Bu duâ ile açıldı Yeni Asya gazetesinin kapıları bana, kalemime ve kelâmlarıma. Kalbimin, niyetimin karşılığıdır bu. Bir duâ buluşturdu yıllarca beni siz okurlarımızla. Bir duâ vesile kıldı yazdıklarıma, kalbinize dokunduklarıma. Yaradana güvenip, sığınılarak, geri çevirmeyeceğine inanılarak edilen bir duâ. Bir hayalin duâ kuşu olup Rabbe ulaşmasıyla sizlerleyim. Okuduğunuz her yazı duâ ile yazılıp size sunuldu. Tanımasam da, görmesem de çoğunuzu kalbimle kalbinize seslendim. Sizlerle hasbihalde ve paylaşımlarda bulundum âcizane.
Diyorki Sevgili:
“Aç yürek mektubunu eline, okuyayım.
Önüne bir güneş, yanına da bir yoldaş sunayım.”
Kalbin duâ etmesiyle cevap gecikmiyor. Yaradan kalbinin sesini reddetmeyi sevmiyor. Bizim üzülmemizi istemiyor. En güzeliyle mukabelede bulunuyor. Sanılmasın ki duâya icabet edilmiyor. Haşa! Biz gelen cevabı, hayrı göremiyoruz. Biz sabırsız ve cahiliz. Biz belki istemeyi bilmiyoruz. Biz teşekkür etmeyi unutuyoruz. Sitem etmeyelim.
Değerli şair Sezai Karakoç’un dediği gibi: “...Göklerden gelen bir karar vardır.”
Yüce Mevlâ’nın bir bildiği, beklediği bir zaman vardır. O, kulunu incitmez, fakat kul kulu incitir. Gözlerimizi kapatıp bakalım kalbimize. Atışlarını duyalım. Varlığını hissedip O’nun en sevgiliyi ağırlayışına şahit olalım. “Hoş geldin” diyelim ve başlayalım sohbete. Evvelâ teşekkür edelim bize bahşettiği sağlıktan dolayı. Şükredelim anne, baba, evlât oluşumuza, akıl ve duygularla donatılışımıza... Sonra anlatalım O’na kanayan yaralarımızı, eksik yanlarımızı, O’na lâyık kul olmak isteyişimizi ve dahi ancak bu şekilde iki cihanda mutlu olacağımızı bildiğimizi, istek listemizi... Sığınalım “En Emin” olana.
Çok derinden seslenelim kalbimizdeki misafirimize, derinimizi hissederek. Hani canımız acıdığında o derunumuzun titremesi, sızlaması gibi.... Onu hisederek. Gerekirse gözyaşı yağmurlarıyla. Sonra aminle kapatalım kalp kapımızı ve bekleyelim gelecek olan cevapları. Güvenerek, sabırla. Gelecektir bir yerlerden bir şekilde sedâlar. O an kalbin mutluluk kanatlarını açıp sevgiliye seslenmene müsaade edecek.
Diyeceksin ki: ”Ey Lâtif, Vedud olan Rabbim! Sen sevincimde de hüznümde de günahlarıma rağmen kalbime ses verdin. Yakarışlarımı geri çevirmedin. Sana sonsuz şükürler olsun. Sen beni iki cihanda yalnız bırakma.”
Evet bunda bile teşekkür ile duâ var. Duâsız olmuyor. Öyleki her söz seni duâ etmeye sevk ediyor.
Sevip kulunu yaratan, kalp denen o harika parçayı bedenimize ekleyen, onunla kendisine seslenmemizi, bakmamızı isteyen ve dahi orayı kendine ev yapan Rabbimizden istemeyi bırakmayalım. Duâ edelim. Hamd edelim.
Sizlerle beni buluşturan yüce Hâlık-ı Rahmana elhamdulillah. Muhabbet duyduğum Bediüzzaman Hazretlerine rahmet ve selâm olsun. Kapılarını bana açan gazetemiz Yeni Asya’ya ve yardımını, güleryüzünü benden eksik etmeyen değerli çalışanlarına duâ ve minnetlerimle...