Gidip geliyor, gelip gidiyor. Bir senfoni sanki, notalar çıkıp iniyor... Kalpte ihtizaz bedende serinlik, ruhta inşirah oluyor... Barla denizi bu gelip gidiyor. İnsanlar Barla’ya bir iki gün gelip gidiyor.
Barla... Gel git yaşayanların Nura ve manevî sürura ulaştığı yer. Denizin cûş u hurûşa geldiği mekân. Seherler ayrıdır burada. Said Nursî ayaktadır ve daha yatmamıştır. Allah’ın san’at eserleri geceden sabaha tefekkürle meşgul bir kalbin nazarındadır... Kuşların cıvıltısı tesbih ve Allah’ın konuşturmasıdır.
Ve birazdan şu Risalecik dökülecektir Said’in dilinden, Kur’ân’ın hazinesinden...
Dinle, havadaki demdeme, kuşlardaki civcive, yağmurdaki zemzeme, denizdeki gamgama, raadlardaki rakraka, taşlardaki tıktıka birer manidar nevaz... (Sözler – 743) Güya bütün kâinat ulvî bir musıkîdir, iman nuru işitir ezkâr ve tesbihleri. (Sözler – 744)
Eğer o yüksek hakikatları yakından temaşa etmek istersen, git fırtınalı bir denizden, zelzeleli bir zeminden sor. “Ne diyorsunuz?” de. Elbette “Yâ Celil, yâ Celil, yâ Aziz, yâ Cebbar” dediklerini işiteceksin. Sonra deniz içinde ve zemin yüzünde merhamet ve şefkatle terbiye edilen küçük hayvanattan ve yavrulardan sor. “Ne diyorsunuz?” de. Elbette “Yâ Cemil, yâ Cemil, yâ Rahîm, yâ Rahîm” diyecekler. (Sözler – 334)
Kâinatın zikrini duyan adam vardır burada... Bütün vaktini Kur’ân hakikatlerinin anlaşılmasına ayırmıştır. Gelenlerle hazik bir doktor gibi de ilgilenmekte buraya gelenler, Kur’ân eczanesinde nasıl manevî ilâçlar olduğunu görmektedir...
Çam Dağı’nda ayrı bir Celal tecellisi karşılar sizi. Allah’ın rahmet ve kudret hazinesi olan dağlar, Celal esmasının bir tecellisi olarak buradadır. Ve Said Nursî’nin ne çok sırdaşı olmuştur bu dağ. Sizin duyamadığınız tesbihleri duymuş ve hakikatli bir adama dost olmanın sevinciyle çok izzetli bir duruşu vardır bu dağın. Bir o kadar da tevazu ile daima tesbihtedir bu güzel mekânlar.
Said Nursî’nin İstanbul’daki Yıldız Sarayı’na değiştirmediği enfes mekânlardır buralar. Akşam olunca sakini başka. Sabah olunca başka. Bambaşka bir senfoninin melodisidir Çam Dağı. Hele bir de Çam Dağı’ndan esen yeller, zikir arkadaşı dallar diye mırıldanırsın... Siz de bu senfoninin bir armonisi olur, kâinatin senfonisinin tadına varabilirsiniz...
Çam Dağı ayrı güzel… Çınar ağacı başka güzel, kâinat bir başka… Kuşların cıvıltısı, Cennet bahçesi, kara kavağın meşesi, ulu Çınar’ın neşesi, hepsi Barla senfonisinden…
Deniz epey ıslattı yine. Vuruyor, vuruyor. Geliyor, gitmiyor... Senfonisini daha fazla hissettiriyor. Temposunu arttırıyor.
Barla... İman nuruyla bakışın, Risale-i Nurlarla yazıldığı güzel belde... İşte burada.
Barla... Kur’ân’ı anlatan, Risale-i Nurlarla biraz teneffüs etmek isteyenleri Barla senfonisine çağırıyor...