğu mekânı, kendi Sâni’inin mektubu olduğunu gösterirler. Demek herbir nebat, herbir meyve, birer mühr-ü vahdaniyet, birer sikke-i vahdettirler ki; mekânlarını ve vatanlarını, vahdet namına Sâni’lerinin mektubu olduğunu gösterirler. Elhasıl, herbir şey, hareketiyle bütün eşyayı vahdet namına zabt eder. Demek bütün yıldızları elinde tutmayan, bir tek zerreye Rab olamaz.”1

Bir insanı incelediğimizde bedenindeki elementlerin bulunması gereken yerlerde olduklarını görüyoruz. Meselâ fosfat elementinin göz bebeğinde bulunması gerekiyor ve görüyoruz ki  o elementin insan vücuduna girip ihtiyaç olan yere ulaşması ve vücuda faydalı olmasında iki hal var. Bir yaratıcısını, iki hareketliliğinin olduğunu gösteriyor.

Elhasıl, tahavvülat zerrenin veya maddenin madde yapısıyla sabit kalması ve bulunduğu konumdan sıçrayarak hareket etmesi ve yer değiştirmesi anlamına gelir.

Okunma Sayısı: 2070
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı