"Ümitvar olunuz, şu istikbal inkılâbı içinde en yüksek gür sada İslâm'ın sadası olacaktır."

Piyasalar

Gıybetçilere teşekkür mü etsek?

Faruk ÇAKIR
26 Temmuz 2014, Cumartesi
Arzu edilmese de siyasî tartışmalar, kalplerin kırılma noktasına gellip dayandı. Hak ve hukuna en fazla riayet etmesi gereken mütedeyyin insanlar bile ‘iftira’ tuzağına düşebiliyor.

Bu noktada en çok itham edilenlerden biri de gazetemiz. Bilen de, bilmeyen de; tanıyan da, tanımayan da Yeni Asya’nın siyasî tavrını eleştirme yarışına giriyor. “Sanal alem” denilen internet dünyası da bunu teşvik eder bir mahiyet kazanmış. Bazıları gerçek, bazıları da hayalî isimler ortaya yanlış bir bilgi atıyor ve o yanlış üzerine yüzlerce belki de binlerce yorum yapılıyor. Yeni Asya’nın aleyhinde söz söyleyecek olanlara sayfalarını sonuna kadar açan ‘büyük gazete’ler bu kampanyanın bir parçası. Hiç ilgisi yokken 30 ya da 40 sene önceki hadiselerden bahis açıp yanlışlar doğru gibi gösterilmeye çalışılıyor.
Geçen gün bir arkadaşımız aradı ve “Filanca kişi bile şöyle düşünüyor, siz nasıl böyle düşünürsünüz?” diye sordu. Allah, Allah! Bu arkadaşımız, bahsettiği kişiyi görse tanımaz. Konu ile uzaktan yakından ilgisi olmayan biri. Bir bakıma bizim ‘özel’ meselelerimiz için fikir beyan edip akıl vermeye başlayınca, “Bir dakika? Bu gün sabah namazına kalkabildiniz mi?” diye sormak istedim, sonra yutkundum. Sadece, “Bu meseleleri özel olarak konuşur” diyebildim. Başka bir arkadaş, Risale-i Nur okuyanlar arasındaki ‘özel’ sayılabilecek bir meselede “Nasıl böyle olur?” diye üst perdeden hüküm bildirmiş. Öyle ki, Yeni Asya’nın tavrı hemen herkesin derdi olmuş; ikaz yarışına girmişler.
Elbette omuzumuzdaki ‘akrep’i gösteren herkese teşekkür ederiz; ama bu yayınlar, bu ‘iftira’lar akrebi göstermek için mi yapılıyor? Düşünün ki yapılan bazı yorumlarında “dış odakların emrine girme” gibi ithamlar var. Bu kadar ağır ithamları yapanlar acaba ‘iftira olma ihtimali’nden hiç ürkmüyorlar mı? Böyle bir itham ve iftira nasıl bu kadar kolay dillendirilebilir?
Biz rahatız. “Asya’nın bahtının miftarı, meşveren ve şurâdır” diyerek yola çıkan gazetemiz, işlerini ‘istişare’ ile yürütmeye çalışıyor. Dün de böyleydi, bugün de. İnşallah yarın da böyle devam eder. Bilmeden, etmeden ‘din kardeş’lerini itham edenler ahiretteki mes’uliyetleri de mi düşünmüyorlar?
Tenkitlerde ölçü kaçıp da iş ‘iftira’ya dayandığında iftira atanlara acımak lazım. Aslında iftira atılanlar, belki de iftira atanlara dua etmeli. Neticede iftira atanlar, atılanların günahlarını almıyor mu? Elbette hiç kimsenin bir gram dahi günah almasını arzu etmeyiz, ama bu hal iftiracıların günahları topladığını akla getiriyor.
Selim bir akılla düşünen herkes, hiç ihtiyaç yoksen başkasının günahını almak için yarışa girmez. Zaten dört koldan günahlar hücum etmişken, şeytanın aldatmasına uyup iftira tuzağına düşmemek lazım. Yeni Asya; tavrını konjonktürlere göre değil, meşveretle ve prensiplerle tayin eder, etmeye çalışır. Okuyucularının da samimi ve ihlaslı dualarıyla bu güne kadar böyle yol aldı. İnşaallah bundan sonra da böyle devam eder.
Gıybetçilerimize teşekkür etmek durumunda olmak istemeyiz...

Okunma Sayısı: 1331
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.

Yorumlar

(*)

(*)

(*)

Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış, Türkçe karakter kullanılmayan ve tamamı büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır. İstendiğinde yasal kurumlara verilebilmesi için IP adresiniz kaydedilmektedir.
    (*)

    Namaz Vakitleri

    • İmsak

    • Güneş

    • Öğle

    • İkindi

    • Akşam

    • Yatsı