"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

İnce tel ve kalın halat

Ahmet BATTAL
25 Temmuz 2013, Perşembe
Bu gün yazacaklarımız, sadece bu günle ve sadece siyasetle ilgili olmadığı gibi sadece Türkiye ile de ilgili değil.
Yazacaklarımız genel insanî ilkelerle ilgili.
Şöyle soralım: Kendi kendisini yönetme yeteneğine sahip kişi, kararlarını sadece kendi iradesine göre verse mi iyidir, yoksa kendisini ilgilendiren konularda çevresine danışsa mı iyidir?
Elbette ikincisi. Her halde bu sebeple, atalarımız “danışan dağlar aşmış, danışmayan düz yolda şaşmış” ya da “sorucu olan bilici olur” demişler.
Şimdi şunu soralım: Bir arada bulunmak isteyen ya da mecburen veya fıtraten bir arada bulunan bir grup yetişkin insan, ortak kararla kendi kendisini mi yönetse iyi olur, yoksa içlerinden bazıları gücü ve kontrolü elde tutup diğerlerine hükmetse mi daha iyi olur?
Elbette birincisi.
Zira insanı yönetmek insana hükmetmek demek ise, neden bazı yetişkin insanlar başka bazı insanların hükmü altına girsin ki.
Şimdi de şunu soralım: Bir grup, cemaat ya da cemiyet oluşturan kişiler ortak ihtiyaçlarını gidermek için dernek, vakıf, şirket gibi müesseseler kuracak olsalar, bu müesseseleri yönetmek için tek kişiye mi güvenseler daha iyidir yoksa bir ekip görevlendirseler ve o ekibi denetleseler mi daha iyidir?
Elbette ve elbette ikincisi daha iyidir.
O halde son soru:
Bir ülkenin (devletin değil, vatanın) vatandaşları kendi ortak ihtiyaçlarını karşılamak için devlet aygıtına sahip olduklarında, bir hizmet aygıtı olan o devleti yönetmek için içlerinden karizmatik bir lideri seçip ona sınırsız kredi ile güvenseler mi iyidir, yoksa mütesanid (dayanışma içinde) bir ekip seçip o ekibe görev verseler ve sürekli denetleseler mi iyidir?
Elbette burada da ikincisi iyidir.
İşte demokratik anayasal sistem budur. Parlamenter sistemi de seçsek, başkanlık sistemine de geçsek, sonuç değişmez.
Önemli olan, liderin kararları “tek başına” mı aldığı yoksa ekibin karar almasını sağlayacak bir yönetim modeline mi tabi olduğudur.
Bediüzzaman Münâzarât’ta (s. 25) ince tel ve kalın halat örneği vererek meşrûtiyet adlı yönetim modeli hakkında şunları söylüyor:
“Bir ince tel gibi her tarafa hevâ ve hevesin tehyîci ile çevrilmeye müstaid olan rey-i vâhid-i istibdâdı; lâyetezelzel bir demir direk gibi, lâyetefellel bir elmas kılınç gibi olan efkâr-ı âmmeye tebdil eder. Siz de, sefine-i Nuh gibi emniyet ediniz. Herkesi bir padişah hükmüne getiriyor; siz de hürriyetperverlikle padişah olmaya gayret ediniz. Esâs-ı insâniyet olan cüz-ü ihtiyârı temin eder, âzâd eder; siz de câmid olmaya râzı olmayınız.”
Özetle, kamuoyunun ve milletin ortak aklının oluşturduğu kalın halat gibi olan demokrasi ve cumhuriyet, her tarafa bükülebilen ince bir tel durumunda olan “tek adam” yönetimine zıttır. Elbette birincisi iyidir, herkesi padişah yani yönetici yapar. İkinci yönetim modeli ise yönetilenin iradesini elinden alır, insanı manen ve aklen öldürür.
Ayrıca Bediüzzaman aynı eserde (s. 40) tek adam yönetiminin riskini de şöyle açıklıyor:
“Bir ince teli, rüzgâr her tarafa çevirebilir. Fakat içtimâ ve ittihat ile hâsıl olan hablü’l metin ve urvetü’l vüskâ değme şeylerle tezelzül etmez.
İşte, bakınız: Eski padişahların irâdesini, Ermeni rüzgârı ve ecnebî havası veya vehmin vesvesesi, esmekle çevirebilirdi. O da, sükûta rüşvet-i mâneviye olarak, birçok ahkâm-ı şeriatı feda ediyordu. Meşrûtiyet hâkimiyet-i millettir. Yani efkâr-ı âmmenizin misâl-i mücessemi olan mebusân hâkimdir; hükûmet, hâdim ve hizmetkârdır.”
Özetle tek adam yönetimi her grup için, ama bilhassa devlet aygıtını yönetmekle görevlendirilen siyasetçi için risklidir.
Tek adamın seçimle gelmiş olması da, çevresinde bir danışmanlar kadrosunun bulunması da tehlikeyi önlemeye yetmez. Zira tehlikeyi bertaraf etmek için önemli olan, kararı ortak aklın alması ve kamuoyunun da karar ve icraat üzerinde hakkıyla denetim yapmasıdır.
Okunma Sayısı: 1368
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
  • i.kaban

    26.7.2013 00:00:00

    Saygıdeğer Hocam,
    Yazınızda ifade ettiğiniz bahse konu soruların cevabı şudur kanaatimizce;
    Liderin etrafında, ülkede kendi görüşüne yakın olan ve imkanlar dahilinde en donanımlı ama bir o kadar da uyumlu insanlar bulundurulmalıdır. Hatta bu sadece kabineden ibaret tutulmamalı, bürokratik anlamda tüm mevkiler için de uygulama alanı bulmalıdır. Dolayısıyla bu itibarla, liderin istişareden uzak kendi başına yaptığı açıklamaların halk nezdinde oluşturacağı yanlış algıların tamamı, bunu kendine görev addetmiş söz konusu kişilerce, bahsi geçen açıklamada aslında öyle değil şöyle denilmiştir şeklinde tercüme edilerek giderilmeye çalışılmalı, kısacası istikrara bir halel gelmesinin önü ivedilikle alınmalıdır. Çünkü asıl hedef yönetimde istikrarı sağlamak olmalı aksi bir durum akla dahi getirilmemelidir...

  • Melikşah Sezen

    25.7.2013 00:00:00

    Demokrasi kimin kime nerede duracağını haklardan ne kadar faydalanacağının sınırını tespit etmek için güçler arası denge geçiş sistemi. Herkesin hakkının savunulduğu değil hakim olan görüşün diğerlerine nereye kadar hak sahibi olduklarını bildiren, sınırlayan yalan sistemi. İslam, devlet için bir yönetim şekli belirtmemiştir saltanat, demokrasi vs. fakat devletin yönetiminde riayet edilmesi gereken esasları derin çizgiler ile çizmiştir ve bu sınırlara riayet ile Allah resulünden sonra İslam devletinde halife-i raşidinin uygulaması bize güzel bir örneklik göstermiştir. Halkın nazarında itibarı olan bir aristokrat sınıfı fakat bu aristokrasi kana ve maddiyata değil ehillik, bağlılık ve ilim aristokrasisi şeklinde görülmüştür. Örneklik budur seçmek, kimseyi kimseden ayırmaksızın idareye hakim kılmak göz boyayıcı fakat gerçek bir hakikat idealine kavuşturmaktan uzak söylemler. Bu hulefa-i raşidinin örnekliğinden teşekkül demokrasinin ve saltanatın eksilerinden beri olan bir yönetim şekli Büyük doğu ile baş gösteren ve halefleri ile tafsilatlandırılan Baş yücelik nizamıdır. Hümanizm, insan hakları vb. İslam nazarında karşılıkları bambaşka olan modern algının bize dayattığı ve algımızı şekillendirdiği kavramlar bizi üstünlerce örneklendirilmiş ve tatbik edilmiş bir yönetim şeklinden uzak kılmasına müsaade etmemeliyiz. Selam ve dua ile..

(*)

Namaz Vakitleri

  • İmsak

  • Güneş

  • Öğle

  • İkindi

  • Akşam

  • Yatsı