"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Salep tadında İstanbul

Bayram KESKİN
03 Nisan 2016, Pazar
İstanbul’u Yargılamayın, Anlayın ve Seyredin…

Yazıya başlarken bunu demek istedim; çünkü artık öyle bir hal almış ki İstanbul, bünyesinde barınmak ve hayat mücadelesi vermek büyük bir başarı haline gelmiş. Trafiği ve ulaşımı bir yandan, yapılanma ve betonlaşması bir yandan, insan kalabalığı başka taraftan, hayat pahalılığı öbür taraftan derken, bu şehirde yaşaması çok zor hale gelmiş. Eğer bu şartlar altında İstanbul’da hayata tutunulabiliyorsa bir insan, “İstanbul seni yendim!” demeyi hak etmiştir. Ama âciz beşer bu haliyle yenebilir mi koca İstanbul’u, cevabını siz okuyuculara bırakmak lâzım.

Eyüp mahallinde bulunan Yeni Asya Vakfı’na ait Risale-i Nur Eğitim Merkezi’nde derslere gelen gazetemiz yazarlarından İbrahim Ersoylu abi ile her Cumartesi Mu’cizat-ı Kur’âniye derslerimiz olmaktadır. Kendisi, “bir dersi de Ümraniye’de birlikte okuyalım” diyerek bizi dâvet etti. Bizde Eğitim Merkezi öğrencileri olarak Cumartesi sabahı, sabah namazını kılıp yola koyulduk. İstanbul’un mânevî muhafızı olan ve Hz. Peygamberin (asm) yaveri Ebu Eyyûb El-Ensarî Hazretleri’nin yanından geçerken “İstanbul için tâ buralara gelmeye değer miydi?” sorusu gelirken akıllara; “ Hz. Peygamberin (asm) en ufak bir önerisini, işaretini, müjdesini yerine getirmek için çabalayan, hayatlarına tatbik etmek için aşkla koşturan bu mübarek sahabeler gerçek bir peygamber aşığı” olduğu hakikati de aklımıza yerleşiyordu. 

Saat 7:30’da Eyüp İskelesi’nden vapura binip Haliç sularında başlıyoruz seyahate. Vakit fecr vakti ve güneş doğmaya başlamış haliç sularına. Suda yansıyan güneşin kızıllıklarını ve uçuşan martıları seyre dalıyoruz. Haliç penceresinden Galata, Ayasofya, Topkapı, Eminönü, Tarihî Yarımada ve güneşin şehrin üstüne saldığı kızıl ışıklar. Tablo misali bir manzara yansıyor göz bebeklerimize ve kameralarımıza. Üstadın “Hem herbir şehir kendi ahalisine geniş bir hanedir.” dediği gibi koca İstanbul hanemiz oluyor âdeta. Güneş nazlı nazlı yükselirken Galata Kulesi’nin üstünden semalara; hayat da başlıyor İstanbul’un nazlı sinesinde. Sabahın serinliğinde vapurda birkaç kişi ve derse gitmek için yollara düşen bizler. Vapur dururken her iskelede yolcu almak için, bu dünyayı da vapura benzetiyoruz; birileri inerken dünyadan, birileri biniyor dünya denilen vapura yolculuk için.

Güneş artık tamamen gösteriyor yüzünü. Haliç sularında raks ederek yüzen vapur, yaklaşıyor Eminönü İskelesi’ne. Sol tarafta Hezarfen Ahmet Çelebi’nin uçuş denemesi yaptığı Galata Kulesi sergiliyor kendini. Sağda ise Eminönü Meydanı, Yeni Cami ve Mısır Çarşısı. Ve hemen önümüzde Galata Köprüsü giriş çıkışları takip ediyor. 

Karşımızda İslâm’ın, İstanbul’un ve fethin simgesi. Bütün ihmal edilmişliğine ve geri plana atma girişimlerine rağmen ayakta ve asırların katmış olduğu ihtişamı ile Ayasofya. Fatih’in bedduâlarını üzerine çekerek camiden müzeye çevirmelerine rağmen orada. “Önce Sultanahmet’i doldurun” diyenlere inat, dimdik ayakta ve sabırla bekliyor ikinci bir fatihini. İnşallah o günler yakındır. 

Yine yanı başında Osmanlının simgesi Topkapı. Dünyaya hâkimiyet kuran Devlet-i Ali Osman’ın yönetim merkezi. Şimdilerde ise Kutsal Emanetlerle yine bütün İslâm âleminin kalbinin attığı merkezlerden birisi. Sarayın içerisinde “şimdilerde pek göremediğimiz”, ama Osmanlıyı 600 küsur yıl ayakta tutmuş olan adaletin simgesi Adalet Kulesi. Biraz arka tarafta ise Osmanlının ihtişamlı dönemi eseri olan Sultanahmet Camii. 

Üsküdar iskelesine gelince inip dolmuşlarla Ümraniye’ye geçiyoruz. Orada İbrahim Ağabey karşılıyor bizleri ve kahvaltı için evine dâvet ediyor. Hatay lezzetlerinin yansıdığı kahvaltının ve hoş sohbetin ardından Ümraniye’de yakın zamanda açılan Nur dersanesine geçiyoruz. Nurun kahramanları burayı açıp ahir zaman müceddidi Üstadımızın resmini ve 46 yıldır tavizsiz Nur hizmetinde devam eden “Yeni Asya” ismini asmışlar cepheye gururla. Burada; Nurlara, Üstada, Risalelere, dâvâya, gazeteye sahip çıkan birçok mahal gibi hizmete devam ediyorlar. 

 Öğle namazından sonra İbrahim Ağabey eşliğinde Çamlıca Tepesi’ne çıkıyoruz. İlk kez çıkmanın vermiş olduğu heyecanla geziyoruz etrafı. Üstadın birçok kez çıktığı, İstanbul’u anlayabilmek için hâkim bir konumda ve şahane bir manzarası olan bir nokta. Üstad, Lem’alarda “Esaretten geldikten sonra, İstanbul’da Çamlıca Tepesi’nde bir köşkte, merhum biraderzadem Abdurrahman ile beraber oturuyorduk… Mevkice İstanbul’un en güzel yeri olan Çamlıca’da oturuyordum” diyerek anlatmaktadır Çamlıca Tepesi’ni. Bir çok kez İstanbul’u gezmeme rağmen ilk kez oradan bakınca kavradım İstanbul’un siluetini. Boğaz, Beşiktaş, Galata, Üsküdar, Tarihî Yarımada ve muhteşem eserler, hepsi gözler önünde. Çamlıca Tepesi’nin göz kamaştıran güzelliğinin yanında bu manzara da olunca bakmaya doyum olmuyor. Bu duygular eşliğinde manzaranın tadına varırken damağımızda salebin tadı ile lezzetleniyor o esnada. Yudumlarken salebimizi “Zorsun, amma çekilirsin be İstanbul” diyoruz. 

Ben böyle yoğun duygular ve düşüncelere dalarken Burak ve Halil İbrahim kardeş de Burak’la benim hemşerim olan ve vapura binerken tanıştığımız bir abimizle sohbete devam ediyor, bende katılıyorum bir müddet sonra sohbetlerine. Burak ve Halil İbrahim kardeş yeni tanıştığımız abimize “hizmet her zaman ve her yerde” edasıyla anlatıyorlar Üstadımızı ve Risale-i Nurları. 

Sabah günün doğuşu ile temaşa ettiğimiz manzaraları bu sefer dönüşte güneş batarken seyre dalmanın ve iki vaktin İstanbul’a katmış olduğu güzelliği seyretmenin mutluluğu var içimizde. Böyle bir gezi İstanbul’u sevdiriyor, ona olan küslükler ve kırgınlıklar yok oluyor. Tanıdıkça İstanbul’u aradaki bağ artıyor ve her şeye rağmen İstanbul’da yaşanır diyor insan. 

Ve diyorum ki;

Suyun maviliği,

Halicin zerafeti,

Eyüp’ün maneviyatı,

İstanbul’un haşmeti,

Daha ne ister ki insan…

Bayram KESKİN / [email protected]

Okunma Sayısı: 2787
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı