Telefonun öbür ucundaki sesin mülâhazaları olumsuz ve emrivakiydi...
“Bizim bu aşamada yapacağımız bir şey olmamakla birlikte sonucu mahkeme rapora göre belirleyecektir” diyerek savunmasını (!) yapan eğitim idarecisinin müsbet davranışına mukabil siyaseten hareketi esas alan muhatabı hırs ve mağrur dolu edasını sürdürmekle yetiniyordu.
Siyaset ve eğitim profilinin karmaşıklığı kendini hissettiriyordu.

Siyasî yapı
Siyasî bir yapının kanun ve yönetmelikleri kullanarak taşıdığı zihniyeti paylaşmayan eğitim idarecisinin muhatabı Ankara Mahreçli Eğitim Müessesesi elemanıydı.
“Sizi de dinlemeliyim” demişti.
O da “Olur” diye mukabelede bulunmuştu.
“Tanık” profiline sokulan eğitim idarecisine “Sizin bir suçunuz görünmüyor” demişti soruşturmacı.
Rahatlama hissetmişti kendinde “tanık”.
Aradan aylar geçmişti. Müfettiş raporuna dayalı olarak getirilen teklifler şaşırtıcıydı.
Disiplin yönünden cezaî işlem, adlî yönden yargılanmasına, idarî yönden “İdareciliği üzerinden alınarak, il içinde bir okulda öğretmen olarak görevlendirilmesine...”
Getirilen tekliflerin değerlendirmeleri acıydı. Siyaseten hareket...
Gayr-i resmî suçu ise “İrticaî faaliyetler içinde olduğu duyumu alınmış” olmasıydı. Eğitim ve siyaset; al birini, vur diğerine...

Eğitim-Siyaset- Sorular
-Çıkarılan yönetmelik, genelge vs. mevcut kanun ve yönetmeliklerle örtüşüyor mu?
-Mevzuat değişiklikleri kazanılmış hakları yok sayıyor mu?
-Mevzuat değişikliklerinin mevcut mevzuatların olumsuzluklarını bertaraf etmesi gerekirken köklü bir değişiklik yapılmak istenmekte. Bu da çok ciddî problemleri beraberinde getiriyor mu?
-Rotasyonların sadece okul yöneticileri ile İl Millî Eğitim denetmenlerine uygulanması, diğer MEB personeline (ilçe müdürleri gibi) uygulanmaması ne demektir?
-Takvimlere uygun yapılmayan iş ve işlemler?

Sistemde eski hal!
Çok uzun yılların mahkûmiyeti içinde kokuşmuş bir mevcut eğitim sistemi içinde kalınarak nereye kadar gidilecek? diye sorulursa, buna mukabil neler söylenebilir? “Eski hal muhal, ya yeni hal veya izmihlal” sözü yeterli olur mu?
 
Ne dersiniz? Yazar- Çizer-Bozar
Ciddî bir eğitim, anlayış olarak siyasetle özdeşir mi? Mahiyet itibariyle her şey ilme bağlıdır, realitesi ışığında hareket ve değerlendirmeler esas alındığında siyaset mefhumunun bu düzeyde konumu nedir veya ne olur?
Mevcut siyasetin eğitime yansıtılması doğru mudur? Eğitimciler bu hususa neler derler?
Sağlıklı değerlendirmelerle, esas alınan kriterler içinde yapılacak mülâhazalar, eğitimin siyasete bulaşmaması veya siyasetin eğitimden uzak ve ayrı bırakılması yönünde ağırlık kazanmaktadır.
Gerçek eğitimin çok yönlü ve en sağlıklı tarifini Bediüzzaman’ın şu değerlendirmesinde görmek mümkündür. Diyor ki Bediüzzaman: “Aklın Nur’u fen ilimleridir. Vicdanın ziyası din ilimleridir ikisinin imtizaciyle hakikat tecelli eder.” (Münâzarât)
Hakikat yolunun aralanmasında menfaate dayanan siyasetin kazandırdıkları tartışmalardan hali değildir.
Aklın kabul ettiği realitelere uzak bir yapı sergileyen siyaset fitrî bir eğitim kriterleriyle özdeşleşmez.
“Vatan, millet ve din menfaatine yönelik bir anlayışı izhar etmesi adına siyaseten yapılacak hareketin meşrûluğu kabul edilir bir anlayışa sahipken bu istikametle esas alınan davranış biçimleri günümüzde menfaate dayalı siyasette mevcut mudur?”
Bütün bu benzeri sebeplerden dolayı eğitimi siyasetten tefrik etmek gerekmektedir diyoruz.
Yoksa daha çok yazar, çizer ve sonun da yine bozarız.