"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Tefekkür penceresi

Buse ERDOĞDU
16 Ağustos 2015, Pazar
11 Ağustos 2015’in gecesi ruhumuz, kalbimiz huzur ile dolu.

Etraf sessiz, insanlar tefekkür ederek Nurları keşfediyorlar. Hayatımıza açtığımız yeni sayfadan bir gün bugün. Kendimizi 21 gün boyunca günahlardan uzak tutmaya çalıştığımız bir Külliyat Bitirme Programındayız.

Bu kampta aklımızda olan tek şey, ihlâslı bir şekilde Külliyatı bitirmek ve Nurları biraz daha yakından tanıyabilmekti. Hedeflerimize adım adım yaklaşıyoruz.

Tamamen tefekküre açık bir mekândayız. Yeşilin sayısızca tonları, olmazsa olmaz fındık bahçeleri, güneşin doğuşunu ve batışını izleyebileceğimiz, yıldızlara baktığımızda Allah’ı hatırlayabileceğimiz ve O’nu esmâları ile tefekkür edebileceğimiz müthiş bir mekân burası.

Bizler burada kainatı mânâ-i harfî ile okumayı öğrendik. Aramızdaki tatlı rekabetler bizi şevke getirdi. Bazen ümitsizliğe kapılsak da, şahs-ı manevînin kuvvetiyle birbirimize destek olduk. Risale-i Nur’un mahiyetini ve ehemmiyetini ihlâslı bir şekilde anlayabileceğimiz ve bunun farkına varabilmemiz için düzenlenmiş bir kamptı sanki bu. “İbadetin ruhu ihlâstır” sırrınca, gayemizin rıza-i İlâhî olduğunu vurgulayan bir programdı bu. 

“Güzelleer uyanıın..” sözüyle uyandığımız günde, tesbihat halkasına dahil olup duâ ettiğim zaman şahs-ı manevînin bir azası olduğumu idrak ettim. Uhuvvetin en çok belirdiği bir ortamdı kahvaltı. Tatlı sohbetlerin, şirin muhabbetlerin sonunda hem kâinatı, hem Nurları, hem insanı okuma vakti. Bu bize verilen bir nimet olsa gerek. Bir yandan kâinatı okuyoruz; muntazam bir manzara… Bir yandan halife-i arz olan insanı okuyoruz. Bir yandan da bize bu hakikatleri öğreten Nurları… Okurken ihlâsı, uhuvveti, muhabbeti tartıyoruz. Tartarken öğreniyor, öğrenirken uyguluyoruz. Okumalarımızın sonuna yaklaşırken ruhumuzun gıdası olan Risale-i Nur dersine kendimizi teslim ediyoruz. Dersten sonra yapılan çay sohbetleri, ilâhiler, tatlı muzırlıklar uhuvvetimizi, tesanüdümüzü arttırmak için yapılan birer küçük faaliyet. 

Şimdi bin pişmanım geçen günlerime. Sordum kendime; “Acaba ebedî misin?” diye. 

Cevap verdi kalbim ve bedenim: “Hayır. Yarı yolda bırakıp giderim.” O zaman vurdum başımı taşa. Yâ Rabbim nasıl çıkarım karşına? Nasıl söylerim bile bile işlediğim günahları? Al Rabbim, al beni de Senin Nur’lu yoluna…

Okunma Sayısı: 2788
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • Samiye Dik

    16.8.2015 02:17:12

    Canım kardeşim Rabbim yolunu NURLU eylesin inşallah.Okuma programınızın manevi havasını kalbimde hissettim Allah ebeden razı olsun...

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı