Vaadler ve icraatlar arasındaki çelişkiler, “tohumculuk yasası”nın ardından Tarım ve Köyişleri Bakanlığı’nın evvela 26 Ekim 2009 tarihinde “yönetmeliği”ni çıkardığı, iptali ve defalarca değiştirilmesi üzerine en son 19 Mart 2010’da büyük tartışmalarla Meclis’ten geçirdiği “GDO yasası”yla devam etti. Peşinden 28 Nisan 2010 tarihli bir “GDO yönetmeliği” çıkarıldı.
“Gıda ve Yem Amaçlı Genetik Yapısı Değiştirilmiş Organizmalar ve Ürünlerinin İthalatı, İşlenmesi, İhracatı, Kontrol ve Denetimine Dair Kanun”un ve yönetmeliğin, “izinsiz ya da kurallara uygun olmayan GDO’lu ürün alım satımına ve kullanımına ağır cezalar getirdiği” iddia ediliyor. Ancak kozmetik ürünlerin kapsam dışı bırakıldığı yasanın içyüzüne bakıldığında, tıpkı “yönetmeliği” gibi genetiği bozdurulmuş gıdaların ithal, üretim ve pazarlanmasını düzenlediği ortaya çıkıyor.
Yeni “Biyogüvenlik Yasası”na göre GDO’lu ürünlerin üretilmesi ve ithali ile GDO’lu gıdaların bebek mamaları ile küçük çocukların ek besinlerinde kullanılması Bakanlığın “izni”ne tabi oldu. Yani “izinli’ ve ‘onaylı’ GDO dönemi” başladı…

“GDO YASASI” ÇIKARILDI…
AKP iktidarının daha önce çıkardığı “Yeni Hal Yasası”yla başlayan, ısrarla çıkardığı “Biyo-güvenlik Yasası” ve 20 Kasım 2009 ve 20 Ocak 2010’da peşpeşe değişiklikler yaptığı “GDO yönetmeliği”nde amacın, “GDO’lu gıdaların ve ürünlerin kontrol ve denetimi” olduğu açıklansa da, uygulamalardan, GDO’lu ürünlerin ve gıdaların üretimi ve ithalinin yasal güvence altına alındığı görülmekte. Konunun uzmanları, bu hususu belgelerle belirtmekte…
Özetle “genetiği bozdurulmuş ve değiştirilmiş gıdalar”a resmen ülkenin kapıları açılmakta. Genetiği bozdurulmuş gıdaların ve ürünlerin engellenmesi değil, üretilmesi, işlenmesi, ithalatı ve ihracatı serbest bıraktırılmakta. Tüketim amacıyla piyasaya sürülmesi, tescili, hükme bağlanmakta…
Kısacası, AKP iktidarında çıkarılan yönetmelik ve yasalarla “GDO’nun yasaklanması” değil, “GDO’lu ürünlerin işlenmesi ve depolanması”, gerekli “izin, ruhsat ve tescil başvuruları” tek tek düzenlenmekte. GDO’lu gıdaları üretip ihraç eden, satan, bozdurulmuş tohumları ve gıdaları pazarlayan yüzde doksanı Amerikan ve Yahudi şirketleri ithalatlarının önü açılmakta…
Ne var ki bu süreçte bununla da kalınmadı. AKP hükûmeti, tıpkı “GDO yasası” gibi, bir ay boyunca Suriye sınırında 510 kilometre uzunluğundaki mayınlı arazinin temizlenmesini yabancı firmalara açan “mayın yasası”nı çıkarmaya çalıştı.
Başbakan’ın bizzat tâlimatı ve tâkibiyle AKP grubu, bir ay Meclis’i meşgul edip Suriye sınırındaki mayınlı arazileri temizlemeyi İsrailli firmaların başını çektiği ecnebi şirketlere 49 yıllığına kiralatmaya uğraştı.

“MAYIN YASASI” VE OFER ÖZELLEŞTİRMELERİ…
4 Haziran 2009’da çıkarılan “mayın yasası”, 17 Haziran 2009’da Cumhurbaşkanı Gül’ün onayından geçti. Ama, 23 Temmuz 2009’da Anayasa Mahkemesi’nin 5903 sayılı “Türkiye ile Suriye Arasındaki Kara Sınırı Boyunca Yapılacak Mayın Temizleme Faaliyetleri ile İhale İşlemleri Hakkında Kanun”un bazı hükümlerini iptal etmesiyle, AKP iktidarının bu “icraatı”, akim kaldı…
Meclis’te temsil edilen bütün muhalefet partisi milletvekillerinin başvurusuyla Mahkeme, sözkonusu “Mayınlı araziler yasası”nın arazilerin 49 yıllığına kiraya verilmesine dair maddesinde önce yürütmeyi durdurdu, sonra “kiralatma maddesi”nı Anayasa iptal etti.
Muhalefetin itirazı ve mahkemenin iptali olmasaydı; Suriye sınırında iki Kıbrıs adası genişliğindeki verimli araziler, İsrailli firmalara bırakılacak, Türkiye ile Suriye arasında bir “tampon bölge” oluşturacaktı…
İşte AKP’nin çıkardığı yasalardan iki örnek…