***
Bu hafta sizlere yeni bir kitabımızdan bahsetmek isteriz: “Gönül Sofrası…”
“Kitabın öne çıkan özellikleri” şöyle:
Kitap, Abdil Yıldırım’ın imzasını taşıyor. 13,5 x 19,5 cm ebadında ve 182 sayfa. Kapak yazısı da, “Gönül, Muhammedî muhabbetten neş’et eden incilerin sadefidir. / Nasıl ki kalp imanın makamı ise, gönül de muhabbetin mekânıdır. Dostlar bu mekânda ağırlanır. / Yazar da gönül dostlarını ağırlamak, ‘çam sakızı çoban armağanı’ niyetiyle bir şeyler ikram etmek için bu sofrayı açmış. ‘Dostun dosttan saklayacak bir şeyi olamaz.’ diyerek bütün gönül ehlini ‘Gönül Sofrası’na dâvet ediyor.” şeklinde.
Kitap, “Gönülden Geçenler,” “Sohbet-Muhabbet,” “Toprak Ana,” “Aşkın Kanatları,” “Bayram Tadında” ve “‘İnsan’ Dediğin” başlıklı altı kısımdan meydana geliyor.
“Takdim” yazısında, kitabın muhtevası şöyle aktarıldı:
“‘Gönül Sofrası’ adı verilen eserde, duygular resmigeçit yapıyor âdeta. Kaybedilen, aranan, hasretle yâd olunan, ümit edilen ‘güzellikler-iyilikler-duygular-olaylar-durumlar-tavırlar-şahıslar, kısacası her şey,’ bir film şeridi gibi gözümüzün önünden akıtılıyor.
“Yapılan şeyse, olumsuz manadaki ‘melânkoli’ değil kesinlikle; olsa olsa ‘tefekkür.’ Yazarımız, kemal yaşlarının getirdiği bakışla, yukarıda saydığımız vakıaları ‘kalp gözü’ ve ‘kalp kulağı’ özelliklerini ekleyerek, belki de beş boyutuyla (ilk üçü: en, boy, derinlik) değerlendiriyor ve bizimle paylaşıyor.
“Yazarımız aynı zamanda bir şair. Yazılarının kimini şiir(cik)leriyle süslüyor. Belki bu özelliğinden olsa gerek, düz yazıları da bir nevî ‘şiirsellik’ arz ediyor. Okuduğunuzda siz/ler de bu kanaatimize hak vereceksiniz ki, yazarımız bizi bir iklimden bir başka iklime, güzel bir duygudan bir başka güzel duyguya sürüklüyor! Böylesi duygu yoğunluğu ancak şairlere has olmalı ki, bu eserde düz yazılarda bile bunu hissetmemek elde değil.
“Eserin bir başka bariz özelliği ise, içinde bulunduğumuz son asrın müceddidi olan Bediüzzaman Said Nursî’den de esinlenmesi. Bu yönüyle eser belki ‘Nur Sofrası’ olarak da isimlendirilebilir! Üstad’ın şaheseri Risâle-i Nur Külliyatı’ndan şırıl şırıl damlaların, pırıl pırıl parıltıların yüzünüze gözünüze çarptığını hissedeceksiniz.”
“Takdim”de eserin “deneme” türünde oluşundan hareketle bir hatırlatmada da bulunuldu: “Yeni Asya Neşriyat olarak biz, edebî türlerden ‘deneme’nin en güzel örneklerini vermeye bu eserle birlikte devam ediyoruz. Bazı okuyucular ‘deneme’ türünden hazzetmese de, biz, ‘deneme’ deyip geçmemek lâzım, diyoruz! / ‘Deneme,’ biliyorsunuz, özgün ve özgür düşünce ve duruşların sergilendiği bir düz yazı (nesir) biçimi. İnsanın, hayatın, kâinatın manasının sorgulandığı deneme eserlerinin ise, ‘Bir saat tefekkür, bir senelik ibadetten evlâdır.’ hadisine örneklik teşkil ettiği, hepimizin malûmudur. ‘Gönül Sofrası’nı okuyup bitirdiğinizde sizin de, ‘İyi ki okumuşum! Bu kitapla görüş açım genişledi, imanım ziyadeleşti.’ diyeceğinizi, eseri okumuş olmaktan dolayı kendinizi pek mutlu hissedeceğinizi söyleyebiliriz…”
Kitabın bariz özelliklerini verdik, muhtevasını da aktarmaya çalıştık. Şimdi de gelelim yazarımıza…
Abdil Yıldırım, gazetemize yazılarıyla katkıda bulunan bir gönüldaş. Her daim güzel üslûplu ve ne kısa ne de uzun, kararında yazılar kaleme alan bir kalem ehli… Yazarımızın “Gönül Sofrası” adlı kitabını gönülden severek eşinize-dostunuza tavsiye edeceğinize yürekten inanıyoruz.
Ve son sözümüze geldik: İnşallah haftaya yine buradayız. Yayınlarımızla ilgili görüş, teklif ve tavsiyelerinizi bekliyor, hayırlı günler diliyoruz!