"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Gürcistan’da Saakaşvili dönemi resmen sona erdi

GÖKTÜRK TÜYSÜZOĞLU
30 Ekim 2013, Çarşamba
2003 yılında yapılan bir seçimle başlayan Mikhail Saakaşvili dönemi, 27 Ekim 2013 Pazar günü düzenlenen bir başka seçimle sona erdi ve Saakaşvili’nin “Gül Devrimi” olarak nitelenen 10 yıllık iktidarı nihayet bitti.
2003-2008 yılları arasında zirve noktasına varmış olan Saakaşvili’nin kişisel/siyasî faaliyeti, Ağustos 2008’de yaşanan ve Rus Ordusu’nun neredeyse silâh kullanmadan Tiflis yakınlarına dek gelmesi ile nihayetlenen 5 günlük Rusya-Gürcistan Savaşı sonrası inişe geçmişti. Gürcistan’ın AB ve NATO üyeliği noktasında ileri bir adım atamaması ve yönetimin çok ciddî yolsuzluk iddiaları ile çalkalanması, Saakaşvili’nin yakın müttefikleri ile yaşadığı kişisel problemler ile birleştiği noktada, Gürcistan’ı ciddî bir siyasî ve dolayısıyla ekonomik buhrana sürükleme riski taşımaktaydı. Bütün bu faktörlerin üzerine, servetini Rusya’da elde etmiş milyarder ve karizmatik iş adamı Bidzina Ivanişvili’nin adeta bir “kurtarıcı” edasıyla siyasete el atması, Saakaşvili iktidarının sona ereceğini gösteren ciddî bir işaretti. Ivanişvili’nin teşkilâtlandırdığı Saakaşvili muhalifi Gürcü Rüyası Koalisyonu’nun geçtiğimiz yıl yapılan parlamento seçimlerinden açık ara farkla galip ayrılması, Saakaşvili’yi parlamento desteğinden yoksun bir “topal ördek” haline getirmişti. Topal bir ördeğin fazla yaşayamayacağı gerçeği ise, geçtiğimiz günlerde yapılan başkanlık seçimleri ile tescillendi. Zira Gürcü Rüyası Koalisyonu’nun ve dolayısıyla Başbakan Bidzina Ivanişvili’nin desteklediği Georgi Margvelaşvili, Saakaşvili’nin desteklediği eski Dışişleri Bakanı David Bakradze’ye ciddî bir fark atarak, seçimlerin ikinci turuna dahi gerek kalmadan büyük bir zafer elde etti.
Georgi Margvelaşvili, Gürcü Rüyası Koalisyonu’nun kurucusu ve temel toplumsal/siyasî meşrûiyet kaynağı olan Bidzina Ivanişvili tarafından devlet başkanlığı koltuğuna oturtulmuştur da denebilir. Başbakanlık koltuğunda oturan Ivanişvili, yaptığı ve yapacağı anayasal değişiklikler ile başbakanlık makamını daha işlevsel ve etkin bir konuma getirmeyi ve devlet başkanlığı makamını temsilî bir görev haline getirmeyi arzuladığı için, bu pozisyona düşük profilli ve iyi anlaşabileceği bir ismi getirmeyi tercih etmiştir. Eski Eğitim ve Bilim Bakanı ve Başbakan Yardımcısı olan Margvelaşvili, Gül Devrimi’nin ilk yıllarında Saakaşvili tarafından yönetim kademesinden uzaklaştırıldığı için, ona ciddî bir kin de duyuyordu ve Ivanişvili’nin devlet başkanlığı için yaptığı teklifi kabul etmesinde bu faktör çok ciddî bir rol oynamıştır. Gürcü Rüyası Koalisyonu içerisinde sivrilen bir isim olmayan Margvelaşvili, bu bağlamda Irakli Alasaniya, Salome Zurabişvili ve Kakha Kaladze gibi karizmatik isimlere kıyasla, Ivanişvili’nin “düşük profilli devlet başkanı” arayışına uyan bir isim olarak görülmüştür.
Gürcistan Devlet Başkanlığı seçimlerine katılım oldukça düşük sayılabilecek bir oranda kalmıştır. Nitekim % 46’lık katılım oranı siyasî meşrûiyet noktasında tartışmalara yol açabilecek bir rakamdır. Ne var ki, Gürcistan halkı, bu seçimlerin ülkenin geleceği bağlamında çok da önemli bir rol oynamayacağının bilincindedir. Ivanişvili’nin devlet başkanlığı makamını önemsiz bir hale getirme düşüncesinde olması ve bu sebeple bu koltuğa oturmayı tercih etmemesi, seçimlere katılım oranını düşürmüştür. Saakaşvili’nin anayasa gereği (üst üste 2 kereden fazla devlet başkanlığı yapamamak) bu seçimlere giremiyor oluşu da katılım oranının düşük olmasını beraberinde getirmiştir. Zira Saakaşvili’nin partisi Birleşik Ulusal Hareket tarafından devlet başkanlığına aday gösterilen David Bakradze, saygın bir isim olarak bilinmesine karşın liderlik özelliği olmayan bir karakter olarak algılanmıştır. Bakradze’nin devlet başkanlığı seçimlerinde aldığı % 21,75’lik oy, onun karizması ve ortaya koyduğu gelecek projesinin halk tarafından yetersiz bulunduğunu ve özellikle üzerinde durduğu Avro-Atlantik dünya ile yakınlaşma söyleminin, Rusya’nın, Gürcistan özelindeki rahatsızlığını AB ve NATO’ya da yansıtmasına paralel olarak, Gürcü halkı tarafından anlamsız olarak algılandığını söylemek gerekir.
Seçimlerin ikinci tura dahi kalmaması, Bidzina Ivanişvili’nin Rusya ve Avro-Atlantik arasında dengeyi gözetecek bir Gürcistan idealinin halk tarafından olumlandığını göstermektedir. Seçimler, gerek AB ve ABD, gerekse Rusya tarafından özgür ve âdil olarak görülmüştür. Bu durum, bu aktörlerin, Gürcistan’ın siyasî geleceği ve tercihleri noktasında oluşabilecek görüntüyü önceden öngördüklerini ve herhangi bir sürpriz beklemediklerini göstermektedir. Aslında Gürcistan, Avro-Atlantik dünyası için oldukça değerli bir proje ülkesi olarak bilinmektedir. Rusya sınırında ve Karadeniz kıyısında yer alan ve topraklarında 2 adet ayrılıkçı bölge (Güney Osetya ve Abhazya) bulunduran Gürcistan, coğrafi ve siyasî görünümü itibarıyla, Avro-Atlantik Dünyası’nın doğuya ya da Karadeniz-Hazar bağlantı noktasına yerleşme girişimi çerçevesinde bir truva atı olarak şekillendirilmek istenmiştir. Bu ülkenin Rusya sınırında yer alması, doğu-batı enerji aktarım (Orta Asya-Hazar-Azerbaycan-Türkiye-AB) hattının üzerinde yer alması ve Abhazya ile Güney Osetya tabanlı bir ayrılıkçılık ile karşı karşıya olması, Avro-Atlantik dünyasının, Rusya’nın “arka bahçesine” girebilme amacı bağlamında ortaya koyduğu hedefin ne denli başarılı olabileceğine yönelik ciddi bir fikir verebilecekti.
2003 yılında Saakaşvili önderliğinde başlatılan Gül Devrimi çerçevesinde yaşanan gelişmeler ise, ekonomik/teknolojik/yönetimsel anlamda kaydedilen ciddî başarılara karşın, eski Sovyet cumhuriyetlerinde yaygın olan yolsuzluk ve otoriter siyasî reflekslerin fazlaca geri plana itilemediğini göstermektedir. Saakaşvili’nin, iktidarının ilk yıllarından itibaren yaşadığı “güç zehirlenmesi” çerçevesinde en yakın müttefiklerini kendisinden uzaklaştırması ve Ivanişvili’yi iktidara getiren en önemli toplumsal rahatsızlığın ülkede görülen yaygın yolsuzluk oluşu, bu durumu ispatlamaktadır. Bu yönüyle, Avro-Atlantik dünyasının Gürcistan’da kurmaya çalıştığı hesap verebilir, çoğulcu ve istikrarlı yönetim mekanizmasının yalnızca istikrar unsurunun altı çizilebilmiştir. Bunun yanı sıra, 10 yıllık zaman zarfında, Gürcistan, ne AB’ye gereğince yakınlaşabilmiş, ne de NATO’ya üye olabilmiştir. Bunun yerine, izlenen Rusya karşıtı tutum, ülke ekonomisinin olumsuz yönde etkilenmesine, ülke topraklarının Rus Ordusu tarafından birkaç günlüğüne de olsa işgal edilmesine ve ayrılıkçı bölgelerin Rusya desteğiyle bağımsızlıklarını ilân etmelerine sebep olmuştur. Bu bağlamda ele alındığında, Gül Devrimi’nin elde ettiği başarılardan çok içselleştirdiği başarısızlıklarla değerlendirilmesi daha doğru olacaktır.
Ivanişvili’nin Rusya ile olan nisbî yakınlığı ve Gürcistan halkı nezdindeki meşrûiyeti, onun AB ve ABD ile yakınlaşma yönünde yaptığı açıklamalar ile birlikte ele alındığında, Gürcistan’ın, Saakaşvili dönemine kıyasla daha düşük profilli ve dengeci bir dış politika çizgisine yöneleceğini göstermektedir. Kuşkusuz bu durumdan en çok memnun olacak aktör de Rusya olacaktır. Güney sınırlarına paralel uzanan bu küçük Kafkas ülkesinin kendisi için “mide bulandırıcı” bir nitelik taşıyan eleştirilerinden azade olmak, “arka bahçesindeki” faaliyetinin ve politikalarının, arka bahçede yer alan “yaramaz ve şımarık bir çocuk” tarafından sorgulanması hususunun ortadan kalkması anlamına gelecektir. Bundan sonraki dönemde, gerek Rusya, gerekse AB, ABD ve Türkiye ile eşdeğer ilişkiler kurmaya çalışan ve Ivanişvili’nin iş adamı kimliğinden de hareketle, küresel kapitalizme eklemlenerek ülkenin ekonomik potansiyelini işletmeye çalışacak bir Gürcistan görmemiz olasıdır. % 62’lik oy oranı ile devlet başkanlığı koltuğuna oturan Georgi Margvelaşvili ise, Ivanişvili’nin uygulamalarını onaylayan ve ona karşı çıkmayan bir temsil makamı görünümünde karşımıza çıkacaktır.
Okunma Sayısı: 1819
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı