"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Kazanmanın cazibesi

Sebahattin YAŞAR
23 Nisan 2014, Çarşamba
Kazanmanın ne büyük bir cazibesi var ki, herkes, ‘kazanmak’ istiyor. Çocuk da, yaşlı da, genç de; kadın da erkek de ‘kazanmak’ istiyor.

Öğretmen de, öğrenci de, işveren de, işçi de ‘kazanmak’ istiyor.
Kime sorsanız, ‘kazanma’nın hesabı içerisinde. Çoğu kez yıkıcı ‘hırs’lar ‘kazanmak’ta kullanılıyor. Sınavlar ‘kazanma’ üzerine kuruluyor; seçimlere ‘kazanmak’ için giriliyor; adaylar ‘kazanmak’ için ter döküyor.
İhalelere kazanmak için giriliyor, maçlar kazanmak için oynanıyor. Savaşlar kazanmak için, barışlar kazanmak için. Kazanmak, insanoğlunun ortak derdi sanki. Kazanmak da kazanmak.
Ne güzel! Sanırım en güzeli de, bütün uğraşların sonunda ‘Biz kazandık!’ diyebilmektir. Bütün hesap, kitap bu sonuç üzerine, hatta bütün kavgalar da, bütün hile ve sahtekârlıklar da bunun için. Peki ya sonra? Kazandıklarının hesabı kalıyor insana. Kazandıklarının getirisiyle-götürüsüyle gelişiyor hayat.
Kimisi kazandıklarının altında boğuluyor, onun ile kahroluyor, kaybediyor; kimisi de kazandıkları ile ayağa kalkıyor, ilerliyor, yükseliyor.
“Kaybeden, ‘neyi’ kaybediyor; kazanan, ‘neyi’ kazanıyor?” Asıl soru, bu!
Makamlar, mevkiler, maaşlar, servetler, yetkiler ‘kazanma’nın sonucu.
Ya sonra? Hayat bu kazanılanlarla veya kaybedilenlerle şekilleniyor. İmtihan kazandıklarımızla veya kaybettiklerimizle gelişiyor.
Mezara kadar, ‘kazanmak-kaybetmek’le uğraşıyoruz. Aslında, mezara kadar, ‘mezardan sonrakini’, ‘kazanmak/kaybetmek’le uğraşıyoruz. Çünkü o kazandığımız veya kaybettiğimiz bizimle uğraşıyor. Kazandığımız/kaybettiğimiz bize ‘yer’ hazırlıyor. Ve bu yer, ebedî bir yer oluyor. İşte bütün mesele, ‘o, yer’ oluyor. O, yer! Kazandığımız, yer. Cennetimiz/cehennemimiz.
“Eğer bütün dünya bana verilse, bir hakîkat-i îmâniyeyi fedâ edemiyorum. Bir hakîkatin bir dakika aksini farzetmek, bana gâyet elîm geliyor” (H. Rehberi, 104) cümleleri büyük bir gerçeğe dikkatleri çekiyor; “Ahirette seni kurtaracak bir eserin olmadığı takdirde, fani dünyada bıraktığın eserlere de kıymet verme” gerçeği, bize peşinde olacağımız o ‘şey’i hatırlatıyor.
Risale-i Nur, her insanın başına açılmış o dâvâyı kazanmak veya kaybetmeye dikkatleri çekiyor. “Alman ve İngiliz kadar serveti olsa, aklı da varsa bila tereddüt sarf edecek” diyor.
***
İşte biz de, ‘o ebedi şey’i kazanmak için, nefsimizle, aile efradımızla, komşularımızla, dostlarımızla, gençlerimizle neler yaptığımıza, günlerimizin ‘nasıl’ geçtiğine bir baktık.
Ebediyi kazanmak için harcadığımız bütçeye, ayırdığımız zaman dilimlerine, evimize gelen akrabalarımızla/dostlarımızla neler konuştuğumuza, o geçen zamanların niteliklerine bir baktık.
Pazartesi günü evimizde, Salı günü semtimizde, Çarşamba günü öğrenci evlerinde, Perşembe günü sitemizde, Cuma günü gündüz üniversite öğrencileriyle gece umumî dersimizde, Cumartesi akşam akademik dostlarla, Pazar ‘grup pazar’la Nur sohbetlerimizin olduğunu tesbit ettik. Binler şükrettik.
‘Kişinin yaşıyor olduğu halet gidiyor olduğu yerin habercisidir’ hakikati gereği, Rabbimize karşı yüksek bir ‘hüsn-ü zan’ taşıyarak, ‘Kulumun zannı üzereyim.’ hakikatine sığınarak, ama bir o kadar da ‘havf ve reca’yı gözeterek, kemal-i ümid içerisinde; ‘Kazandır inşaallah!’, ’Kazandık inşaallah!’ demek istiyoruz.
Evet, görüyorsunuz; insan, kazanmak istiyor. Biz de kazanmak istiyoruz. ‘Kazandık inşaallah!’ demek istiyoruz.
Biliyoruz, ‘Vermek istemeseydin, istemeyi vermezdin.’ Biz de istiyoruz.
Bize, kazandır Rabbimiz! Bize kazandıracak işler ver, hizmetler ver!
Bizi kaybedenlerden eyleme!

Okunma Sayısı: 1118
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı