20 Eylül 2014, Cumartesi
1965-70’lilerde, özellikle benim gibi Risale-i Nur’u Yeni Asya ile tanıyıp hizmet edenler ve Nur hareketinden olmayan mütedeyyin ilim, fikir ehli, siyasetçi, yönetici akranlarım vefa örneği göstererek şunu itiraf eder:
“Yeni Asya, vatan sathını bir mektep yaptı. Meydanlarda kimse yok iken yayınladığı binlerce dinî, millî, edebî, ahlâkî, tarihî kaynak eser, roman, hikâye, teknik, sosyal, İlahiyat serilerini okuyarak yetiştik, bugünlere geldik… O bir iman, Kur’ân şuuru, tarih şuuru, dâvâ şuuru aşılamıştır…”
Bu vefalı ve hakşinas dostların tebrikleri beni cidden mütehassis ediyor. Ve bütün darbelere, inkırazlara, gagalanmalara, engellemelere, mahrumiyetlere, kapatmalara rağmen, Yeni Asya’nın verdiği (vermeye devam ettiği) destanımsı mücadele bir film şeridi gibi gözümün önünden geçer… “Beni de Nur Talebesi sanırlar!” diye kardeşin kardeşe, akrabanın akrabaya, dostun dosta selâm vermeyip yolunu değiştirdiği o meşum devrelerde… Pekçok insanın makam, mevki, zenginlik peşinde koştuğu, servetine servet kattığı dönemlerde Yeni Asya (ki, Nurcu bütün fraksiyonların ana gövdesidir) ekibi;
Karakoldan karakola, nezaretten nezarete, mahkemeden mahkemeye, hapishaneden hapishaneye gönderildiği, işkencelerden geçirildiği halde, Allah’tan başka kimseden korkmadan hakkın ve hakikatin gür sesi olmadı mı?
Sosyal faaliyetleri ile vatan sathını adım adım dolaşarak kültür hayatımıza hizmet etmedi mi, etmiyor mu? Darbe ve darbecilerin silâhlarına, tanklarına karşı göğsünü siper edip hürriyet mücadelesi vermedi mi; vermiyor mu?
İnsan hak ve hürriyetleri, demokrasi, ilmi ve fikri zaviyeden aldığımız bu merhalede, en büyük payın Yeni Asya’nın olduğunu insaf ve vicdan sahibi kim inkâr edebilir?
Bugün dinî, millî, manevî yayın yapan 500 yayınevi varsa, yüzde doksanının ya kurucusu, ya yazarı, ya yöneticisi Yeni Asya tezgâhından geçti diye tahmin ediyorum.
Bugün, orta öğretim ve üniversitelerimizde vazife alan on binlerce öğretmen ve öğretim üyesi Yeni Asya tezgâhından geçmiştir muhakkak.
Bugün, Mecliste, bürokraside, mahalli yönetimlerde vazife alan, on binlerce idareci, politikacı Yeni Asya tezgâhından geçmemiş mi?
Kemalist Kemal Demirer’in ifadesiyle, “Yeni Asya hergün Bediüzzaman Said Nursî ve Risale-i Nur pompalıyor!” Ve pompalamaya devam etmiyor mu?
Üstad’ın tesbit ve teşhisiyle, “ifsat, ahlâksızlık, dinsizlik ve zındıka” komiteleri de Yeni Asya’ya vuruyor, başına çuval geçirmeye (Risale-i Nur’un başına torba geçirdikleri gibi) çalışıyor. Ne yazık ki, Yeni Asya tezgâhından geçen bazı kardeşlerimiz de onlarla birlikte hareket ediyorlar.
Kimi bilmeyerek bu tuzağa düşen kardeş ve ağabeylerime bir sualim var: Maddî-manevî bütün güçleriyle milletin ilim, ahlâk, irfan seviyesinin yükselmesi, hak ve hukukun yerleşmesi için çabalayan ve bu yolda büyük merhaleler katetmelerine en büyük katkılarda bulunan…
Ve dahi, ey Yeni Asya tezgâhından geçen ehl-i insaf ve ehl-i vicdan sahipleri! Sizin itirafınızla (yazılı olanları da bende mevcut) Yeni Asya size çok büyük katkılar sağlamadı mı?
Okunma Sayısı: 1718
YASAL UYARI: Sitemizde yayınlanan haber ve yazıların tüm hakları Yeni Asya Gazetesi'ne aittir. Hiçbir haber veya yazının tamamı, kaynak gösterilse dahi özel izin alınmadan kullanılamaz. Ancak alıntılanan haber veya yazının bir bölümü, alıntılanan haber veya yazıya aktif link verilerek kullanılabilir.